nineteen

466 25 1
                                    

bölüm on dokuz.

"Sana baktığımda canım acıyor."

Justin.

İki hafta geçmişti ve Alaska beni ne aramış ne de mesaj atmıştı. Ondan hiç haber alamadım. Kendimi onu aramamak veya ziyaret etmemek için zor tutuyordum çünkü onu serbest bırakmak istiyordum ama bir şey bana gidip onu görmemi söylüyordu.

Ona bende mesaj atmadım çünkü hazır olduğunda benimle iletişime geçmesini istiyordum ama beni unutmuş olmasından da korkuyordum. Onu unutmuşum gibi görünmüyordu, bir şekilde sürekli aklımdaydı. Onu her gün görmemek bana yabancıydı ve bir yanım eksikmiş gibi hissediyordum.

Yatağımdan kalkarak iç çekmeden önce hafifçe esnedim ve telefonumu aldım. Kilidi açtığımda ondan bir mesaj gelmemişti, yine. Bu sabahta diğer sabahlar gibiydi ama farklılaştıracaktım.

Daha fazla bekleyemiyordum, ona mesaj atmak veya en azından arayıp telefondan sesini duymak istiyordum.

Arama butonuna basarken derin bir nefes verdim ve birkaç çalıştan sonra telefonu açtı.

"Merhaba?" Yumuşak sesini duyduğumda onu uyandırdığımı söyleyebilirdim.

Telefonumu gözümün önüne getirdiğimde ekran yandı ve saate baktım. Sabah altıydı. Uyuyamamıştım.

Telefonu geri kulağıma götürürken tekrar nefes verdim.

"He-" Alaska cevap alamayınca tekrar soracaktı ama onu durdurdum.

"Justin ben." dedim.

"Oh." dedi ve birden sessizlik büyüdü.

"Üzgünüm, seni uyandırmak istemedim." diyerek özür diledim.

"Önemli değil. Uyuyamamıştım zaten." dedi.

"Öyle mi? Bende." Şaşırarak sorduğumda bir şey demedi.

Yabancı bir sessizlik olduğunu söylersem yalan söylemiş olurdum. Sakin nefes alış verişlerini duyduğumda telefonumu hoparlöre alarak göğsüme koydum ve başımı tekrar yastıkta dinlendirerek gözlerimi kapattım.

"Nasıl gidiyor?" diye sorarak sessizliği bozdum.

"İyi, yani, güzel," derken kekeledi. "Senin?"

"Çok iyi değil." dedim dürüstçe.

Diğer hattan sesler geldiğinde, muhtemelen konuşmadan önce yatakta oturur pozisyona geldiğini anladım. "Sorun ne?"

Beni hala önemsediğini ve sabahın erken saatinde telefonu kapatıp uykusuna geri dönebilecek olmasına rağmen benimle konuştuğunu farketmemle ister istemez gülümsedim. Başka bir kız, eğer onu incitmişsem bunu yapardı.

"Sadece," İç çektim. "Seni özledim, Alaska."

Bir şey söylemedi. Bunu konuşmamı sürdürmem için ipucu olarak aldım ve beni rahatsız eden şeyleri söylemeye devam ettim.

"Senin hergün etrafta olmaman çok garip. Son aylarda çok fazla zaman geçirdik ve kaybedene kadar, seninle olan birlikteliğimden ne kadar zevk aldığımı farketmedim. Özür dilerim. Bana eski hayatımla ve onunla ilgili o kadar yardım etmenden sonra Selena'yla yaptığım şey için ve ona tekrar beni yıkmasına izin verdiğim için özür dilerim. Neden yaptığımı bilmiyorum ve bunun için hiçbir bahanem yok ve yaptığım şey için gerçekten özür dilerim." dedim ve ben bitirene kadar bir şey söylemedi.

Burnunu çektiğini duyduğumda gözlerim genişledi. "Al, ağlıyor musun?" diye sordum.

Cevap vermediğinde hızla yatağımdan zıpladım.

angelic ♡ jb [türkçe]Where stories live. Discover now