29. bölüm

6.2K 364 13
                                    

Leonardo yere yığılan Anastasia'yı çevik bir hareketle kucakladı. Beline yerleştirdiği elinden destek alarak diğer elini dizlerinin altına koydu kendine yasladı. Leonardo nun kollarının arasından sıyrılan saçları aşağıya doğru sallanırken Nikolas olduğu yerde donmuştu sanki. gözlerinin önünde aniden Leonardo nun kucağına yığılan kızı görünce afalladı. 

belkide on sekiz yaşına yeni başmıştı o kış. Arkadaşlarıyla beraber dolaşmaya çıkmıştı. Babası hava kararmadan onu evde görmek istediğini söylemişti. Nikolas kafasına göre takılmıştı. Bu fırsatı her zaman bulamıyordu. Babası ise oğlu üzerine temkinliydi. Zengindi. Çokça düşmanıı vardı. Girdiği ihaleler ona hatırı sayılır düşmanlar kazandırmıştı. Ama Nikolas henüz çıkamadığı çocukluk evresinde kalmıştı ve tutarsızdı. Söz dinlemezdi. Canının istediği ne varsa yapardı. Kendini kısıtlamaktan nefret ederdi.

O gece eve tıpkı istediği gibi geç gelmişti. Babasının biricik oğlu Nikolas Forbes için yaptırdığı çiflik evine varmak üzereydi. İçmişti. Şekilleri zor adlandırabilecek kadar kullanıma açıktı gözleri. Ayağına takılan taşları bir bir yuvarladı kenarlara ağzından küçük küfürler savuşturarak. Ne konuştuğunu bile bilmiyordu. Eve olan mesafesini son adımlarıyla da kapatmak üzereyken gözünü karşıdan gelen arabanın farları aldı. Koluyla gözlerine set çekti fakat lanet olası ışık bitmek bilmiyordu. Arabadan bir kaç adam aşağıya indi. Nikolas onları görebilmek için kollarını araladı. Bu adamların hiç birini tanımıyordu. Önemsemedi ve evinin kapısını çaldı. Adamlar ormana dağılan kahkahalar eşliğinde gülüyorlardı. Ve ne olduğunu anlamadan silah sesleri duydu. Çiftlik evini nişan alıyorlardı. Nikolas hemen yere attı kendini ve yardım bekledi. Evin kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Babası ve Wesley ellerinde silahlarla Nikolas'ın yanına koştular. Silah sesleri kesilmiyordu. Nikolas hala olan bitene anlam veremiyordu. Zihninin kontrolünü az önce içtiği bira şişesinde bırakmıştı. Elleriyle kulaklarını kapadı. Bu sağır edici sesi duymak istemiyordu. Gözlerini aralamaya çalıştı. Önünde silahını ateşleyen babasını gördü. Aralık vermeden tetiği çekiyordu. Namlunun ucundan çıkan mermiler gecenin karanlığında çakıyordu. Ellerinden destek alarak ayağa kalktı. Elini babasının omzuna götürdü. Adam telaşla arkasını döndü ve oğlunun dokunuşuyla oluşan boşluk onun ölümü oldu. Bir anlık dalgınlığından faydalanan adamlar babasını nişan aldılar. Nikolas kucağını açtı ölen babasına. Ölüm onu Nikolas tan koparmadan son kez baktı gözlerine. İşte o an ayıldı saroşluğundan. Ve sonsuza kadar kaybettiği babasının acısı o an düştü kalbine.

Şimdiyse Anastasia gözlerinin önünde yığılmıştı. Yıllar önce duyduğu acı hiç eskimemişti kalbinde. Tazeliğini koruyordu. Bu an ona tekrar gibiydi. Unutulması güç anın acı kalıntıları zihnini acıyla dodurmuştu. Derin derin nefes aldı. Bu babası değildi Anastasia'ydı. Ve o vurulmamıştı bayılmıştı. Şuan bir travma geçiriyordu. Gözleri krardı gözünün alabildiği nesneler ikiye bölündü. Anastasia'yı görmeye çalışıyordu. Ellerini başının arasına aldı ve kendini sarstı.

"Kendine gel Nikolas!" diye bağırdı kendine. Ardından Anastasia'yı belirtti zihninde. Onu ilk gördüğü günü getirdi aklına. O gün ki huzuru hisetti. İçini kaplayan muhteşem his zihnindeki kara bulutların dağılmasına neden oldu ve ayağa kalktı. Anastasia'yı arabasına doğru götüren LEonardo koştu ve kolundan tuttu.

"Onu nereye götürüyorsun?!"

Leonardo Kolunu Nikola'ın elinden kurtardı. "Hastaneye gitmesi gerek. Çekil yolumdan!" Leonardo var gücüyle bağırdı. Hasta olduğunu biliyordu. Ters giden bir şeyler var gibiydi.

"Hayır... Hayır götüremezsin onu benden alamazsın!"

Nikolas elinden oyuncağı alımış çocuk gibiydi. Az önce aklını yitirmek üzereyken bile Anastasia ya duyduğu hisse tutunmuştu. O bir anda Nikolas'ın aydınlğı olmuştu.

Anastasia (Tr)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon