~3.Bölüm~

2.5K 156 10
                                    

Aurora meyvelere dokunup sessizce bir şeyler demeye devam ediyordu. Sanırım Demeter'in güçlerini denemeye çalışıyordu. Kısa bir süre sonra gözlerini açtı. İçini öfkeyle çekti. Kısa bir anlığına bana kaydı bakışları. Boğazını temizledi.
"Tamam. Demek ki gücüm bu değilmiş. Diğerine geçerim ben de."
Çantasından değişik bitkiler çıkardı. Meyvelere yaptığı gibi gözlerini kapatıp konsantre olmaya çalıştı. Kapı çalınınca sinirle kapıya doğru baktı. Bir şey diyemeden kapıyı açıp dışarı çıktım. Artemis bana bakıyordu.
"Ne yapıyorsunuz? Canım sıkıldı da biraz dolaşalım mı?"
"Tamam."
Birlikte bahçeye çıktık. İlerideki çimenden çitlerin arkasından konuşma ve müzik sesleri geliyordu. Biraz yürüyünce konuşmaya başladım.
"Aurora gücünü bir türlü bulamıyor. Keşke ne olduğunu bilsem de ona söyleyebilsem."
Artemis bana döndü.
"Aslında Zeus biliyor olmalı ama keşfetmesi için söylemez."
Başımı salladım. Çitleri geçince Afrodit ve Demeter'in tahtlarına oturup konuştuklarını gördüm. Birkaç peri onlar için şarkı söylüyordu. Bizi görünce gülümseyip konuşmaya devam ettiler. Artemis perilerden birine işaret edip meşhur altın rengi sıvıdan istedi. Nedense herkes o sıvıyı çok seviyordu. Ölümsüz olduktan sonra ben de dahil. Sanki içince enerji ve mutluluk veriyordu. Bardaktan bir yudum alıp düşüncelere daldım.
"Sence Aurora'nın gücü neyle ilgili olabilir?"
Artemis uzaklara baktı.
"Güç çok geniş bir alan. Kendisi keşfetmeden asla bilemeyiz. Hiç düşünmediği bir anda keşfedecek. Bana öyle olmuştu."
Altın rengi sıvıdan bir yudum aldı. Ona heyecanla baktım.
"Nasıl keşfettiğini anlatsana. Merak ettim."
Eski bir anıyı hatırlarmış gibi gülümsedi.
"Ben de Aurora gibi gücümü bir türlü keşfedememiştim. Babamın gücünü denemiştim. Olumsuz oldu tabi. Kardeşimin gücü babama benziyordu. Işık... En sonunda canım iyice sıkılmıştı. Bir gün kendi başıma ormanda yürüyüşe çıktım. Nasıl kullanıldığını merak ettiğim için Ares'ten bir ok almıştım. Ormanda yürürken uzaktan geçen bir geyik gördüm. Öylesine hatta atışımla dalga geçmek için oku attım. Geyiği vurduğumda çığlık attığımı hatırlıyorum. O gün hep ok atmıştım. Ares'le kılıç savaşı da yapmıştık. Gücümü bulduğum için o kadar mutluydum ki. Olimpos'a gelip gördüğüm herkese gücümü bulduğumu anlatmıştım."
Konuşması bitince bana baktı. Gülümseyerek ona bakıyordum.
"Ne hissettiğini tahmin edebiliyorum. Aurora kadar ben de çok sevineceğim gücünü bulduğu gün."
Altın rengi sıvıdan bir yudum aldığımda Apollon'un hızlı hızlı bize doğru geldiğini gördüm. Yanımıza gelince durup nefes aldı.
"Odaya girdiğimde Aurora'nın yatağın üzerinde zıpladığını gördüm. Yerde de kırılmış eşyalar vardı."
İçimi çektim.
"Bütün güçleri deneyip bir sonuç alamamış olmalı. Ben yanına çıkarım şimdi."
Apollon başını sallayıp gitti. Biz de Artemis'le birlikte yukarı çıktık. Odadan ağlama sesleri geliyordu. Kapıyı vurdum usulca. Ağlama sesi kesildi. Bir kez daha vurdum.
"Girin."
Birlikte içeri girdik. Karşıda pencerenin önünde meyveler ve bitkiler vardı. Rastgele oraya buraya saçılmışlardı. Yatağın üzerinde kırılmış ok ve yay vardı. İleride sönmüş bir mumdan dumanlar tütüyordu. Aurora'ya baktım. Saçı başı dağılmış bir şekilde yatakta oturuyordu. Artemis'le birlikte yanına oturduk.
"Her şeyi denedim anne." Dedi bıkkın bir ses tonuyla. Saçını okşadım.
"Meyveleri ve bitkileri denedim. Ok ve yayı denedim. Yeniden gülleri ve ışığı denedim. Mumu yakıp ateşi bile denedim. Hatta Afrodit'in gücünü bile denedim. Hiçbiri olmadı. Acaba benim gücüm yok mu?"
Artemis'e baktım. Anladığını belirtircesine başını salladı.
"Ben de gücümü bulamıyordum Aurora. Senin gibi her şeyi denemiştim. Sonra kendi başıma dolaşmaya çıktım. O zaman buldum gücümü. Sen de tek başına kalabilirsin. Emin ol o zaman daha kolay buluyorsun."
Aurora ona bakarak konuşmaya başladı.
"Ben de kendi başıma dolaşacağım. Senin gibi ben de gücümü öyle bulabilirim."
Sonra bana döndü.
"Anne her gün kendi başıma çıkıp dolaşacağım. Evet,sonunda yolunu buldum. Teşekkürler Artemis."
Koşup dışarı çıktı. Derin bir nefes aldım.
"Kendi başına denesin ne deneyecekse. Çok sağol Artemis. Bizi büyük bir yükten kurtardın."
Omuzlarını silkti önemli değil der gibi. Birlikte odanın dağınıklığını topladık. Ölümsüzler için işler ne kadar da kolaymış. Saniyeler içinde her şey oluyordu. Birden bir şey hatırlamış gibi durdum.
"Bugün ayın kaçı Artemis?"
Bir süre düşündü.
"On beşi olmalı."
Gülümsedim.
"On sekizi Aurora'nın doğum günü. Olimpos'ta güzel bir doğum günü yapalım. Yardımın gerek. Özellikle de Aurora'dan saklamak konusunda. Her şeye o kadar dikkat ediyor ki saklamak imkansız gibi bir şey."
"Hallederiz merak etme. Zaten güçleriyle meşgul bu aralar."
Birlikte tekrar bahçeye çıktık. Canım çok sıkılıyordu. Melez kampına gitmeye karar verdim. Bizimkileri görürsem can sıkıntım geçerdi. Gözlerimi kapatıp kampta olduğumu düşündüm. Daha gözlerimi açmadan kulaklarıma sesler doldu. Gözlerimi açınca oyun alanında toplandıklarını gördüm. Austin ve Mirena bir konu hakkında tartışıyorlardı. Kate oyuna konsantre olmuş,çalışanı dinliyordu. Ben de çalışanı dinlemeye başladım.
"Tekrar ediyorum. Oyuna dalıp kalkan dışına çıkmak yok. Dün gece birini kaçırmaya çalıştılar. Sadece oyun alanında dolaşabilirsiniz."
Kaşlarımı çattım. Kim kaçırmak istemişti ki? Oyun sonunda bunu bizimkilere sormaya karar verdim. Çalışan uğultuyu bastırıp konuşmaya devam etti.
"İlk önce denge tahtasında yürüyeceksiniz. Sonra havuza gireceksiniz. Daha sonra önceden oluşturduğunuz takımlarla paintball oyunu oynayacaksınız. Sona kalan takımın kişisi takımına oyunu kazandırmış olacak. Anlaşılmayan bir şey var mı?"
Herkes olumlu anlamda başını salladı. Oyun başladığında bizimkileri gözlerimle takip ettim. Kate en öndeydi ilk oyunda. Tabi havuzda Austin onu geçti. Havuzdan çıkanlar çalışanların verdiği paintball üstlüklerini giyip tabancaları ellerine aldılar. Saklanmak için ormana daldılar. Oyun bitene kadar kimin kaçırmak isteyeceğini düşündüm. Aklıma Hades'ten başkası gelmiyordu. Kimbilir yine hangi planın peşindeydi. Önceden haber alıp önlem almalıydık. Oyun bitince kazananı görmek için gözlerimi kıstım. Kate gururla gülümsüyordu. Yanlarına gittim.
"Tebrikler Kate."
"Ne demek. Her zaman."
Güldüm. Austin gelip üstlüğünü çıkardı.
"Mirena ile kavga ettiğimiz için odaklanamadım. Neymiş efendim Hermes'in kızıyla ne konuşmuşum. Bir şey sormuştu ona cevap veriyordum."
Mirena yetişince Kate ile birlikte sustuk. Mirena Austin'e sertçe baktı.
"Bir daha o kızla konuşmayacaksın. Sana nasıl baktığını gördüm. İçine düşecek gibiydi. Nasıl anlamazsın bunu?"
Aklıma Apollon'un Austin'den beni kıskandığı geldi. O zamanlar daha melezdim. Austin ve Mirena yine kavga etmeye hazırlanıyorlardı. Araya girmem gerekti.
"Bir kız için aranızı bozmaya değmez. Siz duş alıp giyinin ben sizi her zamanki tepede bekleyeceğim."
Kate Austin ve Mirena'nın kollarına girdi. Gözden kaybolduklarında tepeye gidip oturdum. Nehir güneş ışığıyla parlıyordu. Kelebekler keyifle uçuyordu nehrin üzerinde. Arkadan bir yürüme sesi gelince başımı hafifçe o tarafa çevirdim. Hemen görünmez oldum. Beni kaçıran Jack yani canavar kalkanın hemen yanında dolanıyordu. Ayağa kalkıp yanına gittim. Kolundaki saate bir şeyler söylüyordu.
"Hangileri yeni bilmiyorum. Tarif et bana. Kaç? Dört kişi mi? Dikkat çekebilir."
Saatin yanına yaklaştım. Hades'in sesini hemen tanımıştım. Dinlemeye dalmışken bizimkilerin tepede beni aradıklarını gördüm. Jack hemen kaybolup gitti. Görünür olup tepeye gittim. Bizimkilerin yanına oturdum.
"Hades yine bir şeyler planlıyor. Kim kaçırılacaktı?"
Austin nehre bakarak konuşmaya başladı.
"Afrodit'in kızı Luanna. Ne alaka biz de anlamadık. Annesiyle Hades'in ne alıp veremediği olabilir?"
Karanlık olana kadar bu konu hakkında konuştuk. Yemek zamanı gelince Olimpos'a geri döndüm. Bu konu oldukça canımı sıkmıştı.

Aurora'nın Şarkısı{HK2}Where stories live. Discover now