Bölüm 1. (Sonun Başlangıcı)

1.2K 158 38
                                    


Her şey bir toz tanesinin karanlık ve uçsuz bucaksız bir boşlukta süzülmesi ile başladı. Bu süzülmede sürenin hiçbir anlamı yoktu, zaman önemsiz ve gereksiz kelimelerden ibaretti. Orim adındaki bu toz tanesi kendine uygun konumu bulduğunda birdenbire durdu ve kendi etrafında dönmeye başladı. İşte o andan itibaren zaman büyük bir önem taşımaya başladı.

Orim, 3 dönem gibi bir sürede artık buğday tanesi büyüklüğüne gelmişti. Birdenbire büyük bir gürültü oldu ve Orim yarılmaya başladı. İçinden küçük bir Filiz doğdu. O andan itibaren her şey çok hızlı ilerledi.

Filiz hızla boy vererek beyaz bir çiçek açtı. Beyaz'lığı okadar parlak ve güzeldi ki! bulunduğu konumu ve karanlığı aydınlattı. Bunu gören diğer toz taneleri de etrafında simetrik bir şekil aldı ve kendilerini ona benzetmeye başladılar.

Orim artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Büyümesi ve daha fazla Filiz vermesi gerekiyordu. Aydınlığın etkisiyle birlikte daha da genişlemeye başladı. Genişledikçe daha fazla Filiz köklerini etrafa saldı.

10 dönem sonra Orim Beyaz'larla kaplı ve mis gibi kokan küçük bir gezegen oldu. Orim'i bu denli güzel hale getiren çiçeğin adı ise Eris olmuştu.

10 dönem  bu şekilde devam etti. Bir süre sonra ise Eris solmaya başladı. Kökleri Orim'in kalbinin yapı taşlarını oluşturduğu için, bu durumdan fazlasıyla etkileniyordu. O yüzden yeni arayışlar içine girdi.

Yenilik fikri  Orim'in içinde barındırdığı bütün yapıyı etkiledi ve bir süre sonra farklı yaşam hücreleri meydana gelmeye başladı.

Artık beyazlığı gölgeleyen yeşiller mevcuttu. Uzun gövdeleri ile Eris'e Kalkan oluyorlardı. Orim artık geri dönülmez bir şekil almaya başladı ve onlarca dönemlik bir döngüye girdi.

Orim her çöküşte yenilikler yapsada, ana maddesi olan Eris yavaş yavaş solmaya ve kararmaya devam ediyordu. Yenilikler onu sadece bir kaç dönem ayakta tutuyordu.

Bir süre durup Eris'in köklerine odaklandı ve çarenin çokta uzakta olmadığını farketti.

Derin bir nefes alan Orim ilk hareket eden canlı'yı meydana getirdi. Uçarak hareket eden ve polenleşmeyi sağlayan bu canlı Eris'lerin daha da güzel olmasını sağladı.

Bu durum Orim gezegeninin daha da güçlenmesini sağlamıştı. Bu olaydan itibaren yeni yaşam formları üretmeye başladı.

Doğa olayları mevsimler ve hayvanlar! Artık Orim'in vazgeçilmez bir parçası olmuştu. Ve Orim artık devasa bir dünyaydı. Bunlar oluşurken 2000 dönem geride kalmıştı.

Artık bu son dediği anda  canlanan ve güzelleşen bu dünya bir süre sonra tekrar solmaya başladı. İşte o anda, daha bir toz tanesiyken gördüğü o şey aklına geldi.

Yeni canlı türü !!İnsan!!
İnsan  hataları bulup onaracaktı ve böylece artık Orim'in pek bir şey yapmasına gerek kalmayacaktı.

İstediği olduğunda kendini insanoğluna teslim edip dinlenme zamanının geldiğini düşündü. Ve derin bir uykuya daldı. Ama bu yaptığı en büyük hatalardan biriydi.

5000 dönemin sonunda insan nüfusu 30 milyarı geçmiş, ve  Orim'i yeni bir son bekliyordu.

Bir çok kez  kendini yenileyen Orim yeni bir kaosun içindeydi, ama bu sefer çözüm çok zordu. Kendini ürettiği yapıya teslim eden Orim, bu ırkı yok ettiğinde kendini de yok olacağını biliyordu.

Bu yüzden yeni bir arayışın peşine düştü. "Bir çare olmalıydı, kesinlikle bir çare ama ne?" işte o anda duyduğu sesle irkildi.

"Çare benim" dedi ona en yakın olan ve onu birebir taklit eden Agles.

Telepatik olarak girilen bu konuşmada Orim güldü, onun bu gülüşü kendi içinde büyük depremlere ve kaosa sebep olsa da bu durum umurunda değildi. Zaten sona doğru gidiyordu ama yine de kendi gururundan ödün vermiyordu.

"Sen bana nasıl çare olacaksın, senin benden bir farkın yok" dedi büyük bir gürültüyle. Ve bugüne kadar kendinden başkasına bakmamıştı. Cevap beklerken Agles'i izledi, onun gösterişli Kırmızılığını.

Agles sakin ve anlaşılır bir şekilde ona cevap verdi. "Sen ilk geldiğinde ben zaten buradaydım, ama amacımı bilmiyordum. Haklısın seni taklit ettim ama yaptığın hataların hiçbirini yapmadım. Taki insana kadar. Yinede benim yapımın taşları daha kuvvetli ve sorunsuz"

Orim onu iyice inceledi. Taşından, toprağına, mükemmeldi. İnsanları hariç. Aynı şekilde yoldan çıkmış ve sisteme ihanet ediyorlardı.

"Bana neden yardım etmek istiyorsun ve nasıl" dedi, kendi içinde başka bir çaresi olmadığını biliyordu. Belki de artık çözüm üretmekten yorulmuştu. Agles'in sakin tavırları ve güzelliği onu cezbetmişti. O sakinliğin içindeki şehvetide görebiliyordu. Bu yüzden konuşma ilerledi.

"Etrafına bak, diğer gezegenlerde çökmek üzere, ne kadar sen başlatmış görünsende, bizlerin'de amacı buydu. Sen nedeni başlattın bende cevabını buldum."

"Nedir o"

"Yeni bir form. Ama bunu tek başıma yapamam. Senin yardımın lazım."

"Nasıl bir yardım"

"Seninle birleşmem lazım." Orim duyduğu karşısında şaşırmıştı.

"Nasıl olacak, bu mümkün değil"

"Neden, denemeden bilemessin" Orim bütün enerjisini ona yönlendirerek anlamaya çalıştı.

"Tamam, birleştik diyelim, sonra ne olacak"

"Biz iç içe girdiğimizde yeni yaşam formları meydana gelecek ve yönetimi ele alacak. İşte o andan itibaren amacımızı tamamlamış olacağız"

Orim şaşkınlık içinde kendini döndürmeyi durdurdu. Durmanın etkisiyle yeryüzündeki bütün canlılar tepetaklak oldu.

"Ya işe yaramaz ve herşey son bulursa"

"İşe yaramassa çöküşümüzü hızlandırmış olacağız""

Bu konuşmanın üzerine Orim'i büyük bir heycan kapladı. Agles onu resmen etkisi altına almıştı.

"Bu birleşme sana zarar verebilir"

"Umrumda bile değil, Şu andan daha kötü olmayacağım." Dedikten sonra birden bire solmaya başladı. Bunu gören Orim hızla karar verip Agles'in teklifini kabul etti.

"Tamam" dediğinde Agles ona yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Orim ise tekrar dönmeye. Onlar için yavaş olan bu durum, içinde barındırdıkları yaşam formları için şiddetli ve korkunç bir olaydı.

Agles'in dönerek attığı her adımında Orim heyecandan geriliyordu. Gözlerini kendine çevirmişti ilk andan itibaren, şimdi ise gözleri kırmızıyla ve onun güzel kokusuyla büyülenmişti.

İç içe girerken iki gezegen yeni bir yok oluş ve varoluşla karşılaştılar. Birleşme tam 1000 dönem sürdü.  Bu birleşmenin en büyük görünümü  kendi çiçekleri olan Eris'te meydana geldi. Artık beyaz'lar ve kırmızı'ların arasında pembe'ler oluşmuştu. Pembe Eris'ler diğerlerini gölgede bırakıyordu. Göz alıcı rengi ve şevhetiyle yeni bir dönem başladı.

İki Enerjinin birleşmesiyle tek vücut olan bu dünyanın adı  Oness olmuştu. Artık iki gezegenin farklı türdeki insanları iç içeydi. Ve yeni gelen ırkın elçiliğinde  tam 2000 dönem huzurla yaşadılar. Taki sonun başlangıcı gelene kadar.

  Agles ölürken Orim yaptığı hatanın farkına vardı. Ama artık her şey için çok geçti. Agles istediğini almış ve gözlerini huzurla kapatmıştı. Orim'de gözlerini kapattığında herşey son buldu. 50 milyar insan ve diğer canlılar ölürken geriye sadece Eris ve biz bilginler kaldı.

"Gözlerinizi açabilirsiniz Askin'ler, ruhu olmayan Oness sizi bekliyor. Toparlanması ve kök salması gerek"

Yeni tür olan insanlar gözlerini açıp doğruldular ve hep birlikte "Oness" dediler.

YA SONRA % SINAVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin