1-Sen ezik olmaya mahkumsun Dora!!

8K 341 37
                                    

Merhaba Arkadaşlar! Öncelikle bu hikayeyi okuduğunuz için teşekkür ederim.  İntikam benim yazdığım ilk hikaye yani oldukça acemi, üstelik burada abartılı entrikalar, çok kötü karakterler yok. Yani o tip hikayeleri sevenler için söylüyorum.
Her neyse yazım,  kurgu..v.b tüm hatalar için özür dilerim. Okuyan herkese teşekkürler

Dora;

Kolumu dayadığım kantin masasında hayallerime dalmıştım. Tam da o sırada kantinden içeri giren grupla hayallerime ara verdim. Gerek yoktu şimdi haya kurmaya.Hayallerimin prensi zaten karşı kapıdan girmişti. Erim.... İsmi bile ne kadar havalı. Anlamını bulmak için bir günümü harcamıştım ama değmişti. Yani sanırım...

Anlamı "erişilmeyecek uzaklık "tı. Bence çok uymuş. Ailesi bu ismi koyarken beni düşünmüştü sanırım.

  Çünkü o benim en erişilmeyecek uzaklığımdı. Yaz ile kış kadar farklıydık. O okuldaki kızların sevgilisi bir serseriydi. Yakışıklıydı. Çekiciydi. Saçlarını savurması ,hatta sigara içmek bile sadece ona bu kadar yakışırdı.Bense...bense Dora'ydım işte sadece Dora. Güzel desem? değildim. Çekici desem?Hiç değildim.Sütun gibi bacaklarım yada manken gibi bir fiziğim yoktu. Şişmandım.Koskoca istanbul'da 4 arkadaşım vardı. Okulda ise sadece bir. Ceylin Dora Turan'dım işte. Onunla yanlızca hayallerimde buluşabilirdik.

"Oooo yine mi Erim'i gözetliyorsun?"

Tek arkadaşım da gelmişti işte. Burçin. Bu okulda yanımda duran tek kişiydi o. Diğerleri sanki veba hastalığına yakalanmışım gibi benden kaçarlardı.

"Her zamanki gibi."

dedim.

"Ne zaman vazgeçeceksin gerçekten merak ediyorum.3 yıldır Erim de Erim."

Bunu bende merak ediyordum. Hakikaten ne zaman vazgeçecektim ondan? Yada şöyle sorayım vazgeçebilecek miydim? Düşüncelerden sıyrılmak için ayağa kalktım.

"Kahve alacağım burçin sende ister misin?"

"Hayır, çabuk dön."

Kantinin büfesine doğru ilerlerken telefonumun melodisini duydum.Elimi cebime atıp telefonu çıkardım.
      Deniz Arıyor

İşte 4 arkadaşımdan bir diğeri arıyordu. Çocukluk arkadaşıydık. Babalarımız yıllardır ortaktı.

"Alo Deniz?"

"Naber kıvırcığım?

" İyidir Deniz. Senden naber?"

"Mükemmelim Dora!"

"Noldu? sesin de çok neşeli geliyor."

"Gelir tabi. Bende seni onun için aradım. Babam ve baban bir ortaklık işi için iki aylığına Londra'ya gidecekler. Bizi de götürmek istiyorlar ne dersin?"

"Ben bilmiyorum,  biraz  düşünmeliyim."

"Bir düşün sen ben seni ararım."

"Tamam"

dedim ve telefonu kapattık. O sırada kantinci de kahvemi uzatmıştı. Onu alıp arkamı dönmemle birine çarpmam ve kahveyi dökmem bir oldu.

    Ardından da bir çığlık sesi duydum ama kulaklarımın beni yanıltıyor olmasını diledim. Çünkü bu ses İlayda'ya aitti. Okulumuzun baş yollusu. Erimlerin grubundan İlayda. Korka korka yüzüne baktığımda kulaklarımın duyduğu şeyin doğru olduğuna emin oldum. İlayda hem sinirden hemde kahvenin sıcaklığından kıpkırmızı olmuştu. Tam özür dilemek için ağzımı açtığımda kılıç kadar keskin sözlerle bağırmaya başlaması beni susturmaya yetmişti.

"Napıyorsun sen! "

"Ben..özür dilerim gerçek-"

"Bilerek yaptın değil mi?Beni kıskandıgın için yaptın. Benim kadar güzel olamadığın için yaptın. Biliyorum zaten sende beni kıskananlardan birisin sadece! Masum ve saf rolüne bürünüyor olabilirsin ama bana yutturamazsın!"

" Ha.. hayır ben yani ben bil-"

" Boşuna inkar etme bilerek yaptın! Kıskanıyorsun sen beni! Güzel olmadığın için, şişman bir ayıdan farkın olmadığı için!"

o sırada gruptakiler kolundan tutmuştu. Benimse gözlerim dolmuştu. Söylediklerinin ağırlığını taşıyabilecek kadar güçlü değildim. Kolundan çekenlere direnmeyi bırakıp kantin çıkışına doğru giderken tekrar döndü. Öldürücü bir bakış atıp 'ezik' diye fısıldadıktan sonra hızla kantinden çıktı. Bense ağlamak üzereydim. Herkesin karşısında biraz daha rezil olmamak adına kantinden çıkacakken Erim kolumdan tuttu . Ona umutla baktım. Belkide teselli ederdi?

  Umutlarımı bir kaşık suda boğan sözleri söyledi bana.

" Onlara boşuna özenme. Bu haldeyken asla onlar gibi olamazsın. İlayda haklı. Sen ezik olmaya mahkumsun Dora! "

Söyledikleri kalbime bıçak gibi saplanırken gözlerine bakıp  kolumu çektim ve koşmaya başladım. Biraz daha kalırsam çığlık çığlığa ağlamaya başlayacaktım çünkü. Çantamı alıp bahçeye çıktığımda özel yerim olan okulun arka tarafında kimsenin bilmediği o banka gittim. Rahat rahat ağlayabilirdim artık. Kendimi sıkmayı bıraktım.

    Gözlerimden düşen damlalar acımı azaltmak yerine katlıyordu. Soluk mavi gözlerimin ağlamaktan kıpkırmızı olduğuna emindim. Ama yine de devam etmek istiyordum.

    Yaklaşık yarım saat sonra ağlayışım iç çekişlere döndüğünde düşünmeye başladım. Burada kalamazdım. Okuldan içeriye her girdiğimde iğrenç bir yaratıkmışım gibi davranan o insanlara daha fazla katlanamazdım. En azından bu halde iken. Londra'ya gidecektim. 2 ay boyunca değişmek için elimden geleni yapacaktım ve döndüğümde hiçbirşey aynı olmayacaktı. Çantamı omzuma alırken kararlı adımlarla okul çıkışına ilerledim.Çıkmak üzere iken son kez dönüp baktım, bu okuldan da Erim'den de intikamımı alacaktım. Elime telefonu alıp Deniz'in numarasını buldum.Konuşamazdım ağlamaktan sesimin inceldiğine emindim. Bu yüzden titreyen ellerimle mesaj yazmaya başladım.

Kime:Deniz
Londraya bende geliyorum. Babama benim için de bilet almasını istediğimi söyle...

İlk bölümü nasil buldunuz? Lütfen yorum yapın.

İntikamOnde as histórias ganham vida. Descobre agora