14 ~Sinan idolüm~

2.6K 169 79
                                    

Zeynep

Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp derin bir nefes aldım. Eğer ciddi ciddi Sinan abi geldiyse adamın üzerine atlayabilirdim. O benim idolüm bea!

Gözlerimi ağır ağır açıp kapıyı çaldım. Zaten dondurma aşığı geri zekalı arkadaşımda beni ekmişti!

Kapının açılmasıyla karşımda Sinan abiyi görmem bir oldu.

"Oo Zeynep Hanım, erkenden almışsınız haberi."

"Ya benim Sinan idolüm!" Sinan abiye sıkıca sarılmaya başladım. Dolunay'la arkadaşlığımızdan beri Sinan ve Oğuz abi bana çok iyi davranırdı. Sinan abi kendi dalında çok başarılı bir beyin cerrahı olduğu için onu Cemeleğimden sonra en iyi idolüm olarak ilan etmiştim. Bende ileride Sinan abi gibi başarılı bir beyin cerrahı olmak istiyordum çünkü. Tamam malın falan ama arada ciddi olabiliyorum tşk.

"Dur şeker kız, gir hadi içeri boğulmak üzereyim zaten." Sinan abinin bu cümlesinden sonra içeri girip salondaki tekli koltuğa kuruldum. Ardından Sinan abi benim karşımdaki koltuğa oturup bana bakmaya başladı.

"Nasıl gidiyor bakalım?"

"Valla inanır mısın bilmiyorum ama sayısal derslerim bile iyi." Sinan abi bana gülümseyip kısaca alkışladı.

"Arada Dolunay'a da öğret artık."

"Kendisi okula gelirse öğretirim Sinan idolüm." dedim tek kaşımı kaldırarak. Sinan abi merakla bana bakmaya başladı. Ups, hatam mı oldu acep?

"Dolunay okula gelmedi mi?" dedi gözlerini benden ayırmadan.

"Yok gelmedi, hasta falan sanmıştım bende." Çekinerek söylediğim bu cümle karşılığında derin bir nefes alıp yüzünü avuçları arasına aldı.

"Eren gelmiş miydi?"

"Yok o da gelmedi."

Ve ben error.

Lan tabii işte, bu iki mal bir olup ektiler okulu! Hayır ara beni söyle çaktırmayayım bende! Yemin ederim aşktan beyinlerini kaybedecek bu ikisi. Zeki sanardım bende.

"Anlaşıldı." dedi Sinan abi telefonunu cebinden çıkarırken.

"Ya ben şimdi arkadaşımı satmış gibi olmadım değil mi?" Sinan abi eliyle bir dakika işareti yapıp Dolunay'ın numarasını tuşladı.

Kapının çalmasıyla telefonu kapatıp ayağa kalktı ve ilerledi. Bir hışımla kapıyı açıp karşısında duran Dolunay'a baktı.

Dolunay'ın salona girmesiyle bana önünde mor ejderhayla çiftleşen dinazor görmüş gibi baktı. Başımı olumsuz anlamda sallarken koltuğa oturdu.

"Dolunay acaba bugün neredeydi?" dedi Sinan abi koltuğa oturup görüş alanını Dolunay'a çevirirken. "Okulda olmadığı çok belliydi ama."

Dolunay bakışlarını Sinan abiye çevirdi.

"Ve büyük tesadüf bugün okula Eren'in de gelmemesiydi." Dolunay derin bir nefes aldı. Artık yalan söylemenin işe yaramayacağını bildiği için dudaklarını araladı.

"Tamam, Eren'le sahile gittik." Bir hışımla söylediği bu cümle gözlerimi kocaman açmama neden olurken Sinan abi ayağa kalkıp Dolunay'ın yanına oturdu. Eliyle saçını okşayıp gözlerine baktı.

"Bak benim güzel kardeşim, seni korumak Oğuz ile benim en büyük görevim." Gözünü kırpıştırıp tebessüm etti.

"Senin saçının bir teline zarar gelse, dünyaları yakarım ben. Okuldan kaçtığın zamanda ilk ben bileceğim bunu, sevgilin olduğunda da." Yanağından minik bir makas alıp sözlerine devam etti.

"O Eren, sana bir zarar verirse müsait bir yerlerinden tavana asarım onu. Bir daha benden habersiz böyle şeylere kalkışma olur mu?"

"Tamam." dedi Dolunay hafifçe tebessüm ederken. Benim niye abim yok?

Niye abim benim yok?

Abim niye yok benim?

Yok abim benim niye?

"Hadi sen git üzerini değiştir." Dolunay ayağa kalkıp çantasını omzundan çıkardı. Seri adımlarla odasına ilerledi. Sinan abi bana döndü.

"Arkadaşını satmadın güzelim." dedi koltuğun kenarına otururken. "Sen ne olursa olsun doğruyu yaptın." Allah, yallah! Sinan abi beni takdir etti!

"Sinan abi." dedim içimi rahatlatan derin bir nefesle. "Kaç günlüğüne geldin?"

"Temelli geldim şeker kız. Özel bir hastanede çalışacağım." Gözlerimi kocaman kocaman açıp sevinçle küçük bir çığlık attım.

"Ya oley be! Benim yol gösterici birisine ihtiyacım vardı." Sinan abi ufak bir kahkaha attı.

"Hiçbir şey zor değildir, çok çalış ve başar."

...

Alp

Sandalyenin üzerinde otururken basketbol topunu inceleyen Eren'e gözlerimi diktim. Bu çocuk ciddi ciddi geri zekalıydı.

"Oğlum sen cidden geri zekalısın. Sen ciddi geri zekalısın!" Eren basketbol topunu yere atıp gözlerini bana dikti.

"Dondurma tadı hala damağımda lan, kusacağım şimdi."

"E ne güzel kanka, şu sıcakta yediğin iyi olmuş." dedim alayla. Eren sahte bir şekilde gülüp yatağımın kenarındaki gitara uzandı.

"Oğlum bu ne lan? Senin zaten gitarın yok muydu?"

"Yarın Zeynep'in doğum günü. Dolunay'la da konuştum. Partiden sonra ona gitar çalmayı öğreteceğim çok istiyordu."

"Ay romantik aşıklara bak sen." dedi alaycı gülümsemesiyle. "Benim niye haberim yok lan?"

"Sana haber vermek için telefon şarjımı harcamama değmez dedim kanka."

"Sono hobor vormok oçon tolofon şorjomo horcomomo doğmoz dodom konko!"

Bakışlarımı Eren'den çekip elindeki gitara yönelttim. Uzanıp hızla elinden aldım. Zeynep'in en sevdiği renk maviydi ve bu yüzden gitarı mavi almıştım.

"Kaç gün önceden aldın lan bu gitarı?"

"İki gün önce."

"Yuh lan, benim bildiğim bir gün önce alınır." Gitarı yerine koyup Eren'e sahte tebessümümle baktım.

"Ben romantik prens olduğum için."

"Hadi lan hadi!"

"Ayrıca çok büyük başka bir sürprizim de var." dedim gözlerimi tavana dikerek. "Herkesin aklı hayali duracak."

"Ne yapacaksın lan yine?"

Kafalarda Alp ne yapacak sorusu,

Ama sürprizi çok etkileyici doğrusu.

Dkammdjxnd Lütfen düşüncelerinizi belirtiniz dondurmacıklar. Vicdansız yazarınız kaçar mdmdmc

Sevgili Manyak |Tamamlandı.| (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin