AZAP-12 SONU SONSUZ DUYGULAR

16K 1.2K 188
                                    

12. BÖLÜM

Yade Güşa eve yerleşip geliniyle ayaküstü sohbet ettikten sonra ona uyumasını söyledi. Kendisi sabaha kadar torununu bekleyecek ve bir yıldan daha fazla bir süredir neredeyse yüzüne hasret kaldığı Bedirhan'ı artık haşlayacaktı. Sabahın ilk ışıkları doğana kadar ibadetiyle meşgul olan yaşlı kurt, salondaki koltukta sırtı dönük bir şekilde beklerken araba sesi duydu. Ardından evin kapısı açıldı. Birkaç adım hızlıca ilerledi. Hemen arkasından geri geldi ve salonda oturan babaannesini fark etti. Salona girip yaşlı kurda yaklaştı.

Yade Güşa bastonuna tutunarak kalktı. Bedirhan şimdi tam karşısındaydı...

"Yade?"

"Yade ya... Sana dedim. Sen gelmezsen ben gelirim dedim. Şimdi ne beynini düşürüp de bulamamış gibi bakıyorsun?"

Yade de dakika bir gol bir skor ilerlerken Bedirhan eğilip eline uzandı. Yade başını çevirdi ama elini de çekmedi. Kalktığı koltuğa geri oturup Bedirhan'a da karşısına oturmasını işaret etti.

"De hele bana. Her gün karını pencerede mi sabahlatıyorsun?"

Bedirhan'ın kaşları çatıldı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken yade tespih tuttuğu elini kaldırıp susmasını belirtti.

"Ben karılarınıza benzemem Bedirhan. Ağabeyinin de senin de kaş devirleriniz bana yaramaz."

Bedirhan bu tabirle kendini tutamayarak gülmeye başladı. Evlenip çoluk çocuğa karışmasına rağmen Beyazıt ile uğraşmaktan da vazgeçmemişti demek ki yaşlı kurt. Gülmesini zor durdurup yerinden kalktı ve yadenin yanına oturdu. Yaşlılığın ilmek ilmek kendini hissettirdiği kırışık ellerini elleri arasına aldı. Yade hemen yumuşamıştı. Kendi ellerinden büyük olan torununun ellerini daha üç yaşındaymış gibi sıkıca tuttu. Gözleri hemen sulanmıştı.

"Kalbin kabuk bağladı mı oğul?"

Bedirhan sertçe yutkundu. Cansu'nun gülüşü, ölmeden önce kollarına hapsettiği son nefesi ve kızım demesi, acı bir şerit olarak gözlerinin önünden süzüldü.

"Kabuk bağladı yadem. Ama o yara hep orada. Hep orada kalacak."

Yade anlıyorum dercesine başını salladı. Torununun acısını en iyi bilendi. Öyle ki bu durumdan suçluluk bile duymuştu. Fakat şu an tek dilediği torununun iyi olmasıydı. Bedirhan elini sıkıca tutarken sözlerini sürdürdü.

"Neden geldiğini biliyorum yadem. Asya'ya iyi davranıp davranmadığımı merak ediyorsun. Aylar önce gelsen belki bir posta dayağını yerdim. İnkar etmiyorum, ona bir yabancı gibi davrandım. En masum olanın o olduğunu, onu ortada bıraktığımı düşünemedim belki de düşünmek istemedim. Babası onu getirip kapıya attığında, getireceksen kefeniyle getir dediğinde hala sabitti taş duvarlarım."

Yade torununu pür dikkat dinlerken araya girme gereği duydu.

"O adam aç köpeğin teki."

Başını göğe kaldırıp Yaradan'dan af dilercesine dudaklarını kıpırdattı.

"Tövbe Ya Rabbim."

Başını tekrar torununa çevirip sözlerine devam etti. "Sırf kızını verdi diye bir tomar para istedi. Verdik yetmedi. Kapıdan ayrılmaz oldu. Biz dünürdür, gelinin babasıdır diye alttan aldıkça azdı."

Bedirhan'ın kaşları iyice çatılmıştı. Tam bir şey diyecekken yade elini kaldırdı.

"Beyazıt gerekeni yaptı oğlum. Tasa düşürme yüreğine."

Bedirhan gülümsemeye çalışarak bakışlarını büyük camdan bahçeye sabitledi.

"Ben de tasa düşecek yürek kalmadı be yadem. Her sayfası yandı, yanarken beni de küle çevirdi."

AZAP (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin