Dava

198 50 13
                                    

Yirmidört yıl sonra...

Yazın kavurucu sıcağında uzun paltosu, siyah gözlükleri ve elindeki siyah çantasıyla kaldırımda hızlı adımlarla yürüyen adam herkesin dikkatini oldukça fazla çekerek yolun karşısındaki binanın üçüncü katındaki tabelaya baktı bir süre.
Yüzünde peyda olan kendinden emin bakışlarla binaya doğru hareketlendi. Binaya girmesiyle asansöre yönelen adam üçüncü katta indi ve asansörün çaprazındaki kapının önünde durdu.
Sağ elindeki çantasını sol eline aldı ve açık olan kapıdan içeri adımladı.
Koridorun sonunda sekretere ayrılmış bölmeye doğru ilerledi. Modern sandalyesinde gerçi daha çok koltuğa benziyordu fakat sandalye demeyi tercih ederdi, esmer, uzun boylu, siyah saçlarını sıkı sıkıya tepeden bağlamış sekreterin masasının önünde durdu.
Hafifçe boğazını temizleyerek sekreterin ilgisini çekmiş, bakışlarını kendine çevirmesini başarmıştı.

"Iyi günler.Tolga beyle randevum vardı."

Sekreter karşısındaki yazın ortasında tuhaf giyimli adamı baştan aşağı süzdü.

"Bir dakika lütfen isminiz neydi?"

"Ahmet."

O an düşündüğü şey ise kendisi klima altında bile terlerken karşısındaki adamın bu sıcakta paltoyla nasıl durduğuydu. Bi an deli bile olabileceğini düşünsede adamın keskin bakışları gayet aklı başında biri olduğunu gösteriyordu. Üstelik randevu defterinde adınıda görmediğine  emindi.
Düşünceleri arasında açılan telefona cevap vermek adına konuştu.

"Ahmet bey geldiler efendim."

Telefondan cevap almasıyla ayaklanıp tuhaf giyimli adama eşlik ederek kapıyı açtı ve içeri geçmesi için elini uzattı.

Ahmet bey "Merhaba." Diyerek açılan kapıdan içeri geçti.

"Buyrun oturun, ne içerdiniz?"

Adam rahat görünüşlü koltuklardan birine geçmeden önce paltosunu çıkarıp koltuğun kenarına bıraktı, ceketinin düğmelerini açıp kendinden emin bir şekilde "Viski." dedi.

Bu istek üzerine yüzünü buruşturan Tolga kollarını masanın üzerine uzatarak ellerini birleştirdi. Adam son günlerde bıkmadan her fırsatta karşısına çıkıyor, arıyordu. Yemek yemeye gittiği mekana bile gelecek kadar takmıştı kafasına kendini.

"Bizde alkol bulunmaz. Kahve yada başka bir şey?"

"Neyse, konuştuğumuz dava hakkında ne düşünüyorsunuz? Davayı alıyor musunuz?"

Tolga burnundan aldığı derin nefesi sesli bir şekilde havaya bıraktı. Konuştuğumuz diyordu daha çok kendinin konuştuğu Tolga'nınsa hala kararsız olduğu konu. Kollarını masadan çekip koltuğuna sırtını dayadı.

"Size daha öncede söyledim bu davayı kazanmak mucize olur. Kardeşinizin suçsuz olduğuna dair ne bir delil ne de bir tanık var. Böyle bir davayı neden alayım?" Haklıydı kendince. Davayı kaybederse bu senelerdir çizdiği imajını yerle bir etmek olurdu. Ama içinden bir ses de sürekli dönüp duruyordu beyninin her bir köşesinde ' ya suçsuzsa?'
Masum bir insanın göz göre göre parmaklıklar ardında yatmasına göz yumabilecek miydi?

"Bunları bulmak sizin gibi bir avukat için zor olmasa gerek."

Adamın son sözlerine baskı yaparak konuşması Tolga'nın dikkatinden kaçmamıştı.

"Öyle tabi ki ama olmayan bir belgeyi de hâşâ yaratamam ya?"

"Ama bulabilirsiniz. Buraya davayı, kazanamayacağını anlayarak bırakan bir önceki avukatın yapamadığını, sizin kolayca yapacağınızı söyledikleri için geldim."

Hiç bir çıkış yolu olmayan bir davayı almak ne kadar akıl kârıydı? Davayı kaybetmesinin doğuracağı sonuçları düşünmek dahi istemiyordu Tolga. Avukatın kararsızlığını ayan beyan gören adam tekrar söze girdi.

"Bakın biz sizi bu işin en iyilerinden olduğunuzu duyduğumuz için seçtik. Belki de en iyisi. Parayı umursamadığınızı da duyduk ama size temin ederim bu işin sonunda alacağınız miktar şu anki kararsızlığınızı unutturacaktır."

Tolga kararsız da kalsa ve elinde pek bir şey olmasa da içinden bir ses bulacağını söyleyip durunca karşısındaki adama baktı. Ahmet bey bu bakışların ne demek olduğunu bilecek kadar akıllıdıydı. İçten bir gülümsemeyle ayaklanarak masanın üzerinden elini uzattı " Kabul ediyor musunuz?"

"Zorlu bir dava olacak. Muhtemelen ilk duruşmada en iyi ihtimalle erteleme kararı çıkacaktır."

Adam Tolga'nın dediklerini duymaz gibi sadece bir hafta sonra kardeşinin kurtulacağını düşünmekteydi. Tolga'nın masada önüne sürdüğü kağıtları hiç düşünmeden imzaladı.

"Bir hafta sonra duruşmada görüşürüz Tolga bey."

Avukat ●Karmaşa●Where stories live. Discover now