Bölüm 8

610 62 47
                                    


"Baba?"

"Hmm?"

"Ölürsek birlikte ölelim olur mu?"

Bo jo Chanyeol'a sordu ve Chanyeol bu tuhaf soru karşısında donuk bir şekilde kızına baktı. Bir süre onu izledikten sonra kendine geldi ve başını salladı.

"Hayır Bo jo. Ben... Eğer bana bir şey olursa sen devam etmek zorundasın. Tıpkı benim gibi. Ben annenden sonra ailemi düşündüm ve devam ettim. Asıl ailem, Exo ailem ve exollerim. Geniş bir ailem var ve onlar için, özellikle senin için devam ettim. Sende devam etmelisin. Benim için."

Bo jo, neden böyle bir soru sorduğunu düşündü ve kendine kızdı. Morali bozulmuştu babasının.

"Baba?"

"Hmm?"

"Peki?--- peki ben ölürsem sen devam eder misin?"

Chanyeol bu soruyla bile kendisini kötü hissetti. Düşüncesi bile berbat bir şeydi bu.

"Sen ölürsen, ölmek için can atan ruhumda tek bir umut kırıntısı kalmaz park Bo jo. Hiçbir umudum kalmaz. Seninle beraber bende ölürüm."

Bo jo, hisli bir şekilde hıçkırdı. Bu adam onun öz babası değilken nasıl öz hissettiriyordu?

"Baba... Ölme olur mu? Sakın ölme. Annem gibi beni bırakma ve... Ve eğer ben ölürsem de benimle gelme. Exo ve exollerle kal olur mu?"

Bo jo, yol boyunca Chanyeol'u düşündü. Yanlış bir şey yaptığını düşünmesi onun suçuydu. Doğru. Belki kendisine iyi davranmıştı ama ya annesi? Pek çok delil vardı ona kötü davrandığını gösteren ve Bo jo korkuyordu. Annesinin acı içinde ölmesi ona ızdırap verirdi. Kendisinin doğumu sırasında öldüğü kesindi peki ya hisleri? Ya biyolojik babasını seviyorsa ve Chanyeol onların son kez birbirini görmesine izin vermemişse?

"Geldik güzel kızım."

Adam söyledi ve Bo jo sesli bir şekilde yutkundu. Korkuyordu ve endişeliydi. Güzel kızım... Bu cümleyi Chanyeol'dan başkasının söylemesi tuhaf hissettirmişti.

Babası inince hemen ardından Bo jo inmişti. Gördüklerine inanamadı ve gerildi.

"ANKA GECE KLÜBÜ"

"Bu--burada--- neden?-- neden buradayız?"

Adam kızına yaklaştı ve güven vermek istercesine omzuna dokundu.

"Biliyorsun. Ben beş parasızdım. Yani Chanyeol yüzünden ve--"
Şakaklarını ovuşturdu adam.
"...ve burayı soo man adında bir arkadaşımla açtık. Klüpte sürekli işimiz olduğu için. Şey... Yani bilirsin özel odalar var ve... Ve işte o odalardan birisi benim. Orada yaşıyorum. Ama güvenli. Yani senin için güvenli olacak."

Bo jo'nun şaşkınlıktan ağzı "o" şeklini almıştı. Korkuyordu. Tuhaftı.

"İstemezsen benimle gelmek zorunda değilsin. Üzgünüm kızım. Bunu sana daha önceden söylemeliydim. İstersen hemen şimdi geriye götür--"

"Hayır. Gerek yok. Güvenli diyorsan."

Bo jo omuz silkti. Önemli değildi. Şu saatten sonra ne olacaksa olmalıydı. Sürekli birileri için şüphe duymak en kötü şeydi. Kimseye güvenememek insanı derin bir yalnızlığa sürüklüyordu.

****

Bo jo kırmızılarla kaplı çift kişilik bir yatağa ve küçük bir banyoya sahip odaya, mavi ışıklarla donatılmış geniş ve uzun koridordan geçerek gelmişti.  Koridor boyunca çirkin kahkahalar ve ağır alkol kokusu onu korkuttuğu için biyolojik adama yakın yürümüştü.

PARK BO JO (12+1)Where stories live. Discover now