Bölüm 12 (Bir Karakter Oluşturmak 1) Sinematek.com makalesi

3K 78 9
                                    

Sizinle okuduğum ve çok beğendiğim bir makaleyi paylaşmak istedim. Çok faydalı olacağını düşünüyorum. Makale fazlasıyla uzun olduğu için şimdilik böldüm. Devamı gelecek.

(Makale kaynağı: http://www.sinematek.org/senaryo/62-7-karakter.html   Sinematek.com.tr)


Not: Parantez içinde olaylara müdahale eden benim. :D


I. Karakterin Önemi ve Niteliği

Senaryo yazarlığına yeni başlayanların karşılaştıkları en büyük sorunlardan bir tanesi etkin ve ilginç karakterler  yaratma sorunudur.
Öykü, çatışma içindeki karakterlerin eylemlerinden doğduğu için karakter yaratma meselesi son derece önemlidir. Karakterler doğruysa, öykü doğal olarak onların oluşturdukları yapı içerisinde gelişir. Karakterler doğruysa, olayları kontrol altına almaya ve kendi öykülerini yazmaya başlarlar.
Burada seyirci ilgisi ve özdeşleşme de önemlidir. Psikolojik bir süreç olan 'başkalarının duygularını anlayabilme' ve özdeşleşme yoluyla, karakterlerle sıkı ilişki içine gireriz.

(Yani kısaca, karakterlerinize önem verin. Yan rol dahi olsa, kendi adına bir kitap yazılabilecek kadar derin olsun.)


II. Etkin Karakterlerin İşlevsel Bir Yapıya Kavuşturulmasında Belli Başlı Yöntemler ve Kurallar

Etkin karakteri işlevsel bir yapıya kavuşturmanın bazı yolları vardır.
-Kişilik Duygusu
-İnanılırlık
-Davranış
-Belirsizlik
-Doğrulamak
-Motivasyon
-Çekicilik
-Güçlü ve Varlık sahibi olma
-Eşsiz ve bireysel olma
...gibi.

III. Kişilik Duygusu

Kişilik duygusu, karakterlerin gerçek kişilermiş gibi bir duygu uyandırmaları olgusunu anlatır. Yani karakterler sadece öykü için yaratılmış olduklarını hissettirmezler. Geçmişin yoğurduğu birer kişiliğe ve öyküye sahip oldukları izlenimini verirler. Yazarın kuklası gibi görünmek yerine, kendi hayatlarını ve kaderlerini çizmek çabası içerisindeler. (Bu görünüşü verebilmek oldukça zordur. İnsanları inceleyerek yazmayı deneyin.)

Bunu sağlamak için gerçek kişiler birer model olarak alınabilirler. (Söylediğimin aynısını demiş. Ben burayı şimdi okudum :D) Kendimizden ve yakınlarımız hakkında bildiklerimizden yola çıkmak, TV ve Sinemada karşılaştığımız tiplerden yola çıkmaktan daha iyidir.

IV. Karakterin İnanılır Olması
İnanılırlık ilkesi gereği, karakterler inanılır olmalıdır. Davranışları; kişilikleri, bildikleri ve bizim onlar hakkında bildiklerimizle uyum içinde olmalıdır. Hareketleri, filmin (kültür) dünyası ile tutarlı olmalıdır. Çünkü öykünün inanılırlığı, karakterlerin inanılırlığına bağlıdır.
Karakterler, film koşullarının çağrıştırdığı güçlü duygu ve kişiliklere sahip olmalıdırlar. (Romansal olarak bakın çünkü yazar film senaryosundan bahsediyor.)

V. Karakterin Davranışları
Karakterlerin davranışları önemlidir. Film karakterleri, davranışlarıyla, neyi nasıl yaptıklarıyla ve söyledikleriyle nitelendirilirler; karakter olmaya başlarlar.
Senaryo yazarı, roman yazarının lüksüne sahip olmadığından, karakter kesin, ayırt edilebilir ve her şeyden önce davranışsal bir yöntemle sunulmalıdır. Konuşma uslubu, kullandığı sözcükler, tavırlar, giyim biçimi... Bunlar bir araya geldiğinde kişiye bir anlam/değer biçmemizi sağlayan ögelerdir. (Tabii biz roman yazıyoruz bu yüzden bu unsurları rahatça yayarak verebiliriz.)

Karakterlerin birbirlerine karşı gösterdikleri davranışlar da bize bilgi verir. Onları tanımamızı sağlar. Örneğin neyi (ne tür davranışları, tavırları, kişilikleri) sevip sevmedikleri ortaya çıkar. Örneğin kimler karakterimizin dostu, kimler düşmanı? Bunlar hep karakteri üreten şeylerdir. 

VI. Karakterin Belirsiz/Bilinmeyen Yönleri
Etkin karakterlerle ilgili bazı belirsizlikler vardır. Her şey önümüze hazırlop konulmaz. Gerçek kişilerde olduğu gibi, karakterlerin de bilinmeyen, gizli yönleri vardır. Her şey yerli yerinde ve açık görünse de, onlarda daha pek çok şeyin varolduğunu hissederiz. Bu belirsizlik izlenimi, kendi duygu ve motivasyonlarımızı karaktere yansıtabilme olanağı sağlar. Yani izleyici, karakterin bilinmeyen yönlerini kendi tahminleri, hatta kendine ilişkin imgesiyle doldurur. (Romanda bunu da açıkça vermeniz gerekir. Yani okuyucu, 'bu böyle yapıyor ama bu işin dahası var galiba' 'karakter geçmişte bir şey yaşamış olabilir.' 'Neden böyle yaptı ki şimdi, aklındaki ne?' gibi şeyler düşünmeli. Tabii bunları lap diye ortaya koyarsanız anlamsızlık çıkar ortaya. Detaylara gizleyin. Bakışlara, düşünceli duruşa gizleyin.)

VII. Karakterin Kendini Doğrulaması
Karakterleri basitçe iyi ya da kötü olarak değil, geçmiş deneyimlerin şekillendirdiği kişilikler olarak alıp işlemek gerekir. Birisinin geçmişini biliyor ve bu geçmişin kişiliği üzerindeki etkilerini görüyorsak, yaptıklarını psikolojik açıdan haklı bulabilir ya da en azından anlayabiliriz. Dolayısıyla karakter kendisini doğrulamış olur: Kendini doğrulama ilkesi budur.
Kötü adamlar bile sadece 'kötü kişiler' değildir. Benlikleri doğrultusunda hareket eden çok yönlü kişilerdir. Bu, hareketlerinin nedenini anlayabilmeye ve onları doğrulayabilmeye yardımcı olur. Bunu ihmal edersek, kötü karakterlerimiz fazlaca düz kalır. Eylemlerinin motiflerini anlamamaya, hatta davranışlarını budalaca bulmaya başlayabiliriz: Michel Chion'un bir senaryo yanlışı olarak saptadığı "budalaca hareket eden kişiler" sorunu tam da böyle bir ihmalkarlıktan doğar.

(Kötü karakterler de eskiden iyiydiler. Lütfen, onları bile severek yazın. Burada bahsettiği şey, kötünün de bir amacı olsun mesela. Bir şeyler için savaşsın ve haklı sebepleri olsun. Onun yönünden de düşünmelisiniz. Ona da hak vermelisiniz yazar olarak.)  

Bir Kitap Nasıl Yazılır?Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum