11.BÖLÜM

5.6K 320 9
                                    



KYUNGSOO

Bazen bunu hak edecek ne yaptım diyorum kendime.Tanrı'yı kızdıracak ne yapmış olabilirim?Kai'yi seviyorum onun Baekhyun'u sevdiğinden daha fazla hemde.Baekhyun gibi onu terslemiyorum.Her zaman yanındayım.Bana kötü davransa da yine buradayım.Bunu da mı göremiyor?Bundan bile mi benim onu sevdiğimi anlayamıyor?Benim yerimde başkası olsa onu çoktan terk ederdi öyle değil mi?Sonuçta onun gözünde bir arkadaşım,basit bir arkadaş...Yerime başkasını bulabilir.Yapmıyor da!Kullanılıyor muyum?Bundan emin değilim.Ama eğer beni kullanıyorsa...düşüncesi bile ağlatmaya yetiyor.

Gurur diye bir şey yok bende sanırım.Ya da aşk adı altında gizlenmiş olabilir.Bahsettiğim şu an elimde bir tepsiyle Kai'nin odasının önündeyim.O gelmeden önce sevdiği yemeklerden yapmıştım.Ama iki saat eve geç gelmesi üzerine iki saatte odasından hiç çıkmamıştı.Açtı biliyorum.Yemeyi seven biri.Belli etmese de benim yaptığım yemekleri de seviyor.Ve eminim ki beni olmasa da yemeklerimi özlemiştir.

''Kaiii?''dedim kapıya vurduğum da.Cevap gecikmemişti.

''Beni rahat bırak Soo!''

''Kai kapıyı açmalısın yemek getirdim''

Kapıyı büyük gürültüyle açtığın da dağınık saçlarıyla karşılamıştı beni.Onun en çok bu haline hayrandım.Sade ve doğal.Biraz da sersem.Gözlerini devirerek elimdeki tepsiyi almıştı.Bir şey söylemeden,kuru bir teşekkür bile etmeden kapıyı kapatmaya hazırlanırken ayağımla onu engellemiştim.

''Kai!Kai!''ayağımı fark edince istemsizce yarı kapadığı kapıyı açtı.

''Ne var?''

''Sadece iyi misin diye sormak istedim.''

''Sence iyi miyim Soo?Nasıl iyi olmamı beklersin he?''Bağırmıştı.Uzatmanın alemi yoktu.Eğer biraz daha burada dikilmeye devam edersem canımın yanacağını biliyordum.

''Afiyet olsun''dedim sessiz bir şekilde arkamı dönüp giderken.

''Kyungsoo!Buraya gel!''

Arkamdan seslendiğinde istemsizce durmak zorunda kalmıştım.Kafamı çevirip ona baktığımda bu sefer sözlü ifade yerine beden diliyle çağırıyordu beni.Bir yanım gitmek istemezken diğer yanım gitmem için bana baskı uyguluyordu.Ne yapmalıydım? 

****

Yaklaşık 15 dakikadır karşımda oturmuş tüm harikalığıyla yemek yiyen Kai'yi izliyordum.Ağzını açıp kapayışını,dudaklarını.Hiç bir zaman benim olmayacak dudaklarını..

''Ben cezaevindeyken Baekhyun'la hiç görüştün mü?''

''Hayır''

''Onu hiç gördün mü peki?''

''Hayır''

''Tanrı aşkına Soo!Ona göz kulak olmalıydın.Ben içerideyken ne yaptın he?Neden bir işe yaramıyorsun!''

Ne bir işe yaramıyor muyum?''Baekhyun'un bekçisi değilim Kai!''diye sinirle atıldım.

''Oh evet sen sadece bu evde yaşayabilmek için bana yaranmaya çalışan bir sürtüksün!''

''N-ne?''titrek nefesimi sessiz bir şekilde bıraktığım da zorlukla konuşabilmiştim.Bana bu evde yaşamak için yaranmaya çalışıyor musun demişti?Daha da önemlisi bir sürtük demişti.Sanki basit bir şeymiş gibi,basitçe söylemişti.Sahi onu sevdiğimi bilmese de beni kalpsiz mi sanıyor?Bu kadar mı değersizim gözünde?Artık yeter,gerçekten! 

''Ben sürtük değilim Kai!Dahası bu evde yaşayabilmek için sana yaranmaya çalışmıyorum!Hatırlarsan burada yaşamamı isteyen sendin!''sesim titrese de ağlamadığım için şükür ediyordum.

''Sorun da bu artık istemiyorum.Seni bu evde istemiyorum!Baekhyun'u istiyorum.Karşımda seni değilde onu istiyorum!''

Herkesin bir dayanma noktası vardı.Benim ki de işte tam buraya kadardı.Artık burada kalamazdım.Artık Kai'nin suratına bakamazdım.Kalbim o kadar kırılmıştı ki bu saatten sonra Kai beni sevse bile umursamazdım.Gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarparken oturduğum koltuktan güçlükle kalkabildim.

''Gidiyorum''dedim hayal kırıklığıyla.Bu kadar değersiz olduğumu gerçekten bilmiyordum.''Gidiyorum ama pişman olacaksın Kai''

Yüzünü alay dolu ifadesiyle benden çevirdiğinde gitmek için hazırlandım.Bir özür bekliyordum.Gitme kal diyebilirdi.Demedi tabi ki.Kapıyı sesli bir şekilde çarpıp odadan çıktığımda biliyordum ki bu sondu.
Kai ise tam bir hayal kırıklığıydı...

BAEKHYUN

''Sanırım bugün evdeyiz''dedi Chanyeol burnunu boynuma sürterken.

''Neden?Gitmek istediğin bir yer vardı?''

''İptal oldu sevgilim.Sehun ve Luhan'la bir randevumuz vardı.Ama sanırım onların sabahıda bizimki gibi iyi geçmemiş''

''N-ne Luhan ve Sehun'la mı?''şok oldum diyebilirim.Luhan'ın Sehun'dan nefret ettiğini sanıyordum.

''Evet''

''Birlikteler mi?''

''Sanırım''

''Vay canına!''

Luhan ve Sehun nasıl?Anlayamıyorum.Neyse bunun hesabını bir ara Luhan'a sorabilirim.Şu an anın tadını çıkarmalıyım.

''Evde olmamız çok yazık oldu Chanyeol.O kadar da hazırlanmıştım''dedim gülümseyerek.

''Evde olmamız çokta iyi olmuş canım.Seni asla bu şekilde evden çıkarmazdım''dedi belimdeki kollarını gevşetip beni baştan aşağı süzdüğünde.

''Neden?Çok mu kötü olmuşum?Benim bu şekilde yanında olmamdan utanır mıydın?''kollarından kurtulup kıyafetlerimi düzeltirken söylemiştim.

''Hayır seni mükemmel.Senden asla utanmam.Bunu nasıl söylersin?!Sorun şu ki sen harikasın.Ve bu şekilde dışarı çıkarsan rakiplerim çoğalır.Açıkçası kendimden eminim ama seni kaybetmekten korkuyorum''

''Hey,hey!Bana bak''söylediklerinden sonra kafasını benden başka her yere çevirmişti.Korktuğunu biliyordum.Onu istemeyeceğimden korkuyordu.Ama bu tamamen bir saçmalıktı.

''Korkma Chanyeol.Beni asla kaybedemezsin.Dediğin gibi seninim öyle değil mi?''kafa sallarken gözlerinde ki mutluluğu görebiliyordum.

''Sende benimsin?Hm?''ona sokulup ellerimi göğsüne koyduğum da çoktan kollarını belime dolamıştı.

''Evet''dedi alnını alnıma dayadığında.Aptal gülümsemesi bütün ihtişamıyla suratındaydı.

''O zaman korkmana gerek yok canım''

''Korkmama gerek yok öyle mi?''dudaklarını dudaklarıma bastırıp çekmişti.

''Öyle''dudaklarına nefesimi üfleyerek konuştuğumda parmaklarını dudaklarımda gezdirmişti.

''Benimsin.Sadece benim''Dudaklarımızı tekrar buluşturduğunda zaman kaybetmeyip bende karşılık vermiştim.Bu tatlı piskopata nasıl karşılık verilmez ki? 

''Evdeysek rahat bir şeyler giyebiliriz''dedim zorlukla dudaklarından ayrıldığım da.''Ama bir sorun var Chanyeol.Benim kıyafetlerim sana olmaz''

''Sorun değil bebeğim.''Burnuma hafif bir öpücük kondurmuştu.''Bu gece buradayım ve gelirken giyecek bir kaç parça bir şey getirdim''

''Bu gece buradaysan...beraber uyuyacağız''sevinçle el çırptığım da ellerimi hava da yakalayıp dudaklarına bastırdı.

''Evet birlikte uyuyacağız ama ilk önce kahvaltı yapalım.''

''Evet.Sana harika bir kahvaltı hazırlayacağım.Bekleyebilirsin değil mi?''

''Tabi ki beklerim bebeğim''

''Imm o zaman sen burada giyinebilirsin bende odama çıkıp üzerimi değiştireyim''

''Tamam ama ilk önce öpücük''

Gülerek yanağını işaret ettiğinde sesli bir öpücük kondurmuştum.Memnun olmuş ifadesini arkamda bırakarak odama çıktığım da mutluluktan ağlayabilirdim.Berbat hayatım da ilk defa mutluydum.Bu paha biçilemez bir şeydi.
Chanyeol ise benim için büyük bir nimetti.

LUHAN

''Kaçmayacağım''dedim gülerek.''Bundan sonra senden kaçmayacağım Sehun.''

Oda gülümsemişti,tüm çekiciliğiyle ve aşkla bakıyordu gözlerime.Buna adım kadar emindim.Bu aşkı görmemek için kör olmak gerekirdi.Bu aşkı hissetmemek için deli olmak gerekirdi.Beceremesem de bende hafif aşk yüklü bulutlu gözlerimle ona bakmaya çalışıyordum.Tamam Sehun çok sinir bozucu.Tamam affedemeyeceğim hatalar yaptı kabul.Ama sevmek bunu gerektirmez mi?Unutmayı...Unutabilir,yeni Sehun'a aşık olabilirim.

''Ne zamandan beri..''dedim gözlerimi kısarak ona baktığımda''Ne zamandan beri beni seviyorsun?''

''Bir yıl''dedi kendinden emin bir şekilde.''Kısa bir süre biliyorum ama benim için hiçte öyle değildi Luhan.Bir ömür gibiydi.Seni görmeden bir günü mü bile geçiremiyordum.Sana dokunamamak ise çıldırtıyordu beni.''

''Neden söylemedin?Belki beni sevdiğini söyleseydin...şimdi sevgili olabilirdik''

''Zaten sevgiliyiz canım''yapay gülümsemesi suratındaydı.Bu lafıma kızdığını belli etmemeye çalışsa da ne yazık ki bunu anlayacak kadar iyi tanıyordum onu.''Söyleyemedim.Denedim yapamadım.Ama senin yakınında olmak,seninle konuşmak istiyordum.Bunun yolunu da seni sinir ederek bulmuştum.Seni sinirlendirme niyetim buydu Luhan.Sadece konuşabilmek.Ama bazen sende beni çok sinirlendirdin.O kadar sinirlendirdin ki istemediğim şeyler yaptım.Sonuçta da ben kötü oldum.Beni sevmeni isterken benden nefret etmeni sağladım.Ne kadar da harika değil mi?''sonlara doğru sesi ağlamaklı çıktığında kalbimin parçalandığını hissetmiştim.

''Senden nefret etmiyorum Sehun''

Hızla eğdiği başını merakla kaldırdığında söylediğimde ne kadar samimi olduğumu anlamaya çalışan gözleri üzerimdeydi.Bunu şimdi söylemeliydim.Çünkü bir daha ki sefere cesaretim olmaya bilirdi.

''Seni..''beklenti dolu gözleri,gözlerimin içine bakarken bunu söylemek zordu.Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapadım.Bir çırpı da söyleyebilirdim.

''Sevi-''

Söyleyemedim.Hayır suç benim değildi.Dudaklarımı örten dudaklarıyla nasıl konuşabilirdim ki?O yüzden sustum.Şimdi dudakların konuşma sırasıydı..
Bu ilkti.İlk öpücüğüm.İlk öpüşmemiz.Dudakları ise harikaydı.Hayal edemeyeceğim,kabul edemeyeceğim kadar harika..Çabuk teslim olan biri değilim ama bu kadar arzuyla öpüşen dudaklara karşılık vermemek kuş kanatları takıp uçmaya çalışmak kadar zordu.Dudaklarımdan bedenime yayılan zevk dalgasını durdurmakta bir o kadar zordu.Kolay olan şey ise karşılık vermekti.Teslim olarak. 

Belime doladığı kollarıyla alt dudağımı dişlediğinde hafif de olsa inlememe engel olamamıştım.Bu normalde olsa utandırırdı ama şuan umrumda değildi.Bu öpüşmenin sonu da iyi bitmeyecekti biliyordum.Bakireliğimi kaybetsem de bu bile umrumda değildi.Kedi gibi korkan ben şimdi bir aslan kadar cesurdum.Sevdiğim adamın kollarındaydım.Önemli olan buydu.Şu an düşünmem gereken tek şey buydu! 

İnlemem onu tahrik etmiş olmalı ki dudaklarımızı ayırmadan beni kaldırıp kucağına oturtmuştu.Erkekliğim onun sertleşmiş erkekliğine sürttüğünde artık asla kendimi kontrol edemeyeceğimi anlayıp ağzına boğuk bir şekilde inlemiştim.O da aynı iniltiyle karşılık vermişti ellerini sırtımda dolaştırırken.Dokunduğu her yer yanıyordu sanki.Kendimi son ayarda olan bir fırında gibi hissediyordum.Yanıyordum adeta.Dudaklarımız açlıkla birbirini öpmeye devam ederken vücudumda dolaşan elleri yanaklarımda son bulmuştu.Güçlükle dudaklarını benden ayırdığında mızmızlanarak dudaklarımı büzmüştüm.O ise gözlerine hakim olan aşk ve şehvetle bana bakıyordu.Bu bakışları bile tahrik olmam için yeterliydi.Birbirine değen erkekliğimizi saymıyorum bile.

''Luhan..''dedi adeta inleyerek.Bu benim nefesimi titretmişti.Adımı onun ağzından bir daha bu şekilde duymak için her şeyi yapabilirdim.''Bunu ne zamandır düşlediğimi bilemezsin.Seni her hücremle istiyorum.Her şeyinle benim olmanı istiyorum.Seni istiyorum Luhan..''

Sözleriyle de tahrik ederken artık kesinlikle ve kesinlikle dayanılmayacak noktaya gelmiştim.Onu istiyordum.Onun dediği gibi her hücremle.Lanet ergeni her hücremle istiyorum.

''Luhan..eğer devam edersek duramayabilirim.Canının yanmasından korkuyorum''Hala nefesi titrekti.Beni ne kadar arzuladığını görebiliyordum.Şu an da asla vazgeçemezdim.Canım yansa bile asla.Bu kadar ilerlemişken asla.Ne olursa olsun! 

''Seni istiyorum Sehun''dedim inlemeye benzer bir sesle.

Bunu beklediğini biliyordum.Dudaklarıma şehvetle yapışmışken onun da artık vazgeçemeyeceğini anlamıştım.Erkendi belki ama çoğu zaman insan duygularına ve isteklerine karşı koyamaz.Ve nefret ettiğini söyler ama aslında nefret etmez,benim gibi.
Belki de en başından beri seviyorumdur.
Belki de bu yüzdendir teslim oluşum.Ve şuan eziklik diye bir şey yoktu.Gövde gösterisi de yoktu.
Sinirli olabiliriz.
Zıt olabiliriz.
Ama seviyoruz öyle değil mi? 
Kalpler bir,bedenler bir...

- Just One Night -Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