💜Bölüm 18💜

132 16 131
                                    

Herkese merhaba.

Bu bölümüzeynep_yldrm4455 e ithaf ediyorum. Merakına değecek bir bölüm olmuştur diye umuyorum.

Sana ve herkese iyi okumalar. Hatalar varsa affola.Önceki bölümleri okumadan geçmeyelim lütfen, yorum bırakmayı da unutmayın.😉 Yeni bölüme kadar sağlıcakla kalın. 💕

Mediadaki şarkı; Saltnpaper- Salettite ( Radyoda çalan şarkı) Dinlemeyi unutmayın.😊

Yiğit bir uçurtma avcısı olmalıydı, Cansu'da onun parmaklarına kendisini teslim eden bir uçurtma.... Acemi öpücükler konduran küçük bir oğlan çocuğunun ellerinden gökyüzüne doğru uçarak kaybolan uçurtma gibi onunda aklı uçup gitmişti şimdi.... Kendisine masumca gelen davranışa ne karşılık verebiliyor ne de ters tepkide bulunabiliyordu. Sadece isteği dışında kapanan gözlerinin açılmasını diliyordu içinden, birde bu işkencenin son bulmasını.
Evet, işkenceydi bu Cansu için, Yiğit'in kalbini bilerek, isteyerek her kırmaya çalıştığında, saflığı gözlerinin önünde belirecek, kendi canınında acımasına neden olacaktı. Neden durmuyordu ki, bu gereksiz ısrar niyeydi?

Ama yanlışın başlangıç noktasında Cansu vardı, silahı ateşleyen o olmuştu. Yiğit'te bu yanlışı devam ettirmeye çalışıp, hızını alamadan son sürat koşuyordu aşk yolunda... Yanlıştı, herşeyi ile. Ve hala bu hataların olmasına izin veriyordu, şuan da olduğu gibi.

Artık iradesini toplaması gerektiğini düşünerek gözlerini açtığında, pürüzsüz, bronz bir tenle karşılaştı. Bütün bedeninde saniyelerdir varlığını kaybetmiş olan hisler yüzünden dokunmak istesede dokunamadı çocuğun pürüzsüz tenine. Ellerine tekrar can geldiğinde, güçsüzce geniş omuzları itekleyerek ısrarla kavuşmayı reddeden dudaklarını, baskıcı dudaklardan ayırdı.

Beklediği ayrılıkla beraber, aralık kalan dudaklarına, hafifçe aralanan gözleride eklenmişti ve şimdi laciverte dönen mavilerle iletişim kurarak, bakışlarına anlam yüklemeye çalışıyordu Yiğit. Bu koyulukların sebebi neydi, öfkemi yoksa tutku mu, bilemedi. Gözlerini sarı tende yorulmadan gezdirmeye devam etti, kızdan gelecek tepkiye kendini hazırlıyordu aslında.

Yüzünde turlamaya devam eden bakışların verdiği rahatsızlık ile beraber bakışlarını yola çevirdi genç, aklındaki düşünceleri kovalamaya çalışarak açıklayıcı bir konuşma yapmaya koyuldu.

"Sana yaptığın davranışın nedenini sormayacağım, saçma sapan bahanelerini de duymak istemiyorum, dizilerdeki gibi tokatı basmakta. Benim vücudumun​ herhangi bir noktası senin gibi birinin üzerinde deneme yanılma yöntemi yapabileceği anatomik bir nesne veya cansız bir manken değil. Test sürüşü yapmak istiyorsan başka birini bulmak zorunda kalacaksın. Anladığını umuyorum. Şimdi ben fikrimi değiştirip arabadan inmeden, çalıştır şu arabayı."

Kızıyordu kendine özellikle iradesine hakim olamayıp gereksiz çıkışlarda bulunarak kendisini küçük duruma düşürdüğü zamanlarda. Yanındaki kızı her gördüğünde aklı arkasına bakmadan kaçıyor olmalıydı yoksa bu kadar zayıf ve aptal olamazdı Yiğit. Utancından cevap vermeye gerek bile duymadan önüne dönerek arabayı çalıştırdı, hangi yollara sapacağını bilmeden devam etti.

************

Belli bir süre geçmesine rağmen arabadaki boğucu sessizliğin devam etmesi ile Cansu nefes alamadığını hissederken, boynundaki şalı gevşettikten sonra dışarıdaki soğuğa aldırmadan, parmak ucundaki düğmeye basarak camı araladı. Buz gibi havanın içini soğutmasını bekleyerek derin nefesler aldı, gün geçtikçe sıklaşıyordu nefessiz kalmaları. Belki de stresli anlarda ortaya çıkan basit durumdu, yinede bir doktora görünse iyi olacaktı.

Aşkın Dört Rengi#wattys2016Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon