Bana Seni Ver.

465 19 26
                                    

  TANITIM.

 

Claire , gözlerini açtığında beklediğinden çok , çok farklı bir yerde uyanmıştı.

Yumuşak yatağında uykuya daldığından fazlasıyla emindi.Oysa ki şimdi gri metal bir tentenin üzerinde uyanıvermişti, ve bulunduğu oda kendi odasına hiç mi hiç benzemiyordu. Ağzını açıp, birilerine seslenmeyi denediğinde, sanki yıllardır konuşmamışçasına dudaklarından ufak fısıltılar dökülmüştü. Ela gözlerini 10 saniyelik bir süre topluluğu boyunca kırpıştırmıştı, konuşamıyordu. Diğer fonksiyonlarının yerinde olup olmadığına bakmak istercesine derin bir nefes aldı.

Nefes alabiliyordu ve bu iyiye işaret olmalıydı. 

Ellerini uzun kirpiklerle örtünen göz kapaklarına götürüp ovuşturdu. Ne kadar süre uyuduğunu bilmiyordu, ama az uyumuş olmalıydı. Yoksa bu kadar uykusu olmazdı, olamazdı. İnce beyaz bacaklarını tenteden sarkıtmaya çalıştığında, hareketsiz kalmaktan uyuşmuş olduklarını far ederek yüzünü buruşturdu. Diz eklemleri ağrımaktan öteye, başka bir boyuta geçmişlerdi ve bacaklarını açmaya çalıştığında balyoz indirilmiş gibi bir his uyanmasına sebep oluyordu kızda.

Parmak uçlarının üzerinde yerde doğrulduğunda, mermerin soğuk zeminini hissetti. Ayaklarında çorap yoktu ve Claire bunu farklı karşılamadı, çünkü yatağa gitmeden önce yaptığı ilk iş özgürlüğü kısıtladıklarını düşündüğü çoraplardan kurtulmak olurdu. Bir kaç saniye teninin bu ısı farkına alışmasını bekledikten sonra paytak adımlarıyla oda olduğunu düşündüğü mekandan bir çıkış yolu aramaya çalıştı. Artık beyni işlevini yerine getirmeye başlamıştı, ve düşünebiliyordu. Neden buradaydı ? Burası diyebileceği bir yerde miydi? Neden bu neresi olduğunu dahi bilmediği yerde uyanmıştı ? Saat kaçtı ? Annesi onu merak etmiş miydi ?

Paytak adımlarla duvar olduğunu tahmin ettiği metal şeye ulaşıp güçlü olduklarını varsaydığı yumruklarını geçirmişti. Dengesini hala tam oarak sağlayamamıştı- çünkü uyku sersemiydi ve uyku sersemleri tam olarak bu dünyada olmazlardı- ayrıca bacaklarının arasında tahrişi andıran acı bir sızı vardı ve bu yürümesini daha da zorlaştırıyordu. Beyaz parmaklı küçük ellerini yumruk yaptıktan sonra tekrar metal yüzeye geçirdi. Gücünü tüketene kadar vurdu, ama hiç bir tepki alamadı- ki , tepki alabilceği birilerinin, bir şeylerin olduğundan dahi emin değildi. Ellerini kahverengi saç buklelerinin arasına yerleştirip onları çekmeye yeltendiğinde, her gece yatmadan önce yıkadığı saçlarının, bir keçe kadar sert olduğunu fark etmişti. Normalde saçları çabuk pislenen biri omamasına rağmen.... Tanrı aşkına , ne kadar süredir uyuyordu ?

Bacaklarının artık onu taşıyamayacağını hissederek kendini yere bıraktı. Şimdi de karnında açlığı andıran derin bir sızı oluşmuştu. Artık tam olarak ne hissettiğini çözemeyecek bir boyuta düşmüştü. Teninin ve ince kıyafetlerinin ardından hissettiği soğuk hissi ona garip bir şekilde bir enerji veriyordu. Beyni, ne kadardır uyuduğunu bilmemenin getirdiği bulanıklıkla sarsılıyordu. Sadece birkaç dakikadır uyanık olmasına rağmen, çoktan yorgun düşmüştü bile Claire. En sonunda göz kapaklarını indirerek ela gözlerini soğuk metallerden gizledi. 

 

****

Claire , hışırtı sesleriyle gözlerini kırpıştırdı.

" Sonunda uyanmış demek. "

 Konuşan kadının sesini duyduğunda, gözlerini açmamak için kendini zorladı. Bayıldığından beri beyni kendini toparlamışa benziyordu, bu yüzden kendisine ne olduğunu öğrenmek için aklına gelen en iyi çözüm, uyuma taklidi yapıp konuşan kişi her kimse onu dinlemekti.

" Evet. Dün çıkardığı ses yüzünden tüm departman ayaklandı. Uyanınca bize cevabını veremeyeceğimiz sorular soracaktır."

