✔ Aşk Çıkmazı-6

100 32 31
                                    


Media - DİLAN AKAY
Şarkı önerisi - Serenay Sarıkaya - masum değiliz

Vote vermeyi unutmayın lütfen 🙏

matmazelhayalleri bu bölümü çok sevdiğim yazarıma ithaf etmek istiyorum ❤💕❤💕

Hayat acımasızdı, acımasız olduğu kadar da acılarıyla tatlıydı...

Yokluğunu yaşadığınız bir şeye kavuşunca tüm dünya sizin olmuş gibi hissedersiniz. Benim de şu an öyleydi, hayalini kurduğum bir anı yaşamıştım. Belki karşısında ağlamam acizlik gibi görünebilirdi ama ona bile razıydım işte.

Son ders olmasına rağmen kendimi enerjik hissediyordum ve durmadan sırıtıyordum. Selin bu defa niye gülüyorsun? Ne oldu? Diye sorup duruyordu. Ama ben yine sonra diyordum.

Bora ise sanki hiç bir şey olmamış gibi eski ruhsuz haline dönmüştü. Ama alışkındım onun bu hallerine, onca şeyden sonra hiç bir şey olmamış gibi davranmayı çok iyi becerebiliyordu. Bu halleri acıtmıyor da değildi...

Çıkışta selini bizim eve davet ettim, yarın safa abimin nişanı vardı. Her ne kadar sıradan bir şeyler giymek istesem de selin ' yaa abinin nişanı sen nasıl sıradan şeyler giyicem diyorsun?! O gece çok güzel olman lazım......' vb sözleriyle başımı şişirmeyi başarmıştı. Mecburen tamam gel sen beni hazırla demek zorunda kalmıştım.

Her zaman ki gibi yine biz önde Bora ve kerem arkada evin yolunu tutmuştuk. Beraber gitmiyorduk ama ardımdan onun da geldiğini bilmek içimi ferahlatıyordu. Aslında onun varlığı bile benim yaşama sebebimdi, onun bundan haberi bile yokken üstelik.

Yine çıkmaz sokağa gelince yollarımızın ayrılma vakti gelmişti, usulca başımı sağa çevirip bugün de son defa baktım kusursuz yüzüne. Ardından selinle birlikte bizim sokağa girdik. Ondan gitmek istemememe rağmen gitmek acıtıyordu, hemde hiç olmadığı kadarıyla. Şartlar, istisnai durumlar hep engel oluyordu ve bu da artık yoruyordu. 3 yıldır sevmekten yorulmamıştım ama karşılıksız olması yormuştu sadece.

Sevdiğin insan çok yakınında ama bir o kadar uzaksın ona, en zoru bu zaten. Karşılıksız olması...

Selinle birlikte evin önüne gelince sabah dün geceden bu yana yaşadıklarım aklıma geldi. En çok da çaresiz kalıp kendimi anlatamam zoruma gitmişti. Özellikle de devrim abimin söyledikleri hala aklımdaydı.

Selin beni sarsınca anca kendime gelebildim, yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip kapıyı çaldım. Selin yine 'sende var bi haller ama hadi neyse' diye söylenmekle meşguldü. Ona gülerken kapıyı açan devrim abimle gülüşüm yüzümde solmuştu. Belki söylediklerinden pişman olmuştur diye gözlerinin içine baktım ama nafile tek bir pişmanlık kırıntısı bile yoktu. Demek azıcık bile içi acımamıştı bana onları söylerken. Bende sinirden öyle söylemiştir diye diye kendimi avutmuşum meğer, halbuki umrunda bile değilmiş.

Hiç bir şey demeden selini kolundan tutup peşimden çekiştire çekiştire odama doğru götürdüm. Selin anlamaz gözlerle yüzüme bakarken ' dolap karşında, al bak ne uygunsa giyerim.' deyip kendimi sırt üstü yatağa attım. Gözlerimi tavana dikip sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Yarını da atlatabilseydim eğer mümkünse bir ay odamdan çıkmak istemiyordum.

Selin yarım saat sonra anca bana bir kombin hazırlayabilmişti. Bulduğu şey ise siyah önü parlak kısa bir elbise ve siyah bir yüksek topuk ayakkabıydı. Bana göre bunlar zaten fazlasıyla abartı şeylerdi ama o saç ve makyajla da daha çok iddialı yapacağını söylüyordu.

Ben itiraz ederken, o ise lafı ağzıma tıkıyordu.

-yaa selin öyle şeyleri giymek istemiyorum. Çok fazla abartı altı üstü bir nişan sadece!

-Hayır arşil! Bunlar nişan için çok sade bile kalmış ama dolabında en uygunu bunlardı napalım. Neyse bişi olmaz yarın saçlarını da tepeden yaparız, göz makyajın da sade olur ama dudakta kırmızı renkle patlatırız.

Selin kafasında tasarladığı kombini düşünürken, bana bakıp sinsi sinsi sırıtıyordu. Bu kızdan korkmalı mıydım? Evet evet bence kesinlikle korkmam gerekiyor. Hatta şimdi burdan kaçmam en doğrusu olucak.

Ben tam kaçmaya hazırlanırken odamın kapısı çalınınca anlık bir korku düştü içime, acaba yine devrim abim mi gelecekti?

'gellll' dedikten sonra kapı sanki korku filmindeymiş gibi yavaş yavaş açılmaya başladı. Selinle bir birbirimize bakıyorduk bir de kapıya. Sonunda kapı tam açıldı fakat odaya kimse girmedi. Bu defa ben ayağa kalkıp kapıya bakmaya gittim ama gitmemle yere düşmem bir oldu.

Kuzenim dilan öküz gibi kendisine üstüme atmış yanaklarımı mıncırıyordu!

-Ayy ayyy ayy benim kuzenim kapılara beni karşılamaya mı gelirmiş, beni ne de çok severmiş. Hem kız sen hangi ara yürümeyi öğrendin de kapılara çıkıyorsun hı?

Benim aklımın bu kızı anlaması için biraz daha çalışması gerekiyordu aksi takdirde karşısında mal durumuna düşüyordum. Dilan benim tek ve biricik kuzenimdi, onu olmayan kız kardeşim gibi görüyordum. Ve gerçekten de çok seviyordum ama fazlasıyla mizah anlayışı güçlü bir kız olduğundan onu anlamakta çoğu zaman zorlanıyordum. Benden bir yaş büyük olmasına rağmen arada abla gibi davranmasını seviyordum.

-Yavaş olsana kızım yaa! Ezdin beni ve evet ben yürümeyi yaklaşık 16 yıldır öğrendim dilancım!

-Ayy tamam tamam, ne çok konuştun yine sen!

Dilanın dediklerine sadece koca bir göz devirdim, bu kız adam olmazdı hemde hiç. Çok özlemiştim onu ama seni özledim diyerek kendime daha çok eziyet çektirmeye niyetim de yoktu.

Gidip yatağa oturup selinin benim için hazırladığı kıyafetlere baktım. Benim tarzım değildi ama abimin nişanı olduğu için de giymek zorunda olduğumu biliyordum.

Kızlarla baya bi sohbet ettikten sonra da aşağıya akşam yemeğine indik. Annem, safa abim, teyzem ve devrim abim sofraya oturmuş bizi bekliyorlardı. Dilanın dediği kadarıyla eniştem işi yüzünden gelememişti ama düğüne kesin geleceğini söylemişti. Selin ise anne ve babasından izin almış bugün bizde kalacaktı, yarın ki nişana katılmak için.

Bizde sofraya oturunca yemeğe başladık. Sofrada herkes yarın ki nişan için konuşurken ben yine sessiz kalıp onları dinlemekle yetiniyordum. O sırada annem tuzun eksik olduğunu görünce kalkıp getirmek istedim ama devrim abim engel oldu.

-Sen otur anne, arşil tuzu getirir!

Sert çıkan sesine rağmen duymamazlıktan gelip yemeğimle oynuyordum. Selin koluyla beni dürtüp abin çağırıyor diyordu ama onu bile takmıyordum.

Devrim abim sözünün dinlenmemesinden rahatsız olacak ki tekrar çağırdı. Bu defa sadece yüzüne anlamsızca baktım. Ne kadar kırgın olduğumu görmüyor muydu da böyle davranıyordu?

-Sana tuzu getirmeni söyledim arşil! Duymuyor musun? Hemen git getir!

Daha fazla dayanamayıp çatalımı masaya sertçe bıraktım. Ve hiç bir şey söylemeden yukarı odama doğru çıkmaya başladım. Ardımdan devrim abim ve safa abimin tartışma sesleri geliyordu ama dönüp bakmadım. Başka zaman olsaydı çoktan araya girmiştim fakat bu defa hiç takmadım. Çünkü konunun ben olduğunu zaten biliyordum.

Ardımdan ayak sesleri gelince adımlarımı hızlandırıp hemen odama gitmek için hızlandım fakat devrim abim çoktan yetişmişti bile...

Arkadaşlar aslında 6. Bölüm için aklımda bambaşka bir kurgu vardı fakat olayların akışı öyle geliştiği için aklımda ki kurgu 7 bölüme kaldı artık.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sınav haftası olduğu için diğer bölüm biraz geç gelebilir bilginize.

A$K ÇIKMAZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin