Evde kumanda arayışı. Ahh çok sıkıcı bir iş. Boşverelim şimdi bunu. Yeni bir bölüme merhaba diyelim...
.........Ne yani bunlar beni kandırmış mıydı?
Sinirle içeri girdim. İkisininde bakışları bana döndü. Ardanın yüzünde şaşkınlık vardı. Ben simdi sana şaşkınlığı gösteririm. Beni kandırmak neymiş göstericem. Arda açıklama yapmak için ayağı kalktı. Tam bana yaklaşıcaktı ki yüzüne atabildiğim kadar bir yumruk geçirdim. Biraz şaşırsada hemen kendini toparladı.
"Hayal ba-"
Bir tane daha geçirdim. Biliyorum güçlü vuramıyordum ama hıncımı alıyordum. Ben konuştum bağırarak,
"Beni nasıl kandırırsın!? Şu camdan sana baktım günlerce! İçeri bile almadılar! Canım yandı! Senin hiç mi yanmadı!? Bir de senden güven bekliyordum! Uyandığında güveni felan boşverip yanında durucaktım! Bir daha sakın yanıma gelme!"
Göz yaşlarımın aktığını yanaklarımın ıslanmasından anlamıştım. Bana yine sarılmak istedi ama omuzlarından geri ittirdim.
"Dokunma bana! Bir daha yanıma gelme! Yüzünü bile görmek istemiyorum! Yalancılarla işim yok benim!"
Tam gidicektim ki kolumdan tutup bana sarıldı. Omuzlarına vurmaya başladım. Ama hâlâ sarılmaya devam ediyordu.
"Beni dinle! Sadece beni sevip sevmediğini öğrenmeye çalışıyordum. Olay bundan ibaret."
"Seviyorum! Oldu mu!? Seviyorum! Ama bu saatten sonra o sevgiyi yok edicem! "
Hızlı bir şekilde ittirip odadan dışarı çıktım. Halil amca galiba bizi camdan izlemiş olacak ki kolumdan tutup kendisine döndürdü.
"Hayal kızım. Dinle bir."
"Halil amca sanada aşk olsun. Sana güvenmiştim. Ama senin bir suçun yok. Hepsi Ardanın suçu. Bana ikinci bir defa yalan söyledi. Sizi de buna alet etti."
"Kızım biliyorsun Ardanın hiçbir zaman böyle bir niyeti yoktu. Senin onu sevdiğini öğrenmeye çalışmıştı."
"Sevgimi başka yollarla da öğrenebilirdi Halil amca. Bana yalan söylemesine gerek yoktu."
"Hata yapmış. Affet be kızım. Anlayış göster."
"Halil amca ben onun için burda kendimi yiyip bitirdim. Göremedin mi? Canım yandı. Ama onun ki yanmamışa benziyor."
"Ne diyim kızım sende haklısın."
"Görüşürüz Halil amca. Ben sana darılmadım. Bunu biliyorsun. Hiçbir zaman benim üzülmemi istemezsin."
Çantamı da alıp kendimi hastaneden dışarı attım..........
Yazarın ağzından:
Yaşlı adam hastaneden apar topar çıkan genç kızın arkasından baktı sadece Üzgün bir şekilde. Yaşlı adam ne demişti genç adama bu kızı üzersen bir daha yanıma gelme. Tüm siniri ile odaya girdi. Genç adam yatağa oturmuş kafasını ellerinin arasına almıştı. Gözyaşları boncuk boncuk yerle buluşuyordu. Yaşlı adam onu yakasından tutup güzel bir yumruk geçirdi. Genç adam yere düştüğünde hâlâ afallamasını koruyordu.
"Ben sana daha en başından dedim Arda! Bu kızı üzersen karşıma gelme! Sen ne yaptın kızı ikinci defa üzdün! Birincisini maruz gördüm! Ama ikincisinde kız sinir krizi geçirdi! Bir daha gözüme gözükme o kızın gönlünü alana kadar!"
Genç adam cidden şu an bıkmıştı. Herkes üstüne üstüne geliyordu. Bu kadar mı zordu birini sevmek? Sadece o aşık olmuştu. Bundan kime ne zarar gelirdi ki? Herkes severdi. Ama o sevince komiklerine gidiyordu ya da böyle taş kalpli olduklarını zannediyorlardı onun. Ne suç işlemişti ki? Sadece birine deliler gibi aşık olmuştu. İlk defa birini sevmişti. O da az önce elinden kayıp gitmişti. Ama genç adam yine pes etmicekti. Öyle birşey yapıcaktı ki hem genç kızın gönlünü alıcaktı, hem de güvenini kazanacaktı. Yemin etmişti bu sefer. Başaracaktı.Yaşlı adamın dışarı çıkması ile Serdar içeri girdi. Herşeyi az önce duymuştu. Genç adam Serdarı görmesi ile ayağı kalkıp yumruk atamaya başladı. Yere düşen Serdarın üzerine genç adam çıkıp yumruklarına orda devam etti. Tüm hıncını ondan çıkarıyordu. Zaten bu kadar şey Serdarın genç adamın aklına soktuğu fikir yüzünden olmamış mıydı? Serdarın yüzü görünmeyecek hale geldiğinde genç adam üstünden kalktı. Serdar, kendisinin dayağı hak ettiğini en dibine kadar biliyordu. O yüzden bozuntuya vermeyip dışarı çıktı.
