The Ghost Of You (Frerard Oneshot)

The Ghost Of You

Gözlerimi Gerard'a diktim. Karanlık odanın ortasında durmuş beni süzüyordu. Tereddütle birkaç adım yaklaştım ona. Ve sıkıca sarıldım. Neredeyse bir haftadır görüşmemiştik ve yanına gitmekten biraz da olsa korkmuştum. Burada beni beklemiş ve kızgın olmalıydı.

Bana sarılmasını bekliyordum ki o beni iterek kendisinden uzaklaştırdı.

Ne olduğunu tam olarak anlamamış bir şekilde gözlerimi ona dikerken "Frank" diye mırıldandı. Sesinin kızgın çıkmasını beklemiştim ama değildi. Hatta bunu olabilecek en yumuşak tonda söylemişti.

"Sana hiç yalan söyleyip sonsuza kadar kalacağımı söylemedim. Ama eğer yapsaydım birlikte olabilirdik."

"Öyleyse yalan söyle." Dedim fısıltıyla. "Yalan söyle ve bu gün birlikte olalım. Yarın ne getireceğini kendisi seçer."

"Kaçınılmazı erteliyorsun Frankie. Ayrılmak zorunda kalacağız. Beni seçmek acı çekmeyi seçmek demek. Bu yüzden bana aşık olmadan git buradan."

"Peki ya sen? Bana aşık mısın?"

"Belki."

"O zaman ben gidersem sen de acı çekeceksin."

"Ben seni unutamam ama sen deneyebilirsin."

"Öyleyse çok geç bayım. Çünkü size aşığım."

Bu söylediklerim Gerard üzerinde şok etkisi yaratmıştı. Ona aşık olmamdan korkuyordu. Bunu bana haftalar önce ben bu küçük eve ilk geldiğim zaman da söylemişti. Yağmurlu bir gündü ve evden kaçmıştım. O sokakta kimse bana kapısını açmazken Gerard beni görüp içeri almıştı. Ayrıca beni ailem ile barışmak için cesaretlendiren de kendisiydi.

O günden sonra her gün onun evine uğradım. Yalnız yaşıyordu. Annesi ve babasının öldüğünü söylemişti. Onun için üzülüyordum. Çok fazla şeye yalnız başına katlanmak zorunda kalmıştı.

Beni neden uzaklaştırmaya çalıştığını bilmiyordum. Sürekli birlikte bir geleceğimizin olamayacağını söylüyordu. Ama bence bu böyle değildi. Gerard fazla karamsardı ama birlikte bir geleceğimiz olacaktı.

O an ani bir hareket ile dudaklarımızı birleştirdim. Öpücüğüme karşılık vermemişti ki bu da beklediğim bir şeydi. Ama bunun beni durdurmasına izin vermeyecektim. Gerard'ın dudaklarını emmeye devam ederken elimi siyah tişörtünün içine sokarak karın kaslarına dokundum.

Gerard hala bir karşılık vermiyordu. Elimi aşağı indirip pantolonunun içine soktum ve avuçladım. İnlemesini fırsat bilerek dilimi dudaklarından içeri sokmuştum.

Sonunda dudaklarımızı ayırdığımızda elimle hala oynamaya devam ediyordum. "Ahh Frank lütfen- lütfen dur."

Ama durmuyordum. Ellerimi saçlarına geçirip kanepeye doğru çektim onu. Şu an üzerimdeydi siyah saçları yüzüme düşüyordu.

Tam kalkmak üzereydi ki dudaklarımızı bir kez daha birleştirdim. Bu sefer dilini ağzıma sokan oydu. Ellerimi sırtına dolayıp onu kendime bastırdım. Onu daha yakından hissetmek istiyordum. Ellerimi tişörtüne götürüp üzerinden çıkardım.

"Frank- ben yapamam" diye mırıldandı.

"Hadi ama Gee çok iyi gidiyorsun."

"Frank eğer hemen şimdi vaz geçmezsen beni durduramayacaksın."

"Seni durdurmak istemiyorum zaten."

Bunu söylememle gülümseyip tişörtümü ve pantolonumu çıkarmama yardım etti. Bunu yaparken onun o yeşil gözlerini ve ince dudaklarını izliyordum. Tanrım o fazla mükemmeldi.