part 16

277 24 0
                                    

   Hava biraz nemliydi. Güneş bulutların arasından yüzünü göstermişti. Kaitly aynada son kez kendine baktıktan sonra kapıdan çıkmaya hazırlanmıştı "kait bugün hastaneye gelir misin? Gece nöbetim var yıkanması gereken bir kacta kıyafetim onları alıp eve getirir misin?" Kaitly ayakkabısını giyerken konuşan ablasına döndü "gelirim sen merak etme " .

     Kaitly yolda yürürken dalgın bir şekilde yoluna devam eden seo ra 'ya baktı. Arkasından birkaç kez seslense de kız onu duymuyor gibiydi. Kaitly koşarak seo ra'nın saçlarını karıştırdı. Seo ra dalgınlıkla kafasını aniden çevirdi karşısında kaitly duruyordu. "Hey bir şey mi  oldu?" Seo ra yalandan da olsa yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti.

      "hayır hayır iyiyim" kaitly ve seo ra ikisi beraber okula giriyorlardı. Karşıdan kihyun onun yönünde geldiğinde ikisi de birbirine bakmıştı. Sonra aniden ikisi de utanmış ve birbirinden kaçıyor gibi uzaklasmışlardı. Kaitly arkasından atlı kovalıyormus gibi yürüyen seo ra'ya yetişmeye çalışıyordu.

     Kaitly seo ra'nin kolunu tuttu ve hızla kendine çevirdi "hey sakin ol seo ra ve ne oldu hemen bana anlatıyorsun" ikisi de bahçedeki bankın birine oturmuştu ve seo ra'nın anlattığı her şeyi ağzı "o" şeklinde dinliyordu kaitly. Bunları anlattıktan sonra yanakları kırmızının tonlarını göstermeye başlamıştı.

     "Ooooooooooooohaaaaaaa... Şimdi nesiniz? Sevgili? 4. Kuşak akraba? Kayınço? Askerlik arkadaşı?... dur ben kendimi kaybettim geri dönüyorum şimdi sevgili mısınız? O da mı seni seviyomuş? " hiç nefes almadan konuşuyordu kaitly en az seo ra kadar o da heyecanlanmıştı çünkü.. "kayınço nedir ya... ve sevgili değiliz sanırım.. hiçbir şey demedi çünkü.."

       Seo ra , kihyunu gördüğü yerde sürekli yolunu değiştiriyordu. Utanmasının onu ele vermesinden korkuyordu çünkü. Seo ra üzerini düzeltmek için tuvalete girdi. Kendine çeki düzen verdi ve dağılmış saçlarını düzeltti kapıdan çıktığında kapının yanında duvara yaslanmış kihyun duruyordu.

    Seo ra eli ayağına dolaşmış bir şekilde ne yapacağını bilmezken arkasını döndü. Kihyun onu kolundan tuttu ve kendine çevirdi. "Yah seo ra daha benden ne kadar kaçacaksın... seni rahatsız mı ettim... dün hakkında yanlış bir sey yaptım sanırım... özür dilerim ... Ama bana böyle davranma lütfen.." Seo ra ilk defa adını onun ağzından duyuyordu. Bu kalbinin iki kat daha hızlı çarpmasına neden olmuştu.

    Kihyun başını önüne eğdi. "Ben.. kötü biri olabilirim... bir ... bir çete üyesi olabilirim ama seo ra... Ben seni--" seo ra aniden lafını kesmişti evet bunu yaptığına pişman olabilirdi ama yapmıştı "bende seni seviyorum... eğer tamamlayacağım şey buysa... ve rahatsız olmadım" kızaran yüzünü görmemesi için kafasını yere eğdi kihyun zaten kızdan uzun olduğu için bu biraz daha kolaylasmıştı.

    Kihyun bunun üzerine gülümsemişti ve karşısında duran kızı kendine çekerek sıkıca sarıldı. "Şimdi biz sevgili mi olduk?" Diye fısıldadı kihyun hala sarıldığı kıza..

     Kaitly ikinci bir şok daha geçiriyordu. Kihyun ve seo ra çıkmaya başlamıştı. Kaitly onların baş başa kalmasını istediği için çıkışta yalnız başına hastaneye gitti. Merdivenlerden yukarı çıkarak ablasının olduğu bölüme yöneldi. Telefonunu arıyordu ama ablası açmıyordu. Meşgul olduğunu düşünerek biraz daha ilerledi. Ileri merdivenlere doğru giden tekerlekli sandalyede bir kız çocuğu gördü.

      Merdivenlerden düşmek üzereydi. Kaitly koşmaya başladı tekerlekli sandalye tam merdivenin ucuna gelmişti ki kaitly hızla sandalyeyi kendisine doğru çekti. Son anda durdurmuştu birkaç kadın o sırada çığlık atmış uzaktan koşmuş bir adamın hızlı nefes sesleri duyuluyordu. Derin bir nefes aldı kaitly hala sandalyenin kollarından tutarken..

    Arkasından hastaneyi bile inletecek bir ses duymuştu "napıyorsun?!!?" Kaitly arkasına döndüğünde karşısında jooheon'u gördü. "Bırak o sandalyeyi çabuk" dedi ve kızın kollarını kavrayarak sandalyeden bıraktırdı . Koşarak kaitly'nin yanına gelen az önceki adam jooheona doğru seslendi " Yah evlat.. kıza bağırma eğer o olmasaydı bu küçük kız merdivenlerden yuvarlanmış olacaktı..  kız kardeşini o kurtardı..." jooheon minnettar gözlerle kaitly'ye baktı.

     Jooheon elinde bir gazoz ile geri dönmüştü. Bankta oturan kıza doğru uzattı. Kaitly uzatılan içeceği aldı bunun ardından jooheon 'da kızın yanına oturmuştu. Ellerini önünde birleştirdi ve yere bakarak konuştu. "Teşekkür ederim... kardeşimi kurtardığın için" kaitly kafasını çevirdi ve sert halinden eser kalmayan jooheona baktı "Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum... ne zamandır böyle?" Jooheon düşünceli bir şekilde yoldan geçen araçlara baktı.

     Histerik bir şekilde gülümsedi ve kaitly'ye döndü "1 yıl önce öğrendik hastalığı geç farkedilmisti... 1 yıldır hastanede tedavi görüyor.. doktor ameliyatın çok riskli olduğunu söyledi.. " gözünden bir damla yaş düşmüştü yere.. okulda sert olan bir çocuğun şimdi karşısında ağlaması kaitly'yi kötü hissettirmisti. Kollarını açtı ve yavaşça karşısında ağlayan çocuğu kendine çekti. Ve yavaşça sırtına vurdu " güçlüymüş gibi görünme ağlamak istediğinde gel, omzum sana her zaman açık hem üstelik kimseye de kaba davranma.. "

      Kaitly ablasının kıyafetlerini aldı ve başladığı yeni part time işe doğru yol aldı. Yanında ağlayan birisi olduğunda dayanamazdı. Jooheonun yüreği aslında pamuk gibiydi ama bunu insanlara göstermek istemiyordu. Ağlamanın zayıflık olduğunu düşünüyordu. Kafeye geldiğinde açmak için kolu tutmuştu ama aynı anda birisi de tutmuştu ellerinin üzerinde sıcak eller hissediyordu. Kafasını kaldırdı ve kendinden uzun olan wonhoya baktı..

Hele minnoş jooheon yerim kiii 😍😍😍

Please, remember me ~wonho~ Where stories live. Discover now