4

32 4 0
                                    

Tam 2 saat 23 dakika 17 saniye... Emre'nin şarkı ezberletmek için yaptığı türlü işkence yöntemleriyle baş başa kaldığım sürecin adı.

"Deniz, şu lanet sözleri artık ezberle! Ve beni kendi şarkımdan soğutmayı da kes!"

'18... 19... 20...'

"Sözleri çok karmaşık, bir türlü aklıma girmiyor ne yapayım."dedim, oldukça kısık sesle söylemiştim bunu. Hatta bir ara sesimi daha net algılamak için kulağını yüzüme yaklaştırmıştı. "Özür dilerim."

"Lütfen..." dedi gözlerini sabredercesine kapatıp ellerini birbirine kenetlerken. "Lütfen artık özür dileme, açıklama yapma, ağlama ya da korkma... Sadece şarkıyı söyle!"

Aniden yükselen sesiyle irkilip istemsizce geri çekildim. Yorgunluktan bacaklarım kendinden bağımsız hareket ediyordu. Göz kapaklarımı güçlükle kaldırıp indiriyordum.

Şarkının sözleri milyonuncu kez dilimden dökülürken gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Ama dönüp bakmaya cesaret edemiyordum.

Ömrümde duyduğum en saçma şarkı. Hatta duyup duyabileceğim en saçma şarkı! Bu sözleri değil sahnede söylemek, mırıldanmak bile işkence gibi geliyordu.

"Şükürler olsun. Kendine ve bana yaptığın eziyet sonunda bitti. Teşekkür ederim." dedi umursamaz bir biçimde. "Gariptir ki ilk kez birine teşekkür ediyorum "

"İlk kez mi?"

"Ne o? Şaşırdın mı?" diyerek hafif sırıttı. "Başka insanlar gibi birinden af dileyip, minnettar olmayalı uzun zaman oldu. Ve inan bana, her gün senin gibi aptallarla karşılaşmıyorum."

'Senin gibi aptallar.'

Içimde oluşan hayal kırıklığı ve öfke umuyorum yersiz değildir. Fakat tek bildiğim cevap vereceğim bir çok şey doğmuştu. Saçlarımı elimle şekillendirdim ve bir adım ona doğru gittim. Duvarda asılı duran fotoğrafına gözüm takıldığında yüzümde oluşan tebessüm yanaklarıma yayılmıştı. İşaret parmağımla fotoğrafı gösterip ağzımı araladım.

"Ne var orda? Yoksa trene mi bakıyorsun?"

Bir kaç dakika tepkisiz duvara baktıktan sonra ağzı yarı açık bana döndü, kaşları sinirle çatılmıştı.

"Sen! Bana öküz mü diyorsun?" dediğinde küçük çaplı bir kahkaha attım.

"Ne haddime, benim gibi aptallar hayvanlara hakaret etmez."

Şaşkınlığının giderek büyüdüğünü görebiliyordum, konuşmak üzere açtığı ağzını gerisingeri kapattı ve sıktığı yumruğunu masaya vurup odayı terk etti. Sanırım söyleyecek mantıklı bir söz bulamamıştı yahut sinirlerine hakim olamamaktan korkuyordu. Derin bir iç çektim, odadaki tekli koltuğa otururken moralim oldukça bozulmuştu. Başkasına ait olan bir hayat yaşıyordum, burada olması gereken kişi de ben değildim. Fakat bütün bu saçmalıklara rağmen kendimi buraya ait hissediyordum. Ne garip değil mi? Daha kendi hayatını doğru dürüst yaşayamayan birinden, ikizinin hayatını yaşaması isteniyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Deniz için üzülüyordum. Kim bilir ben sıcak yatağımda yatarken, o hangi makinaya bağlı yaşamaya çalışıyor. Kim bilir ne acılarla cebelleşiyor da sesini çıkaramıyor. Sağ gözümden düşen bir damla yaşı sol elimle silip kendimi toparlamaya çalıştım.

'Her şey yolunda'

***

"Şimdi de hamile olduğunu mu söylüyorsun?! Toprağa bu sefer ne yalan söyleyeceğim?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 17, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aptal İkizim Where stories live. Discover now