O gördüğüm en güzel şeydi

1.8K 153 36
                                    

Yeni başlamama ve bir karşın gösterilen ilgiye çok teşekkür ediyorum.  Vote ve yorumları bekliyorum ❤ 

Güneş odanın içine hafifçe vuruyordu. Saat 2 olmuştu. Ben de yatakta kalkmamak için mazeret arıyordum. Mazeret bulma işlemimi kesecek şekilde telefonum çalıyordu. Arayan muhtemelen annemdi ve ben açmalıydım.

Telefonu komodinden aldıktan sonra ekrandaki tanıdık olmayan numaraya baktım. Normalde tanımadığım bir numaraya cevap vermek adetim değildi ama James beni başka bir numaradan arıyor olabilirdi. Ona hala kızgındım söyleyecek bir çift lafım da vardı doğrusu.

'Kimsiniz?'

'Tahmin et!'

James değildi. Heyecanlı ses tanıdıktı ama yüz aklıma gelmiyordu.

'Üzgünüm. Kimsiniz?'

'Harold.' dedi telefonun ucundaki ses.

'Ah üzgünüm. Nasıl gidiyor Harry?'

'İyi. Şey.. Ben seni dünki kafenin önünde bekliyorum.'

'Hangi..'

Kapattı. Benimki de soru muydu, hangisi olacaktı? 

Gidecek miydim?

Evde oturup James'e küfretmekle Britanyalı'yla buluşmak arasındaki seçimimi an itibariyle Britanyalı kazanmıştı.

Dolabı açtım ilk önce skinny-jeanlerimde en sevdiğimi aldım ve üzerine kalçalarıma kadar gelen askılı t-shirti giydim. Saçlarım açık duracaktı ve evet siyah topuklu ayakkabılarımı da giyince Harry'nin alın hizasına gelecektim.

Giyinme işlemim bittiğinde bir taksi bulup kafenin yolunu tuttum.

İçeri girdiğimde uzun Britanyalı kendini belli etmesine pek gerek olmadığından olacak ki oturduğu masadan kalkmak yerine bir el işaretiyle beni yanına çağırdı. Kalabalık masaya ilerlerken yaptığı kabalık hoşuma gitmemişti. En azından karşılanabilirdim.

Masaya yaklaştığımda nihayet ayağa kalktı ve bana sarıldı. İri elleri belime dolandığında sinirlerim gerilmişti ama tepki veremeyecek kadar şaşkındım.

'Sakin ol 5 dakika oturup gideceğiz.' dedi kalın sesi. ardından beni yanına nazikçe yerleştirdi.

'Ben Lou bu da El.' dedi İngiliz burnu her açıdan belli olacak mavi gözlü olan. 'Ben Zayn.' dedi ardından Britanyalı olup olmadığını pek de anlayamadığım kişi.

'Merhaba' dedi ağız ucuyla son olarak sarışın kız. Böyle konuşan insanlardan hoşlanmıyordum. Başımı önüme çevirip 3 tekerlekli yarış arabası hakkındaki -bence manasız olan- muhabbeti dinledim.

'Gitmeliyiz.' dedi sonunda. Beni rahatlatarak. Dışarıya çıktığımızda kaşlarımı çatarak konuştum.

'Bu çok kabaydı! Beni sürüklemeyi kes! Neler oluyor?'

'Bana gelirsen açıklayabilirim.'

'Ne?'

Arabasının kapısını açıp beni bindirdi. Bindirdi doğru bir kelime gidi duruyordu çünkü sürükledi demek istemiyordum. Bunu o kadar keskin hareketlerle yaptı ki tepki veremedim.

Sonunda evine gelmiştik. Yine bindirirken olduğu gibi benim için kapıyı açıp beni indirdi. Bu seferki indirdiden kastım çoçuğun elini tutan ebeveyn misaliydi.

Eve -evine- girdik ve salonda ona dik dik bakmaya başladım.

'Neler oluyor?'

'Bizimkiler seni sevgilim sanıyor ve basına yakalanmaman için seni buraya getirdim. Sonuç: en erken 7'ye kadar buradasın, artık gay sanılmıyorum, 3 saatimiz var yani.'

Donakalmıştım. 

Ve garip bir şekilde mantıksız sözlerine karşı tamam hadi senin dediğinden olsun modundaydım.

'Peki o 3 saat boyunca ne halt edeceğiz?' dedim kekin bir şekilde.

'Film.'

Cevabı o kadar pürüzsüzdü ki ona uymak tek seçenek gibiydi.

'Tamam.'

Bir tane film koydu ve izlemeye başladık. Film gerçekten harikaydı Harry dibimde sessizce filmi izliyordu.

O kadar güzeldi ki. Yani güzel erkekler için kullanılan bir kelime değil biliyorum ama o güzeldi. Gördüğüm en güzel şey.

Yavaşça başımı dizine yasladım. Bunu yapmak içimden gelmişti ona dokunmak istiyordum. Beni rahat ettirmek için daha dik oturmaya çalıştı. Ona neden bu kadar güvendiğimi hala bilmiyordum ama dizinde yatmak beni rahatlatıyordu.

Sanırım o da pek rahatsız değildi. Çünkü yavaşça saçlarımı okşuyordu. Dokunuşları hafifti.

'Kalkayım mı?'

Kesin ve net bir tonda cevap verdi

'Hayır.'

Yavaşça gülümsedim ve başımı dizine daha da gömdüm. Onu rahatsız etmek istemiyordum dizinden kalkmayı istemediğim gibi.

Bu tuhaftı.

Ya da romantik.

RüyalarımWhere stories live. Discover now