19.Bölüm: Dokunuş

3.5K 258 42
                                    


Dışarıda ince bir kar yağıyordu. Her bir kar tanesi, ince bir zariflikle cama değiyor ve anında eriyordu, erirken su olup diğer sulara karışıyordu. Tıpkı benim gibiydi. Kar tanelerine bakarken onlarla öylesine özdeşleşmiştim ki bir süre sessizleştim, kafamın içindeki varlıkları dinledim. Bin bir türlü dönüp dolaşan düşünceler, hissiz ve boş duygularımla karışmış haldeydi. Kar tanelerinin nispeten sıcak cama çarpıp anında erimesi gibiydi her şey; hayatım boşlukta süzülen bir kar tanesi gibiydi.

Elimi cebime attım ve neredeyse yırtılmış kâğıda baktım. "Bekle." yazısı alelacele yazılmış gibiydi, sondaki e harfinin ucu biraz uzamıştı ve baştaki b harfi de fazla gelişigüzeldi. Yine de onun yazısıydı işte, bunu bir şekilde biliyordum.

Hastanede zor şartlar altında geçirdiğim onca aydan, aldığım sayısız ve ağrı verici ilaçtan sonra bu öylesine zordu ki. Yine de kâğıdı oraya ben koymuş olamazdım, değil mi? Duman vardı ve gerçekti. Onu görecektim.

Kimseye, özellikle de Esra'ya bunu söyleyemiyordum. Söyleyecek gücü kendimde bulamamıştım henüz. Duman'ın gerçek olduğunu söyleyecek veya notu gösterecek olursam eğer, iyileşmediğimi düşünüp beni tekrar hastaneye götürürlerdi. Yalnızlığı her ne kadar sevsem de insan kendisiyle o kadar uzun süre baş başa kaldığında farklı hissediyordu. Yemeklerin tadını almıyor, rüzgârı hissetmiyor, müzik duymuyordum. Ki müzik belki de aklımı başımda tutan tek şeydi.

Hastaneden çıktığımdan, hatta en son Sena ile görüşüp Duman'ı gerçekten de kafamda yarattığımdan emin olduktan sonra böylesine bir heyecan yaşamamıştım. Hayatım onsuz öyle boş ve sıkıcıydı ki o gerçek değilse bile beynimin benim kurtuluşum için yarattığı tek şeydi. Ona ihtiyacım vardı, gerçek ya da değil. Ona gerçekten ihtiyacım vardı.

Ayağa kalktım ve üst kata çıktım. Kendi evimde tek başıma kalmıyordum tabii, kalmama izin verilmemişti henüz. Esra bebeği ile birlikte odasındaydı. Bebeğe bir şey yapacağımdan öyle korkuyordu ki bir an bile onun yanından ayrılmıyordu. Her ne kadar defalarca kez bir şey yapmayacağımı söylemiş olsam da.

Kuzey bir daha bana ulaşmamıştı. Kaan'ın cinayeti açığa çıkmış sayılırdı çünkü gölde silahı ve bıçağı bulmuşlardı. El izim olmamasına rağmen bulunan bazı kanıtlar benim en son onunla olduğumu göstermişti bile. Neyse ki, yerinde olmayan akıl sağlığım sayesinde ceza almamıştım. Gözetimde tutulmak şartıyla tabii.

Merdivenlerden sessizce yukarı çıktım. Kimseye bir rahatsızlık vermek istemiyordum. Terasa çıktım ve birikmeye başlamış kara çıplak ayakla basarak açık havaya çıktım. Öyle canlı hissetmiştim ki bir anda yanağıma ve yüzüme değen kar taneleri bana hayat vermiş gibiydi. Terasın sonuna yaklaştım, donmuş bir resmi andıran boğaza, az sayıda arabaya, gri bulutlara baktım. Rüzgârı hissediyordum işte. Saçlarımın arasına sayısız şey giriyordu; rüzgâr, kar taneleri, bir yandan yağan ıslak yağmur.

Kollarımı iki yana açtım ve ağzımdan çıkan sıcak buhar tekrar yüzüme değdi. Canlı hissediyordum. Biliyordum ki bir süre sonra Duman'ı görecektim. O olmadan, onu hissetmeden cansız gibiydim. Duygularım çekiliyordu, beynim bomboş kalıyor ve sadece kan pompalayan bir yaratığa dönüşüyordum. Ancak onun geleceğini bilmek çok şey değiştirmişti.

Terastan çıkıp içeri girdim. Esra bana bu odayı vermişti. Oda evin geri kalanına göre küçük ama benim dairemden daha büyüktü. Sarı montumu aldım ve hızla giydim. Islak ayaklarımı ufak bir havluya sildikten sonra çorap ve botlarımı aldım. Yavaş adımlarla merdivenleri indim.

Dışarısı oldukça soğuktu. Hava kararmaya başladığı için buz daha da keskinleşmişti. Dikkatli adımlarla yürümeye başladım. Evim buraya biraz uzak sayılsa da yürümeye karar vermiştim.

Siyahı Öldürmek (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now