BÖLÜM 9

2.1K 143 15
                                    

'Gökyüzü hangi kuşun kanadını kırmış ki?' 🕊️

Bir kuşun kanadına feda ettiğim duygularım, o kuş her kanatlandığında tane tane dökülüyordu içime, yüreğimi unufak etmedende bırakmıyordu peşimi.

Bazen ise tüm gamsızlığımla karşıma geçiyordu. Ben bile tanıyamıyordum kendimi. Loya bu mu gerçekten? dediğim anlar oluyordu. Şen kahkahaların kol gezdiği anlardan birinde tüm her şeyin sineye çekilip, kısa süreli bir hafıza kaybı yaşanması gibi bir şeydi bu.

Şuan da o anlardan birini yaşıyordum

Yorgunluktan bitkin düşmüş bedenimi sağıma bile çeviremiyordum. Yanımda uzanmış sırıl sıklam olan behrama bakıp sessizce güldüm.

"Gülme artık. Seni pişman etmeye hâlim kalmadı. " yorgun sesiyle konuşup, gözlerini tekrar kapattı. Hortumu aldığından beri beni ıslata ıslata perişan etmişti. Ne yapsa da kahkaha atarak karşılık veriyordum. Sonunda elinden bir şey gelmediğini anlayınca pes etmişti. İkimizde bitkin bir halde bahçenin ortasında uzanıyorduk. Gözlerimi yukarıya dikip gök yüzünü seyretmeye başladım. Yıldızlar pek seyrekti. Küçükken ki inançlarım geldi aklıma. O zaman ki düşünceme göre, sen nerdeysen yıldızında oradaydı. Mahalledeki çocuklarla gece bahçeye sızdığımızda, uzanıp saatlerce yıldızları seyrederdik. Sonra bu benim bu benim kavgasına girerdik. En parlayan yıldızı gözüme kestirip, BU BENIM! derdim. İtiraz edenlerlede, sürekli kavga ederdim. Ama hiç bir zaman gözüme kestirdiğimi kimseye kaptırmazdım. Gözümü gök yüzünde gezdirip, en parlak olanına baktım. Sonra elimi ağırca kaldırıp, işaret ettim.
"Bu benim!" Behram gökyüzünde olan gözlerini çevirip bana baktı. Ardından yutkunup tekrardan önüne döndü.
"Senin." uzun bir süre sessizce gökyüzünü seyrettik. Sonrasında bir anda aklıma Azra'nın dedikleri geldi. Beni odasına götüren Behram'dı. Buraya kadar sorun olabilecek bir şey yoktu ama sonrasında söylediği sözler için onu şuan pişman etmeliydim.

"Demek beni odana götüren sendin ha?" Gözlerimi üzerine dikip, tepkisini ölçtüm. Yine her zaman ki gibi ifadesiz halini takınmıştı. Sessiz kalmaya devam edince konuşan yine ben olmuştum.
"Madem azarlayıp kovacaktın, neden götürdün o zaman? Problemli misin?" Bu defa sırıtıp bana doğtu döndü. Tek elini kafasına yastık yapmış bir biçimde bana bakıyordu.
"Keyif değil mi? İstediğimi yaparım." işte buna sesli bir kahkaha atmıştım. İstediğini yapabileceğini sanması? Hayır yani ciddi anlamda komikti. Bu konu hakkında daha fazla konuşup irdelemeyecektim. Umrumda olduğunu sanmasını istemezdim tabikide.

"Beş para etmez bir keyfe sahipsin o zaman. Ne diyeyim?." Beni duymuyor gibiydi. Gözlerinin uzaklara daldığını hissettiğim an uzun uzun suratını inceledim. Yeni çıkmaya başlamış kirli sakalları, biçimli burnu ve keskin yüz hatları olan yüzü bir erkeğe göre çok güzeldi. 'Keşke içi de dışı kadar güzel olsa' diye geçirdim aklımdan. Ona bakmayı daha fazla sürdürmemek adına sırtımı yere serip gökyüzüne bakmaya devam ettim.

Dakikalar sonra behram yanımdan kalkıp gitmişti.O yorgunlukla kalkmaya üşendiğim icin, gözlerimi kapatıp, karanlıga teslim oldum.

Sabah gözlerimi açtığımda, güneş tam tepemdeydi. Sabaha kadar burada yattığıma inanmıyorum! Aniden doğrulup kalktım. Vucudumun her zerresi sızlıyordu. Elimi anlıma atıp, baktım. Fazla bir ateşim yoktu ama, yinede ucuz atlatmıştım. Odaya girer girmez sabaha kadar uzerimde kuruyan kıyafetleri çıkartıp, kirli sepetine attım. Duşa girip, ılık suyla biraz kendime geldikten sonra. Çıktım. Elimi anlıma koyduğumda cok fazla bir ateşim yoktu ama daha yeni baktığıma nazaran daha fazlaydı. Tam tersi olmuyormuydu o? Duşa girdikten sonra düşmesi gerekmezmiydi. Dolaptan çıkardığım, toz pembe pijamayı üzerime geçirip, beyaz tşörtümüde giydim. Belim felaket halde ağrıyordu, yatağa yüz üstü uzanıp, ellerimi iki yana açtım. Saatten haberim bile yoktu. Gözüm telefonu aradığında, aklıma aşşağıda kaldığı gelmişti. Simdi birde aşşağı inip onumu arayacaktım. Zar zor uzandığım yerden dogrulup, odadan çıktım. Merdivenlerden zar zor inip, bahceye ciktım. Dün dolandığım heryere baksamda yoktu. Salona birakmış olabilirim diye bir de oraya baktım.

Büyük Vurgun Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum