15. Bölüm

3.4K 235 44
                                    

Bardak bardak su içip son damlasına kadar bitirdiğimde bir kolunda sargı olan Mina ve Jimin yanıma geldi.

Onlara bakmadan bardağı çöpe attım ve duvarda arkama yaslandım.

Beni ameliyathaneden atmalarının üstünden bir buçuk saat geçmişti ve hala kimse çıkıp da bize ne olduğunu açıklamamıştı.

"Tzuyu?"

Bana seslenen Jimin'i umursamayarak duvara yaslanmayı bıraktım ve,

"Ben geliyorum."

Diyip yanlarından hızla ayrıldım.

Nereye gideceğini bilmediğim için dışarıya gittim ve bir süre ağacın altında oturdum.

Hemen karşımdaki ağacın gölgesi altında biri oturuyordu ve onun tarafından izlenildiğimi hissediyordum.

O sırada hastanenin kapısında etrafa bakınan Mina'yı gördüm ve ayağa kalkıp kapıya yürümeye başladım.

Mina ortalıklarda görünmüyordu.

Beni arıyor herhalde diye düşündüm ama çok umursamadım ve merdivenlere gittim.

Karşıma Mina çıktığında gülerek bana bakıyordu.

"Ben de seni aramaya geliyordum. Geleceğimi nereden anladın?"

Dedi.

Ona şaşkınca baktıktan sonra,

"Eee?"

Dedim bir şey demesini bekleyerek.

"Jungkook'u genel odaya alacaklarmış. Kurtulmuş."

"Nee?"

Dedim ve ameliyathanenin olduğu yere koşmaya başladım.

Koşarak geçtiğim bir kapının önünde durdum.

Jimin elindeki bardağı Jungkook'a gülerek uzatıyordu.

Odaya girdim ve arkamdan Mina girdi.

"Niye buraya geldin ki?"

O sırada sedyeyle Jungkook odaya girdi ve karşımdaki boş yatağa yatırıldı.

Jimin arkamdan çıkageldiğinde masada duran sürahiyi alıp bardağı su ile doldurup gülerek Jungkook'a uzattı.

"İster misin?"

Gördüklerim karşısında kafayı yemeğe başladığımı düşünmeye başladığımda Jungkook'un yanına gittim.

Bana gülerek bakıyordu.

"Bu odaya Geleceğimi doktordan mı öğrendin Tzuyu? Sizi burada beklemiyordum."

Sonra Mina'y baktı.

"Mina? Koluna ne oldu?"

Mina göz ucuyla bana baktıktan sonra,

"Kaza."

Diyip geçiştirdi.

Ama Jungkook ona şüpheyle bakmaya başlamıştı.

"Niye iyileşmedi peki? Sen vampir değil misin?"

Mina başını eğdi.

"Bunu ben de bilmiyorum."

Jimin de bana baktığında yalandan öksürdüm ve Jungkook'un elini tuttum.

"Şimdi sen iyisin ya. O yeter."

Mina'ya gizlice baktım.

Aynı şekilde o da bana baktığı için gözlerimiz birleşmişti.

"Ben lavaboya gideceğim biraz. Geç gelebilirim."

Jungkook'un elini bıraktım ve odadan çıktım.

Koridorda sebepsizce yürürken bunun saçma olduğunu düşündüm ve dışarıya çıktım.

Hava iyice kararmıştı.

Oturduğum ağaca doğru ilerlerken buraların daha karanlık olduğunu fark ettim.

Başka tarafa bakmadan sadece ağaca odaklanıp yürümeye devam ettiğimde karşıma birden siyah pelerinli sadece yüzünün yarısı görünen ürkütücü biri çıktığında korkuyla geriye sıçradım.

Kırmızı dudakları ve açık ürkütücü bir ten rengi vardı.

Aniden yok olduğunda şaşkınca etrafa baktım.

Nereye gitmişti?

Bakabildiğim kadar etrafa baktıktan sonra çaresizce ağacın altına gittim ve oturdum.

Bu arayış beni yormuş ve susatmıştı.

Karşıdaki ağaca baktım.

Biri oturuyordu ve ben yine izleniyor gibi  hissediyordum.

Oraya bakmamaya çalışarak gözlerimi başka yere çevirdim.

Muhtemelen bu duygu içerisinde ölecektim.

Ayağa kalktım ve büyük bir kararlılıkla o ağacın altına gittim ve oturan kişinin başında beklemeye başladım.

"Benden ne istiyorsun?"

Yavaş bir şekilde ayağa kalkıp ana döndüğünde kırmızı dudaklarını ve ürkütücü ten rengiyle birleşmiş gibi duran yüzünü kapatmış olan pelerine baktım.

"Sen.."

Pelerini yüzünden çekip bana baktı.

"Beni tanıdın mı Tzuyu?"

Anımsamaya çalıştım.

Aklıma hiç bir şey gelmiyordu.

"Hayır. Niye ki?"

Güldü ve kırmızı gözleriyle benim gözlerime baktı.

"Ben senin hafızanı silen kişiyim."

Şaşkınca gözlerimi büyüttüm.

"O sen misin? Neden buradasın?!"

Tekrardan güldü ve saçımdan tutup ona daha çok bakmamı sağladı.

"Bu yüzü unutma tamam mı?"

Saçlarım acırken,

"Niye?"

Dedim zorlukla.

Kahkaha attı.

"Çünkü birazdan hiç bir şey hatırlamayacaksın."

Şaşkınlıkla ve korkuyla ona bakarken beni ağaca hızla itti.

Ben ne olduğunu anlamadan beynimde yankılanan acı dolu çığlıklar ve derin bir yanma hissiyle kafamı tuttum.

"Lüt- fen.. D- dur.."

Birden tüm acı bittiğinde etrafa ve karşımdaki pelerinli yüzü görünmeyen adama baktım.

"Şey... Burada.. Ne oldu?"

Gülümseyen bir şekil aldığında dudakları beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı.

"Herhalde yakın bir akrabanız öldü. Geçmiş olsun. Travma yaşıyor olmalısınız. Bir süre sonra bu haliniz geçer. Merak etmeyin."

Beni bırakıp karanlık bir yere giderken arkasından sadece bakıyordum.

"Kimim ben?"

.

.

.

.

.

VAMPİR✔Where stories live. Discover now