42. Kayıp

5.8K 411 50
                                    


Şaşkın şaşkın baktı karşısındaki adama. Ondan kurtulup ülkesine dönmek için acele eden o değil miydi sanki? Şimdi böyle bir soruyu nasıl sorabiliyordu ki? Zaman kazanmak için saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. Doğru cevabı vermek istiyordu. Pars gibi asla demek istemiyordu. Çünkü hayatta asla dediğin şeyler zamanı geldiğinde alay eder gibi karşına çıkıyordu. Bakışlarını Pars'ın gözlerine çevirdiğinde onun cevap beklediğini gördü.

"Acelesi olan ben değilim." dedi sonra bunu söyleyip söylememesi gerektiğinden emin olmayarak. "Özgürlüğüne düşkün bir adamsın. Buradan kaçarak gitmendense her şeyin güzelce bitip huzurla gitmeni tercih ederim. Sonuçta sen de ben de insanların hayatı söz konusu olduğu için evlendik."

"Sen bana evlenme teklifi etmiştin." dedi Pars alayla. Muzip bir şekilde "Bana ilk görüşte aşık olduğunu sanıyordum."

"Ne münasebet!" dedi Ayana hızla. Onun bu şekilde alay etmesi sinirlerini bozuyordu. "İstediğim adamı seçebilecekken seni seçmemin tek nedeni askeri başarındı. Bir de İzgi'nin anlattığı masallar."

"Masal?"

"Yani senin hakkında anlattıkları... Neymiş kadınlara karşı çok kibarmış!" Bunu söyledikten sonra yüzünü buruşturdu. Geldiğinden beri üç beş nezaketin dışında hep kabalık görmüştü bu adamdan. "Çok iyi dans ediyormuşsun. Bu da benim bilmediğim danslarmış. Üstelik yeğenine karşı çok ilgiliymişsin. Çocukları sevdiğini söyledi güya ama duyduğuma göre abinin gayrimeşru oğlu ve annesi kayıpmış. Ve sen çok sevdiğin yeğenini aramıyorsun bile."

Pars'ın yüzündeki alaylı ifade birden değişti. Güçlükle yutkunarak "Onu bilerek bulmuyorum." diye söylendikten sonra yataktan kalktı. Ayana onu sinirlendirdiğini çok sonra fark etmişti. Pars odada gelip giderken birden durdu.

"Aşula oldu ki bebeği doğuramadı ya da bir sorun çıktı. Yeğenim ortada olsa Ayda ne yapıp edip onu öldürmenin yolunu bulmaz mı sanıyorsun? Ya da Aşula onun bir gün kendi çocuğunu öldürüp tahta çıkacağını düşünürse, düşünmez ama Ayda onu bu konuda ikna ederse... Onu kendi ellerimle öldürmüş olmaz mıyım?"

Ayana güçlükle yutkundu. Haklıydı. Yine de o çocuğun ne şartlarda ne durumda olduğunu bilmiyordu. Anne ve babasının günahını çekmesi yazık değil miydi? Kaldı ki babasının acısını bile yaşayamadığına emindi. "Yanılıyorsun, o her türlü tehlikede. Üstelik bir konuda daha yanılıyorsun. Tahtı ele geçirmek isteyen varsa en büyük tehdit sensin."

"Ya ben tahtımdan vazgeçersem?"

Ayana bir süre ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştı. Bu adam abisinin elinden ülkeyi kurtarmak için onunla anlaşma yapmamış mıydı? Aylarca bu sarayda kalmayı kendi ülkesini yönetmek için istemişken şimdi neden tahttan vazgeçsindi ki? "Anlamadım." diye mırıldandı. "Sen buraya ülkenin kralı olmak için gelmedin mi? Neden vazgeçmeyi düşünüyorsun?"

Pars kaşlarını kaldırdı. "Bu ülke yönetmek için daha güzel." dediğinde Ayana'nın ağzı açık kalmıştı. Bir süre sonra toparlanarak "Sana yetki vermediğimin farkındasın, değil mi?" diye sordu.

Pars omuz silkti. "Fazlasıyla yorgun görünüyorsun. Artam da bu yaştan sonra dinlenmeye çekilecek gibi görünüyor. Aral... o adamla evlenecek olsaydın daha önce evlenirdin. Yani bu şartlar altında bana ihtiyacın var gibi görünüyor. Sana yardım edebilirim."

Ayana'nın yüzüne hüzün yerleşti. Evet, ona yardım edecek yükünü hafifletecek biri olsun diye Pars'a evlenme teklifi etmişti. Pars bir zamanlar ona en iyi seçenek gibi görünmüştü. Ta ki Aşula'yı hamile bir şekilde görüp Pars'ın "Asla karım olmayacaksın." sözünü hatırlayana kadar. Aşula kilosuna rağmen ne kadar güzel görünüyordu. Karnında mucizevi bir şekilde bir canlı taşıyordu. Eğer bir evlilik istiyorsa o da bir çocuk istiyordu. Ve bu çocuğun aşkla doğmasını istiyordu. Evliliği soğuk bir iş anlaşması görmekle hata yapmıştı. Başını iki yana salladı.

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now