7. Bölüm

6.5K 691 406
                                    


Dün yaşananlardan sonra Jungkook sabahtan akşama kadar düşünmüştü, uyuyamadığı için vücudunun direnci de iyi değildi. Jimin ise düşünmekten başı ağrıyacak boyuta gelmişti. Sadece Jungkook gibi olup onunla yaşamak istemişti ama fark ettiği üzere Jungkook bunu istemiyordu.

Jungkook kendi odasından çıkıp Jimin'in odasına gidecekken koridorda Hoseok ile karşılaştı. "Jimin odasında mı?"

"Sabahtan beri odasından çıktığını görmedim efendim."

Hoseok'un cümlesi üzerine Jimin odasından çıkmış, tam gaz ilerlerken ikiliyi koridorda görmesiyle duraksadı. Üçlü arasında kısa bir bakışma geçti sessizce. Kimse bir şey demediği için yürümesine devam edecekti ki Jungkook bileğini tutup durdurdu.

"Bu saatte nereye gidiyorsun Park Jimin?" Kalın ses tonu içindeki imalarıyla birlikte Jimin'e ulaşmıştı.

"Benim de arkadaşlarım var doğal olarak. Onlarla görüşmeye gidiyorum, efendim." Son kelimeyi bastırarak söyleyip bileğini kendisine çekti. Genç çocuk daha önce hiç yapmadığı ve yapmak istemediği şeyi yaparak sakinliğini koruyamadı bu kez, sert çıkıştı.

Her olaya karşı sonuçta Dracula ondan yaşça hatta asırlarca büyüktü, sırf büyüğü olduğu için bile saygıyı hak edebilirdi. Buna rağmen Jimin değişmişti.

Jungkook, gençten duyduğu ani çıkış üzerine ince bileği bırakıp onu durdurmaya çalıştı. "Jimin-"

"İzninizle, geç kalıyorum." Tam gaz gitmeye devam edecekti ki bu sefer sözlerle durmak zorunda kaldı.

"Hoseok, onu yalnız bırakma." Dracula dönüp Hoseok'a talimat vermişti. Jimin'in başına bir şey gelecek diye endişeleniyordu, Jimin ise sıkboğaz edildiği için sinirleniyordu.

Genç çocuk sinirle soluyarak arkası dönük kaldı. "Sakın hyung. Arkadaşlarımla zaman geçireceğim, bunu yapmakta özgürüm değil mi?"

Jungkook duyduklarıyla şaşkına dönmüştü. Jimin hiçbir zaman arkadaşlarından söz etmez, sürekli kendisiyle ilgilenirdi. Bugünlük ona gelen bu hırçınlığın asıl sebebi neydi? Yoksa ondan bıkmış mıydı? Yoksa biri aklına girip bunları ona mı söyletiyordu?

Dracula öne adım atıp Jimin'in peşinden gidecekti ki Hoseok eliyle durdurdu. "O haklı efendim. Bırakın kafasını dağıtıp hayatını yaşasın. Eğer geç saatlere kadar gelmezse telefonundaki programdan yerini bulurum."

"Tek kalmasını istemiyorum." Jungkook'un bütün endişeleri sesiyle bütünleşince titreyen ses tonuna dönmüştü. Jimin'i tek bırakırsa meraktan ölürdü. Başına bir şey gelirse kafayı yerdi, ailesinden emanetti, onu korumalıydı.

"Buna ihtiyacı var. Ayrıca sizinde uyumanız gerek, bugün yeterli kadar uyumadınız." Dracula'nın yönünü döndürüp odasına götürmeye çalıştığında Jungkook da biliyordu ki Hoseok zaten haklıydı.

"Nefret ediyorum, onunla gündüzleri bir şeyler yapamadığım için ölesiye nefret ediyorum. Buna rağmen akşam benimle olmak yerine arkadaşlarıyla buluşacak. Bana olan bu soğukluğu ilk kez yaşandı, sebebi ne?" Sırf onu dönüştürmediği için soğuk davranıyor olamazdı değil mi? Onu dönüştürmek istiyordu elbette, sadece biraz zamana ihtiyaçları vardı.

"Efendim kendinizi yoruyorsunuz. Sizin için biraz kan getireceğim sonra uyumalısınız."

Jungkook odasına girmiş, koltuğuna oturup düşünmeye başlamıştı. Hoseok'un getirdiği kanı ise sinirle hızlıca içmişti fakat sorun şuydu ki sinirinden ve merakından hâlâ uyuyamıyordu yaşlı vampir.

Dracula |Jikook| Where stories live. Discover now