Claire, bir tepki vermemek için kendini zorladı. Evet, onun o soğuk odada uyanmasından her kim sorumluysa ona soruları oacaktı , ama bu sorularının cevaplanamayacağı da ne demekti?

" Cevabını veremediğimiz, yanlış bir ifade oldu Bayan Smith. Cevabını bilmediğimiz, çok daha doğru olurdu. Şimdi bu genç bayana iğneyi enjekte edin de, hafızasını bu soruların cevaplarını aramak için bulandırmasın."

Sonra , çok sonra değil ama, Claire hafif bir iğnenin yavaşça teninde gezinmeye başladığını hissetti. İğneler, her zaman onda garip bir korku hissi uyandırmıştı. Teninde gezinen şeyin de biraz sonra kendisine enjekte edecekleri olduğunun bilinciyle, yerinden sıçrayarak uyandığını etrafındaki insanlara belli etti.

Bir kaç saniye önce, elinde bir iğne bulunan kadın, - Bayan Smith olmalıydı- şimdi kollarını kızın omzuna koymuş, yatağa benzeyen şeyde oturmasını sağlamaya çalışıyordu. Çekik gri gözleri ve kısa dalgalı sarı saçları vardı. Topaçı andıran burnu, Claire' de gülme isteği uyandırmıştı.İncelmiş dudaklarını birbirine bastırarak elinden geldiğince bu isteğini engellemeye çalıştı.

" Baksanıza Bayan Smith, bu genç bayan çoktan uyanmış. "

Claire, bakışlarını adama çevirdiğinde, buruşmuş bir tene sahip, ihtiyarlamış bir yüzle karşılaşmıştı. Kadının aksine adam fazlasıyla yaşlı görünüyordu ve bu Claire'in tam olarak ne gibi bir durumda olduğuyla ilgili herhangi bir ipucuna sahip olmasını engelliyordu. Kafasının gittikçe daha da fazla karıştığının farkındaydı genç kız.

"Bana nerede olduğumu söyleyebilir misiniz?"

Kız, kendini biraz zorlayarak dudaklarından bu kelimelerin çıkmasını sağlamıştı. Cevabının gelmesini beklerken, ela gözlerini Smith denilen kadının yüzünde gezdiriyordu.

" Bir tür enstitüdesiniz. Hepimiz sizin uyanmanızı bekliyorduk."

Bu enstitüye, bir enstitüye nasıl geldiği hakkında hiç bir fikri yoktu Claire'in.Kafasını iki yana salladı. Daha hangi günde olduklarını bilmiyordu.Ve neden insanlar onun uyanmasını beklesindi ki ?

" Neden burada olduğumu ve herkesin uyanmamı beklediğini bana açıklayabilecek biri var mı ?"

Gözlerini yaşlı olduğunu düşündüğü - teninin buruşuk olmasının yaşını kanıtlayacağından emin değildi- adama çevirmiş sorusunun cevabını bekliyordu bir yandan, diğer yandansa bunun cevabını alamayacağı sorulardan birisi olmamasını diliyordu.

" Üzgünüz ki bayan, bu soruların cevabını biz veremeyiz."

Kendisine bayan demesine takıldı bir süre aklı. Daha 15  ini bitirmemiş olduğundan haberleri yoktu, herhalde.

" Pekala. Sorularımı cevaplayacak biri var mı, peki ?",

Hafif bir sessizlik adam ve kadının suratını kaplayınca Claire kendisini garip hissetti. İlk uyandığında burada tutsak olduğunu düşünmüştü, oysa ki şimdi kendisini bu iki insanı sorguya çekiyor gibi hissediyordu. Kafasının tekrardan allak bullak olmaya başlaması sinirlerine dokunuyordu. Neden, yatağında değil de buz gibi bir odada uyanan başkası değil de oydu.?

" Bu soruya cevap verebileceğimizi sanmıyoruz,-"

Yaşlı 'olduğunu düşündüğü' adam kızı yanıtlamak istercesine söze başlamışsa da, o an açılan sürgülü kapıdan içeri giren kadın sözünü kesmişti. Claire, bakışların kendi üzerinden çekildiğini hissettiği anda kadını süzmeye başlamıştı. Koyu renkli saç ve göz yapısına sahip, zeytuni tenli orta yaşlı bir kadındı. Claire, onun Hint asıllı olup olmadığını düşündü. Tek eksiği, alnının ortasındaki kınadan noktaydı.

"Ben sorulara verilecek cevabı biliyorum, Bay Johns. Şimdi sen." Eliyle, Claire'e 'gel' der gibi bir hareket yaptı, " Beni takip et bakalım ufaklık. Cevabını alman gereken mühim soruların var."

****

 Bu sitede paylaştığım ilk hikayem. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

Bana Seni Ver.Where stories live. Discover now