Duruşma Günü Part2

120 32 19
                                    

Mehmet tüm iticiliğiyle gülerek yerine geçerken Ahmet ise Tolga'yı sıkıştırmakla meşguldü.
"Elini çabuk tut ve birşeyler düşün ara bitmek üzere."

Ahmet başında konuşurken, Tolga sandalyesinde oturmuş gerginlikten elindeki kalemi okul yıllarından kalma bir alışkanlıkla çevirmekteydi. Aklındaki düşünceler vızır vızır çarpışıyor birbirlerine değmeleriylede duman olup atmosfere karışıyorlardı adeta. Kapıda mübaşirin belirmesiyle sürenin dolduğunu anlamıştı yinede kulakları o bağırtılı sesi işitmekten geri kalmadı.

Her beş saniyede yirmi bir bebek dünyaya gelirken, her beş saniyede bir bebek engelli doğarken, her beş saniyede dokuz insan hayatını kaybediyorken verilen aranın ne kadar çabuk bittiğini düşündü Tolga. Kendine göre çabuk geçen dakikalarda kaç bebek doğmuş, kaç insan hayata gözlerini yummuştu oysa. Bu süre zarfında ölen insan, ardından kaç gözü yaşlı yakınını bırakmıştı. Tolga hesabın bitmeyeceği bu döngüyü düşüne dursun herkes salona tekrar toplanmaya başlamıştı bile. Duruşma kaldığı yerden devam ederken;

İlk söz alan Avukat Mehmet oldu.

"Bu görüntü kanıt sayılabileceği kadar güçlü bir belgedirde hakim bey."

Saçları yanlardan kırlaşmış hakim bezmiş bir şekilde bir iddia makamına bir savunma makamına dönmekteydi, aklıysa öğle vakti olmasının getirisi olan karın gurultusuyla birlikte dava çıkışı üç beş arkadaşıyla yıllardır müdavimi oldukları Bahri kaptanın güvertesinde yiyeceği levrekteydi muhtemelen. Tolga hakimin düşüncelerini bilse ve üzerinde ki cübbe olmasa her beş saniyede dokuz kişinin öldüğü bu dünyada hakimin sadece düşündüğü güverte sefası için bile kendisini kınamaktan geri durmazdı.

Tolga söz hakkı isteyip ilk sözeyse itiraz ederek başladı. Dava başladığından beri yaptığı ve yapabildiği başkada birşey yokmuş gibi.
"Evet bu bir kanıttır." Diye devam etti sözlerine.
Salondaki herkes Tolga'nın Mehmet'i tastikleyen sözlerine şaşırırken hakim
"Daha açık konuşun lütfen." Dedi.

"Tekrar ediyorum evet bu görüntü bir kanıttır fakat müvekkilimin ne kadar duyarlı bir vatandaş olduğunun kanıtıdır.
Şöyle ki Kadir bey Aglot'un* milli parkında gezerken bir silahlı saldırı olmuş. Onca insan panik içinde kaçışırken, Kadir bey yaralı olanlara yardım amaçlı olay yerine koşmuştur. Ne kadar duyarlı bir hareket değil mi?Bu sırada yerde yatan vurulmuş bir adamı, ki bu Can bey oluyor. Yardım etmek amaçlı yanına varmıştır. Ve var gücüyle gözlerini açan Can bey son kez müvekkilim Kadir beyi görür ardından son nefesini verir. İşte aslında tüm olay bundan ibarettir ve duyarlı bir vatandaş olan müvekkilim Kadir beyin tahliyesini talep ediyorum."

"İtiraz ediyorum."

Tolga memnun bir şekilde gülümseyerek 'az da sen itiraz et bakalım' dercesine baktı Avukat Mehmet'e.

"Dinliyoruz."

"Meslektaşım burada durmuş yazarının kendisi olduğu bir hikâyeyi anlatıyor. Buna daha fazla izin veremem."
Demesiyle görevliye bir dosya uzatır hakime verilmesi için.

"Buda nedir böyle?"

Tolga daha fazla dayanamaz ve sessizce dosyayı inceleyen hakimden dosyayı açıklanmasını talep eder.

Hakimin emriyle katip okumaya başlar;
" 15/04/2004 yılında hastanemizde yapılan otopside maktül Can Karaağaç'ın hiçbir kesici alet veya silahla değil tamamen darp sonucu öldüğü kesinleşmiştir."

Katipin susmasıyla sözü tekrar Avukat Mehmet devralır.
"İşte bu Tolga beyin anlattığı bir çatışma hikayesi olmadığının kanıtıdır, Can bey çatışma sonucu değil darp sonucu ölmüştür."

Tolga kimi ne için savunduğunu düşünür o an belki de suçlu birini savunmaktadır. Dönüşü olmayan bir yola nasıl gözü kapalı daldığını düşünmek için oldukça geçtir.

Tolga son bir çırpınışla
"Olay yerinin kapsamlı bir şekilde tekrar incelenmesine bugün gelmeyen tanıkların dinlenmesi için mahkemenin ertelenmesini talep ediyorum."

Hakim iddia makamına eklemek istediği birşey olup olmadığını sorar ve yardımcı hakimlerle kısa bir fikir alışverişi sonucu ayağa kalkmasıyla tüm salon ayaklanır.

"Karar."

O an Tolga'nın tek istediği erteleme kararıdır. Daha kapsamlı bir araştırma için sadece zamana ihtiyacı vardır.

"Mahkemede olmaması sonucu tanıkların dinlenmesine, duruşmanın 08/05/2004 tarihine ertelenmesine karar verilmiştir."

------------------------------------------------------------
(*)
Aglot kenti;
2003 yılında Marmara denizinde meydana gelen büyük deprem sonrası ortaya çıkan ada şehri.

Deprem, ilk önce marmarayı genişletmiş dolayısıyla Asya ve Avrupa bölümlerini birbirinden uzaklaştırmış sonra da Aglot'u su yüzüne çıkarmıştır.
Ulaşım Asya ve Avrupa üzerinden yapılan köprülerle sağlanmaktadır.

Aglot'da kurulan barajlar sayesinde şehir kendi elektrik ihtiyacını sağlar artan enerji çevre kıtalarada gönderilmektedir. Bu sayede şehrin gelir defterine büyük bir artı işler.

-----------------

Hala hikayeye devam ediyorsan artık sende Karmaşa içindesindir. Emin ol hayalinin ötesinde bölümler seni bekliyor. Karmaşaya dahilsen hikaye için en az iki arkadaşını bu satıra etiketle ve hikayene destek ol.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Avukat ●Karmaşa●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin