Bölüm 3

24 11 8
                                    

Klasik geçen okul gününden sonra eve geç kalmamak için hızlı hızlı ilerledim. Korkuyordum gene bir şey yapar diye. Gerçi çokta alıştım bu duruma. 

Parkın önünden geçerken çocukları izlemek istedim. Bir köşede durdum. Ne kadar da mutlulardı. Keşke hep böyle kalsalar. Gerçi benim çocukluğumunda çok mutlu geçtiğini söyleyemeyiz.

Beni babamın dayaklarından kurtarabilecek bir akrabam da yoktu ya da ben bilmiyordum. Babamla muhabbet edemezdim hiç. Beni döven, beni insandan saymayan biriyle muhabbet edecek değildim ya! Olsa bile pek iyi anlayaşacağımızı sanmazdım. Babamın akrabasından ne olurdu? Onun gibi bir şey olur çıkardı işte.

Ezgi'm.. En çokta ona üzülüyordum. Daha çok küçüktü. Zaten o adama onun için katlanıyordum. O olmasa o evde dakika durmazdım. Kaçardım... Nereye kaçacaksam! Daha 18 yaşındaydım. Tamam reşitim aslında kendime bir iş bulabilirdim. Tabi ya! Önce iş bulurum ardından okumama devam ederim. Ben kaçmasına kaçarım da Ezgi ne olacaktı? Belki kaçtım diye bütün sinirini Ezgi' den çıkaracaktı. Belki de geri gelmem için beni Ezgi'yle tehdit edecek ardından da bana işkence edecekti. O olmadan hiç bir yere gidemezdim.

Bankta oturan bir adam çekti dikkatimi. Sadece etrafındaki çocukları izliyordu. Kendisi çokta yaşlı değildi fakat benim yaşımda gibi de durmuyordu. Dikkatlice inceledim onu. Siyah bir pantolon, üzerine siyah bir gömlek giymişti. Yaşına göre oldukça çekici duruyordu. Birde fazlasıyla tarzdı. Benim gibi bir insan olmadığı belliydi. Daha fazla dikkat çekmemek için parktan çıkıp eve doğru ilerledim.

Eve geldiğimde derin bir nefes alarak kapıyı açtım. İçeriye baktığımda kimse yoktu ortalıklarda. Yavaş adımlarla içeriye girdim. Direk merdivenlere yönelerek odama çıktım. Çantamı bir köşeye bırakıp yatağın üstüne oturdum. Acaba neredeydi? Bu saatte tam evde olurdu. Elinde saatiyle kapıya dikilirdi. 1 dakika geç kalsam büyük bir zevkle beni döverdi. Şimdi ne değişmişti?

Düşüncelerimden sıyrılınca aklıma ilk gelen şey Ezgi olmuştu. Meleğim ne yapıyordu acaba? Kesin peluş hayvanlarıyla konuşuyordu. Üstümü değiştirip Ezgi'nin odasına doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeriye göz attığımda Ezgi odasında yoktu. Birkaç kez ismini tekrarlayıp odaya girdim. Bazı eşyaları da yoktu. Masasının üstündeki peluş hayvanlarından bir tanesi bile kalmamıştı. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ezgi' ye ne yapmıştı. Bir şey yapmazdı. Kesin dışarı da oynuyordu ama ben dışarıdan yeni geldim yoktu. O sıra da kapının sesiyle gözümü kapıya çevirdim. Bu dış kapının sesiydi. Merdivenlerden nasıl indiğimi hatırlamıyordum bile. Aşağı da koltuğa oturmuş adamla karşılaştım. Ezgi yanında yoktu. Tepem iyice atmıştı. Hemen yanına yaklaştım.

"Ezgi'ye ne yaptın? " Hesap sorar gibi çıkmıştı sesim. Bir an şaşırmıştı. Bu zamana kadar ona hiç karşı çıkmamıştım. Başta afallasa da sonra kendine gelerek ağzını açtı.

"Onu yurda bıraktım. " Ne kadar da rahat söylüyordu. Kim oluyordu da onu yurda bırakıyordu? Bir baba olarak ona ne yararı oluştu ki!

"Ne demek yurda bıraktım? " Bağırarak konuşuyordum.

"Sen ne zamandan beri bana hesap sorar oldun?"

"Ezgi'yi yurda bıraktığından beri! "

"Bir boğaz eksildi işte fena mı oldu? "

"Tamam madem bu kadar mutlu oldun, bir boğaz daha eksiliyor. Sevinebilirsin." deyip merdivenlere yöneldim. 

"Hiç bir yere gidemezsin! " deyip kolumdan tutarak ona doğru dönmemi sağladı. 

"Sen nasıl bir insansın! Kendi kızın ya! Öz kızın. Anlıyorum beni istemiyorsun o zaman neden gitmeme izin vermiyorsun? Ne yapamaya çalışıyorsun? "

"Senin sayende para kazanıyorum ben. Gitsen parayı nereden bulacağım?  Otur oturduğun yere benim asabımı bozma!" deyip beni koltuğa fırlattı. Kendisi de kapıya doğru yönelirken bana doğru döndü.

"Benim işim var. Geldiğimde seni evde bulmazsam olacakları biliyorsun. Seni bulur bu eve kilitlerim haberin olsun! " kapıya doğru ilerledi.

"Seni adi herif! Nasıl böyle gözün dönebiliyor! Kardeşimi getir bana! Zaten bize bir yararın.." sözümü kesen şey yediğim tokattı. Alışık olduğum için canım o tokattan yanmamıştı ama içim kardeşimin yokluğuyla doldu. 

Onu duymamazlıktan gelerek odama çıktım. Ardımdan kapıyı kitledim. Şimdilik gitmeyecektim. Onun evde olmadığı bir zaman da kaçacaktım. Ruhu duymayacaktı. En azından canını kurtarmıştı kardeşim. Şimdi sıra bende!

                                               *************************************

Sabah uyandığımda sadece 2 saatlik uykuylaydım. Gözlerimi zar zor açarak yatakta doğruldum. Aklım hala Ezgi'deydi. Acaba orada mutlu muydu? Eminim ki burada olduğundan daha mutludur. Benimde bu evden gitme vaktim gelmişti. Peki ya senin sayende para kazanıyorum ne demekti? Ben bir şey yapmıyordum ki ne parasıydı bu? 

Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Hala uykum vardı ama istesem de uyuyacağımı sanmıyordum. Aklım sürekli Ezgi'deydi. Peki ya ben nereye kaçacaktım? Rüya desem seve seve kabul ederdi ama onun yanında da beni hemen bulurdu. Mert desem olabilirdi aslında ama onun da düzenini falan bilmiyordum. Hem ne diyecektim ' Sizde kalabilir miyim? ' falan mı? Bu çok utanç vericiydi. 

Üstümü değiştirip çantamı tek omzumdan sarkıttım. İnşallah o adam uyuyordur. Sabah sabah onun yüzünü hiç çekemezdim. yavaş adımlarla merdivenlerden indim.

" Nereye böyle küçük hanım? "

BÖLÜM SONU ...

ARKADAŞLAR BEĞENDİYSENİZ OYLAMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN VE AYRICA YORUMLARINIZI DA BEKLİYORUM.


ACININ GİZLİ İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin