Bölüm 5

15 6 0
                                    


Yolculuğum çok sıkıcı geçiyordu. Rüya ile Mert mühendis ile tanışmayı seçmişlerdi. Bense en çok istediğim meslek olan mimar. Mert'e Ayan Çuhadar'la  tanışmak istediğimi söyleyince gülmüştü. Hatta dalga bile geçmişti ama Saliha Hoca bugün gerçekten de Ayan Çuhadar'la tanışacağımızı söylemişti. Kimisi inanmadı, kimisi de hocanın dalga geçtiğini öne sürdü. Bense..Karar veremiyorum. Şaka yapmış da olabilirdi.

Araba durunca geldiğimizi anlamak çokta zor olmadı. Arabadan indikten sonra biraz yürüdük. Burası çok güzeldi. Birbirine yapışık binalar, etrafı kaplayan yeşillikler, az sayılamayacak kadar da insanla doluydu.

Binalar birbirinden lükse benziyordu. Hoca hepimizin toplanmasına dair birkaç cümle söylerken etrafı incelemeye devam ettim. Zaten toplasan 7 kişi anca ederdik. Kalan 15 kişi de mühendisliği tercih etti. Herkesin hocaya doğru ilerlediğini görünce gözümü binaya çekemeyerek hocaya doğru ilerledim.

 Hala birine çarpmadığıma sevinerek önüme dönecektim ki içimden geçen olmuştu. Sınıfın en gıcık kızı olan Sude gıcıklığını gene belli ederek cırladı.

"Napıyosun be salak! Önüne baksana!" deyip önüne döndü. Bende bir şey deme ihtiyacı duymadım. 

Herkesin geldiğine emin olan hoca konuşmaya başladı.

"Çocuklar kapıdan geçerken birlikte geçeceğiz. Ardından herkes istediği yere gidebilir, çevresindeki mimar arkadaşlarla muhabbet edebilir. Ancak hiç kimse benden habersiz binadan çıkmayacak ve cep telefonlarınız yanınızda olacak" dedi. 

Hocayı iyice anladıktan sonra binaya doğru ilerledik. Hoca girişteki güvenliğe elindeki kağıtları gösterdiği sırada epey oyalanmıştık. İçeri girdiğimizde herkes ikişer ikişer ayrılınca tek kaldım. Bende Saliha Hoca'yla gitmeye karar verdim. O sırada hocaya sorumu sordum.

"Hocam dediğiniz gibi Ayan Çuhadar'la tanışacak mıyız? " diye biraz korkarak da olsa sormayı başarmıştım. Aslında hocanın sert görünümü altından bir melek vardı ve o meleği genelde öğrencisiyle baş başa kalınca çıkarırdı.

"Tabiki de Derin. Yalan söyleyecek halim yok ya!" dediğinde bunaldığı için beni terslediğini düşünüp önüme döndüm. Zaman zaman iyi bir muhabbetimiz olurdu.

Hocayla birlikte ilerliyorduk. Gözüm duvarda gezinirken bir dolap dikkatimi çekti. Saliha Hoca önden önden ilerlerken onun peşinde gitmeyi bırakıp dolabın önünde durdum ve camdan gözüktüğü kadarıyla içini incelemeye başladım. Bir sürü madalya, plaket ve çerçevelenmiş belgeler vardı.

 Dolabın içindeki belgelerdeki tek dikkatimi çeken şey hepsinin üzerinde ' Poyraz Çuhadar' yazmasıydı. İlk başta Ayan Çuhadar'ın ortağı falan sansam da soy adından dolayı  bir akrabası olduğuna karar verdim.

"Poyraz'ın gurur tablosudur." diyen sesin bana deyip demediğini sorgularken arkamı döndüm. Gerçekten de bana bakıyordu. Kumral saçları, kahverengi gözleri ve dolgun dudaklarıyla bana bakan adamı baya inceledikten sonra;

"Evet. İsmi var. Poyraz Çuhadar'ın kim olduğunu biliyor musunuz?" diye sordum. Birkaç adımla yanıma geldi.

"Evet. En yakın arkadaşımdır kendisi. Aynı zamanda bu holdingin sahibi Ayan Bey'in kardeşi." dediğinde gözlerim kocaman açıldı. Demek Ayan Bey'in kardeşi ha!

"Anladım. Teşekkür ederim." deyip belgeleri incelemeye devam ettim. Aynı zamanda da onun gitmesini bekliyordum ama o kalmakta ısrarcı gibiydi.

"Önemli değil. Ben Doruk. Yalnızsın sanırım. Buraları iyi bilirim. Sana katılmama izin verir misin?" dediğinde hayır demek istesem de nezaketen teklifini kabul ettim. Kibar birine benziyordu.

"Bu arada sen adını söylemedin."

"Ben Derin." dediğimde bir şeyler hatırlamaya çalışıyormuş gibi oldu.

"Bir sorun mu var? " diye sorduğumda;

"Hayır. Neyse gel seni Ayan Bey'le tanıştırayım. Abim gibidir, beni kırmaz." 

"Çok isterim ama meşgul değil midir? "

"İki dakikasını çok görmez emin ol." dediğinde nasıl sırıttıysam çocuk bir tuhaf baktı bana. Ardından teşekkürümü de ettiğimde beni yönlendirerek bir odanın önüne getirdi.

"Kötü bir şey söylemez değil mi? " diye sorduğumda samimi bir şekilde gülümsedi. Ardından da 'güven bana' der gibi kolumu sıvazladı. Önüne döndükten sonra kapıyı tıklattı. İçeriden 'gel' sesini duymamla titremem bir oldu. 

Çok heyecanlıydım. Onu ilk kez Rüya'dan öğrenmiştim. Sonra merak edip araştırmıştım. O gerçekten çok zeki bir iş adamıydı. Kendi holdingini açmış ve yönetiyordu. Bir de kardeşinin başarılarını şirketine asmıştı. Kardeşinin... 

Ezgi ne yapıyordu acaba? Nerede olduğunu bile bilmiyorum. Bu çok acı.. Yakında öğrenecektim. O evden de kurtulacağım. Hatta bu akşam. Nereye gideceğim de ayrı bir merak konusuydu gerçi... 

Tüm dikkatimi önümdeki kapıya çevirmiştim.

BÖLÜM SONU..

OYLAMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.


ACININ GİZLİ İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin