10 ✠

3.5K 428 93
                                    

Yorum ve oy istiyorum demiş miydim? DEDİM

Ne yapacağımı bilemeden, öylece dikilmeye devam ettim. Ayak sesleri yaklaşıyordu.

Aniden kapuşonum kafamdan gitti ve biri onu tutup, beni arkaya çekti.

Zaten var olan paniğim, şimdi kilometrelerce tırmanmıştı.

"Sessiz ol." Jin'in sesini duyduğumda, nefesimi tuttum. Arkamda olduğunu hissediyordum ama aramızda mesafe var gibiydi. Kapuşonumu bırakmıştı. Önüme birden gelen şeyle, bir adım geriledim.

"Hareket etme," Jin'in fısıltıyla konuşmasından sonra hareket etmeyi kestim ve önüme baktım. Bir kapı vardı.

Nerede olduğumuzu bir türlü anlayamamıştım. Kapının kapanmasıyla, dışarıdan gelen sesler kesilmişti. İçerisi hafif karanlıktı.

"Gidelim, arkanı dön." Jin'in dediğini yapıp ona doğru döndüm. Arkasında kısa bir koridor görünüyordu "Neresi burası?"

"Spor salonunun acil çıkış kapısı."

Bu çok mantıklıydı. Ve ben bunu fark etmemiştim.

"Hadi, çıkalım." Jin'in peşinden kısacık koridoru ilerledim. Yine bir kapı vardı.

"Sen bekle," Jin kapıyı yavaşça açıp, kafasını dışarı uzattı "Çık." önden o, arkasından hızla ben dışarı çıktık. Şimdi tekrar spor salonunun içindeydik.

"Biraz burada bekleyelim, YooJun diğer binaya girsin." Jin'i dinleyip, spor salonun içinde yaklaşık beş dakika bekledik.

Sonunda spor salonundan çıktık ama kendi binamıza gitmek yerine, bahçede yürümeye başladık.

Adrenalin yavaş yavaş etkisini kaybetmişti. Terliydim ve hava hafif rüzgarlıydı. Hemen yanımda yürüyen Jin sayesinde ise dakikalar önce sonuçları kötü olabilecek bir şeylerden kurtulmuştum.

"Teşekkürler, az önce yardımcı olduğun için." dedim yürümeye devam ederken.

"Önemli değil."

"Senin ne işin vardı orada?" dedim.

"Gözüm YooJun'un üstünde, takip ediyordum. Sonra biran da sen geldin." kısaca açıklaması mantıklıydı.

"O... Yani YooJun kesinlikle bir şeyler çeviriyor. Konuşmalarından bu kesinleşmiş oldu."

"Ben konuşmaları tam duyamadım. Ses duyunca, hemen içeri saklandım. Sen olduğunu fark etmedim. Sonradan gördüm." dediğinde hızla konuşmaları ona anlattım. Zaten kısaydı.

"Şüphelenmediler diye bahsettiği kişiler büyük ihtimalle biziz." dedi Jin.

"Klasik ve saçma bir soru olacak ama bir düşmanın var mıydı?"

Ufak bir kahkaha attı "Büyüyünce polis olmak mı istiyorsun sen bakayım?"

Kaşlarımı çatıp, ona ters bir bakış attım, aynı zamanda ayağımın önünde ki bir taşa da vurdum "Ha ha çok komik."

"Tamam şaka bir yana, hayır bir düşmanım yoktu. Bana baksana, çok iyi biriyim, ayrıca cidden yakışıklıyım." derken eliyle yüzünü gösterdi "Kim bu surata kin besleyebilir ki?"

"Ben!" yüksek bir sesle konuştuğumda daha da güldü.

Aniden gelen hapşırık ile olduğum yerde irkildim. Daha ilkini atlatamadan ikinci, üçüncü ve dördüncüsü oldu.

"Vay canına dört kere üst üste hapşırmak. Düşündüğüm kadar yeteneksiz değilmişsin."

Yapabilseydim, Jin'e vururdum. Hemde tam o yüzüne.

Aklını Kaybetme [SeokJin]✅Where stories live. Discover now