0.3: "Yan Odadaki Adam"

9.5K 873 128
                                    

Keyifli okumalar ❤️

***
Kavin'in Blogu
Annemin bolca ağlayıp "Kınalı Kuzu" içeren bütün türküleri söylemesinden, babamın bin defa "Dikkatli ol." Tembihlerinden ve Aras'ın milyon defa facetime aramasının ardından... AŞTİ terminalindeydim.

3 katım olan bavulu çekiştirerek ilerlerken bir taksi buldum ve kayıt yaptıracağım üniversiteye yakın bir otelin adresini verdim. Her şey babam tarafından hazırlanmıştı zaten, dolayısıyla tek yapmam gereken söylenenleri yapmaktı.

Yol boyunca giderken yeni geldiğim şehri inceledim. Deniz benim için büyük eksik değildi, tamam belki havası ve görüntüsü güzeldi. Ama yüzmeyi bile bilmiyordum zaten. Sudan çocukluğumdan beri korkardım.

-Geldik bacım." Büyük ihtimalle bana bir Ankara turu attırmıştı ama sesimi çıkarmadım. Arabam birkaç güne gelecekti. O zamana kadar otobüse binmemde de sakınca yoktu zaten. Çünkü bilmediğim bir şehirde taksiye para harcamak saçma geliyordu. Oteli zaten babam ödemişti.

-Teşekkürler." Parayı ödedikten sonra aynı şekilde valizi çekmeye başladım. Pembe ve dev gibiydi. En dış kısmındaki küçük bölme annemin yol için koyduğu bir dünya yiyecekle doluydu. Büyük bölümünün de %90'ı kıyafet ve saç düzleştiricim vs den oluşuyordu.

Otele girdiğim anda boyu omzuma gelen bir adam yanıma koşturdu.

-Badem Hanım?"

-Evet benim." Elimdeki bavulu alarak, bavul taşıyan bir arabaya yerleştirdi.

-Ben Hakan." Elini uzattığında sıktım. "Odanızı göstereyim, buyrun lütfen."

-Şey küçük bir odadır umarım?"

-Evet, babanız isteğinizden bahsetti." Önüme geçtiğinde yavaşça cam asansöre doğru ilerlemeye başladık. Ortada dev bir kristal avize vardı. Çalışanların hepsi şirket çalışanı gibiydi. Dize gelen dar siyah kalem etek, siyah yelek, beyaz gömlek, topuz saçlar, yaka kartı...

Geçen sene ben de otelde çalıştığımda böyle giyinmiştim. Feci pişiriyordu insanı.

Arasla babamın en sevdiği arabasını çarptığımız için babam 1 ay boyunca çalıştırmıştı bizi. O günleri o kadar özlüyordum ki... Ayaz'ın bana yardım için işe girmesini, benimle beraber odaları temizlemesini... Her bir dakikasını deli gibi özlüyordum.

-İyi misiniz?" Endişeyle bana bakan adama ve adam konuşunca ilgisini çektiğim kısa saçlı, minyon tipli esmer kadına baktım.

-İyiyim, dalmışım. Kusura bakmayın." Kata vardığımızda kartla odamın kapısını açtı ve önden geçmem için yol verdi.

-Bir şeye ihtiyacınız olursa söylemeniz yeterli. Sevmişsinizdir umarım." Sadece yatak olması benim için yeterliydi. Ve küçük oda dememe rağmen, bir salonu bir de büyük bir banyosu vardı.

-Sevdim, teşekkür ediyorum." Cüzdanımdan çıkardığım bir miktar parayı verdikten ve, çünkü babam her zaman böyle yapardı, adam gittikten sonra gözüm bavuluma ilişti. Çok çabuk gelmişti. Telefonumu tekrar arayan Aras'ı cevapladım, iyi olduğumu söyledim evdekilere.

Annem yine ağlamıştı tabii. Arasla bana çok düşkündü, anneydi sonuçta ve bizi canını verecek kadar çok seviyordu. Hayatım boyunca hep beni mutlu etmek için çabalamış, yanımda olmuştu.

Bunları da beğenebilirsiniz

          

Odamın camından dışarı bakarken kendimi daha iyi hissediyordum.

Hiçbir anım yoktu burada. Geçmişe ait hiçbir şeyim yoktu. Uzaklaşmak daha şimdiden iyi gelmişti.

***
Saat: 00.37
İyi geldi lafımı kesinlikle geri alıyorum. Yan odada birileri var ve kahretsin ki duvarlar ince!

Başta birini gırtlaklıyorlar sandım ve uyumaya devam ettim. Ama yok, ses kesilmiyor. Azıcık dinlemek için kulağımı dayadım, tamam bir de cam bardak, o an anladım neler olduğunu...

"Ama yok yani, kaç kişi yapıyor ne bu ses canım? İnsanız insan!" Diye bağırdım. Ama ı-ıh bana mısın demediler. Kadında da nasıl bir zenci gırtlağı varsa maşallah yani, uykumdan uyandım.

Başta bir 10 dakika bekledim. Allah Allah... 15..20...30...40... 1 saat geçtiğinde televizyonda saçma sapan gezinmiştim ama sabrım da tükenmişti. Otel güvenliğinin numarasını tuşladım ve:

-Yan odada birilerini dövüyorlar, sesten çok korktum." Falan diyerek ağlamaya başladım. O kadar iyi oynamışım ki adamlar beni sakinleştirmeye çalıştı telefondan. Kendimi canlı yayında Müge Anlı'ya bağlanan kadın gibi hissettim.

Hemen kapının önüne çıktım, çaktırmadan baktım koridorun en uzak köşesine giderek. Kapıyı çaldı görevliler. Çaldı, çaldı... Ve kapı açıldı.

İçeriden çıkan adamın yüzü bir katilin soğukluğuyla maskelenmiş gibiydi. O kadar ciddi baktı ki görevlilere bir an ben korktum resmen.

Acaba gerçekten kesti mi kızı?

-Ne var?"

-Beyefendi, ses olduğu için rahatsız olmuşlar. Biz de..." Kapının önüne çıkan kadına bakarak sustu görevliler. Uzun boylu, sarışın, gür saçlı bir kadın adamın yanağına bir öpücük kondurup koridorda yanımdan geçti gitti.

-Bir daha rahatsız etmeyin." Diyerek kapıyı kapattı suratlarına adam da. Kaba şempanze!

Görevliler de uyarısını yaptıkları için çok ciddiye almadan gittiler zaten. Tam tekrar odama gidiyordum ki kapısı birden açıldı. Korkuyla bir nefes çektim.

-Hiii!" Gözlerini bir süre üzerimde tuttu. Ama bakışı "kötü" diye anlamlandırabileceğim bir bakış değildi. "İyi " de diyemiyordum işin kötüsü.

-Beni sen mi şikayet ettin?" Diye sordu. Sesi ürpermeme neden oldu. Gerçeği biliyorum, sesiydi bu. Babamın sık kullandığı bir ses...

Topuklarımı kalçama vura vura koşacaktım. Ama yapmadım. Babamın soğukluğunu takındım, saçımı savurdum.

-Hayır, ne münasebet." Tam odama geçiyordum ki kolumu kavradı. Yabancı mıydı acaba? Hem zenci gırtlağı kısmı doğruydu. Ama kadın için değil adam için.

Masmavi gözleri ve gözünün birinin köşesinde damla şeklinde dövmesi vardı. Boynunda da göğsüne ilerleyen bir dövmenin olduğunu tişörtünün açık yakasından fark etmiştim. Melezdi galiba. Ve yaşı benden büyük gibi duruyordu. Aramızda kaç yaş olduğunu merak ettim.

Benimkinin 2 katı olan dudakları hareket etti. Aa konuşuyormuş.

-Odamda olanlar seni ilgilendirmez. Burnunu sokma." Umursamazlığına canım sıkıldı. Sanki ben gürültü yapıyorum adamdaki hallere bak!

-Sen de genel ev işletir gibi gürültü çıkarma o zaman. Ayin yapıyorsun da kedi kesiyorsun sandım!!! Maymun suratlı ya!" Hızla odama girip, kapımı suratına kapattım. Çok kötü bir bakış atmıştı ve korkmuştum açıkçası.

Elimle damağımı ittirdim. Ve bir dahaki sefere en büyük odada kalmaya karar verdim.

Siz siz olun, önce şikayet ettiğiniz adamı bir araştırın. Hayır böyle heybetliyse, sonra sizin başınız belaya girer. Kavin demişti dersiniz.

***
Üniversiteye kaydımı yaptırmak için gitmiş belgelerimi imzalamıştım. Burada ne kadar kalacağımı bilmiyorum aslında. Belki 3-4 ay, belki de 1-2 yıl... Zaten yönümü bulamadığım için soru sorduğum çocuğa bir kız "Ayaz" diye seslendiğinde tekrar ağlamaya başlamıştım.

Ne zaman geçecek bu?

Siz de yaşadınız mı? Umarım cevabınız hayırdır.

Bir de babamla konuştum sabah. Üniversitenin yakınlarında bir ev tutacağından bahsetmişti. Ev arkadaşı alıp alamayacağımı sordum. O da gerçekten güvendiğin biri olursa al, dedi. Bu çok iyi olur çünkü ben yalnız kalamıyorum.

Yani evde yalnız kalınca çok tedirgin oluyorum. Bu yüzden ilanlar astım ev arkadaşı bulmak için. Umarım kısa zamanda bulurum.

Şu yan odadaki adamla kahvaltıda da karşılaştık. Allah'ım çok korkuyorum. Ya onu şikayet ettiğimi anlayıp beni uykumda gırtlaklarsa? Hoş zaten anlamış. Ay alnımda mı yazıyordu acaba? Nereden anladıysa...

Kahvaltı boyunca ikimiz de ayrı masalarda yalnız oturuyorduk. Sanki bilerek karşıma oturmuştu. Gözlerini üzerimden ayırmadan yedi lokmalarını. Ben de biri bakarken çatal bıçak kullanamadığımdan, böyle bir huyum maalesef ki var, sadece kurabiye yiyip çay içtim.

Yerinden kalkıp, ödemeyi yaptı. Kahvaltı yaptığımız restorandan çıkarken, arkasından koşarak bağırdı takım elbiseli bir adam.

-Alex!" Demek ki adı Alexti. Yabancı olduğunu anlamıştım zaten. Neyse, ses çıkarmasın da Ali Veli hiç fark etmez.

***
Bölüm Sonu😘😘😘 Hatam varsa belirtin.

Bu bölüm blog tarzında yazdım. Badem'in günlüğü gibi yani. Bu hikayeyi kısa tutacağım, yani 15-20 bölüm kadar olacak sanırım.




Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Kavin Badem: DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin