Queen of Atlantis || Shawn Mendes

QOA~11

Sürpriz! Bölüm erken bitti, erken geldi. Bilirsiniz bölüm başında konuşmaktan nefret ederim ama kendimce bir konuya açıklık getirmek istiyorum ki, daha iyi yazabileyim. Hikayemize geçen yıl başladığımda, hikayenin ayları daha geriden geliyordu. Yani bu hesapla şu anda hikayenin zaman dilimi Temmuz 2016. Ama tabiki bölümlerin içinde geçen şarkıları yıllara bakıp seçmek istemediğimden onlara takılmamanızı rica ediyorum. Bir de şu koyduğum resimleri değiştirmeyi planlıyorum, yani önceki bölümlerin güncellemeleri gelirse şaşırmayın. Neyse çok konuştum, sizleri çok seviyorum. Lütfen bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bana iletin.

İyi okumalar.

~

Demi Lovato - Sorry Not Sorry
Dean Lewis - Waves
Madonna - Ghosttown

~

Arabayı park ettim ve aynadan görünüşümü kontrol ettim. Dün New York'tan dönmüştük ve bu gece yarısı Kaliforniya'ya Ellen için gidecektik.

Bu kadar yoğunluğun arasında yakınımdaki kişileri boşlamak istemiyordum bu yüzden bu akşam Shawn'ın ailesini yemeğe davet etmiştim.

Shawn ise hala olabildiğince dinlenmem konusunda ısrarcıydı ama gayet iyi hissediyordum. Bu yüzden de o, uzun süredir boşladığı spor salonuna birlikte gitmeyi teklif etmişken yeterince fit olduğumu savunarak alışverişe gelmiştim.

Teknik olarak yalnız değildim, bana söylemese de arkama taktığı iki korumayı fark etmiş ama kızmamıştım. Sonuçta o paylaştığı fotoğrafımdan ve Jimmy'nin programındaki hallerimiz yüzünden büyük bir fan ve anti grubu daha kazanmıştım.

O da bu konuda endişe ediyordu işte.

Dışarı çıkıp arabayı kilitledikten sonra alışveriş merkezine girdim. Birkaç gündür erken kalkıyordum ve şimdi yine erken bir saatte olduğumuzdan burası çok kalabalık değildi.

Unutmadan Shawn'a mesaj attım. "Ben geldim. Buradan bir şey ister misin?"

Telefondan alınacaklar listesini açtım ve reyonları dolaşmaya başladım.

Beş dakika geçmeden mesaj geldi. "Kendine dikkat et, yeter." Sırıttım. O iki korumaya sırf bunun için para bastığına yemin edebilirdim.

Bu akşam mercimek çorbası, hünkar beğendi, pirinç pilavı ve tavuk göğsü yapacaktım. Özellikle böyle bir menü seçmiştim çünkü Türk Mutfağı'nı merak ettiklerini her fırsatta dile getiriyorlardı.

Süt alırken bir ses duydum. "Şey, merhaba." Sese doğru döndüm, kim olduğunu merak ediyordum.

"Merhaba." dedim gülümseyerek. Tekerlekli sandalyesini hafifçe bana doğru ilerletti. "Sen Ece'sin. Ben senin yeni hayranlarından biriyim. Acaba fotoğraf çekilebilir miyiz?"

"Tabiki!" dedim gülümsemem genişlerken. Çok tatlı bir kızdı. Kahverengi saçları örülmüştü ve siyah kemik bir gözlük takıyordu.

Sepeti ardımda bırakarak yanına ilerledim ve yüzlerimizi hizalamak için eğildim. Fotoğrafı çekerken ona sarıldım. "Adın neydi?"

"Ellie." dedi gülmeye devam ederken. "Tanıştığıma memnun oldum Ellie. Kendine dikkat et."

Yanından el sallayarak ayrıldım ve tam ilerleyecekken korumalardan birini gördüm. Ona da el salladım ve alışverişi tamamladım.

Kanada'nın refah seviyesi çok yüksekti. Bu yüzden Ellie gibi engelli insanlar neredeyse hiç sorun yaşamıyordu.

Arabaya bindiğimde Hazel'i aradım. Onun ne zaman uyanık olduğu belli olmuyordu bu yüzden saat farkına çok bakmıyordum.