.........
Hayalin ağından:
Bir daha asla onunla konuşmicaktım, yüzünü dahi görmicektim. Bana ikinci defa yalan söyledi. Nasıl affedebilirim onu? Güvenimi sıfırladı bu andan itibaren. Onun için sinir krizi geçirdim, gözyaşı döktüm. Hiç mi canı yanmamıştı? Benim kalbim parçalara ayrıldı onu öyle görünce. Sanki nefes almayı bırakmıştım. Ama hayır, bu dakikadan sonra benim hayatımda Arda Keskin diye biri yok artık. Onunla ilgili beynimdeki anıları bir bir yakıp kül oluncaya kadar beklicektim. Ama hâlâ aklım almıyor. Onu sevdiğimi güvenini ispatladıktan sonra da öğrenebilirdi. Ahh. Arda Keskin neden beni sevdin ki? Neden kendini bana aşık ettirdin ki?
Ben bunları düşünürken çoktan sahile gelmiştim. Ayakkabılarımı çıkartıp kumların üzerine oturdum. Güneş çoktan batmaya başlamıştı. Değişik bir renk demeti saçıyordu etrafa. Bazı yerlerinde sarı varken bazı yerlerinde sanki kırmızı vardı. Ya da bu ikisinin karışımına turuncu da diyebiliriz. Birazdan güneş batar yıldızlar gelirdi. Yanımda hareketlilik oluştuğunda kafamı sol tarafa çevirdim. Benden büyük biri yanıma oturmuştu. Hatta fazlasıyla büyüktü. Güneşe bakarak konuştu.
"Güzel bir manzara değil mi?"
Bende baktım,
"Evet. Ama ben yıldızları severim."
"Niçin seversin onları?"
"Özgürler be abi. Tüm evren onların."
"Abi?"
Kafasını bana çevirdi şaşırarak.
"Ee büyük değil misin benden?"
"Tamam o zaman sende bundan sonra kardeşimsin."
Gülüp önüme döndüm. Devam etti.
"Merak etme birazdan uğrarlar gökyüzüne. Anlat bakalım kardeşim. Neden burdasın? Bir derdin var belli."
Derin bir nefes aldım.
"Abi şimdi sevdiğin sana kendisini seviyor muyum diye öğrenmeye çalışırken yalan söylese ne yaparsın? "
"Hımm. Ama seni seviyor işte. Sadece ufak bir yalan söylemiş."
"Benimki biraz farklı abi. Bana yaralandım diye yalan söylüyor. Ama benim onu sevdiğimi bilmeden yapıyor bunu. Günlerce o hastanede durdum onun için. Daha az önce bana yalan söylediğini öğrendim. Biliyor musun abi ben onu sevdiğimi, o bana yaralandığını söylediği gün bana biri fark ettirdi."
"Ah be kardeşim. Kötüymüş senin olay. Demekki beterin beteri var demişler."
"Abi senin olay ne?"
O da benim gibi derin bir nefes aldı anlatmadan önce.
"Az önce bende sevdiğim kişinin kanser olduğunu öğrendim. Kendisini öyle sevemeyeceğime inanıp terk etti beni. Nişanlıydık. 1 ay sonra düğünümüz olucaktı. Ama işte gitti. Bir bilse onu ben her hali ile seviyorum. Kendimi nikah masasında terk edilmiş damat gibi hissediyorum."
Son dediği şeye kahkaha attım.
"Ah be abicim. Seninki de kötüymüş. Ama siz barışabilirsiniz. Ben ise ona bir daha yanıma gelme dedim. Yüzünü görmek istemiyorum dedim. Ama ben onun yüzünü kaç gündür özlüyorum. Bana yine aşk ile bakmasını özledim."
Göz yaşlarım yine kendini göstermeye başlamıştı. Ceketinin cebinden peçete çıkarıp bana verdi. Peçeteyi alıp gözyaşlarımı sildim. Demekki tek ben değilmişim acı çeken. Ayağı kalktığında kafamı kaldırdım.
"Görüşürüz kardeşim. Sohbetin için teşekkürler."
"Herzaman. Abi senin adın ne?"
Çocuk gibi sormuştum. O ise beni dinlemeyip kumun üzerinde yürümeye başladı. Tam kafamı çevirip batan güneşe bakıcaktım ki bağırdı uzaktan.
"Yılmaz. Yılmaz Keskin.".........
Kelime sayısı: 1011
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya (Tamamlandı)
General Fiction"Bırak artık beni! Görmüyor musun acı çekiyorum!" Derin bir nefes alıp konuştu, "Sen bana kalbimde taht kurmuş bir kraliçeyi kaybetmeyi öğretmedin. Sen bana sevdiğim insanı kaybetmeyi öğretmedin. Sen bana sevmeyi öğrettin, sevilmeyi öğrettin. Şimdi...