12-Trip

20 7 15
                                    

Min Hwan

Gözlerimi açtığımda duyduğum yemek kokusunu takip ederek mutfağa yürümeye başladım.

Seung mutfaktaydı, benden intikam almak istercesine içinde tavuk bulunmayan her türlü yemeği yapıyordu.

Jae Jin neredeydi bilmiyordum ama muhtemelen Yulhee'ye yalakalık yapıyordu.

Bu noktada Yulhee'nin nerede olduğuna odaklanmak isterdim ama çözmem gereken daha önemli sorunlarım vardı. Seung'un günlerdir bana attığı trip gibi...

Yavaşça Seung'un yanına gidip arkadan sarıldım ona. Tüm sevimliliğimi konuşturarak sordum. "Ne yapıyorsun?"

Surat ifadesini hiç bozmadan cevap verdi. "İçinde tavuk olmayan yemek!"

Sevimliliğim işe yaramamıştı, hala sinirliydi.

"Seung-ah!" Çocuk gibi mızmızlanmaya başladım. "Ben..." dudaklarımı büzdüm. "Tavuk yemek istiyorum."

Sinirli bakışları beni buldu. "Yulhee yapsın sana tavuklu yemeği!"

Sevimlice sordum. "Sen... Beni kıskandın mı?"

"Evet." dedi sinirle. "Senin Yulhee'yi kıskanman kadar olmasa da."

Seung'a iyice yılıştım. "Sebebini biliyorsun."

"Hayır." dedi Seung donuk bir sesle. "Bilmiyorum."

"AKREP BURCUYUM BEN!"

Bence dünyadaki en mantıklı savunmaydı. Oturduğum koltuktan kestiğim tırnağa kadar her şeyi kıskanıyordum.

"Hah!" dedi Seung alayla. "Sebebe bak."

"Seung-ah!" Çocuk gibi mızmızlanmaya devam ettim. "Bir daha yapmayacağım. Yani... Deneyeceğim. Huh?"

Seung'un yüzünde hiçbir şekilde yumuşama ifadesi görmeyince son kozumu oynadım.

Seung'un kulağına yanaşıp fısıldadım. "Seni... Özledim." Kendimi uzaklaştırıp hafifçe dudağımı yaladığımda Seung'dan yutkunma sesi geldi.

Bana dönüp kendini zorlayarak da olsa konuştu. "Beni böyle kandıramazsın."

Seung'un dudaklarına küçük bir öpücük kondurup kendimi geri çektiğimde Seung'un yüzünde ufak bir tebessüm vardı. "Emin misin? Bence her an yatak odasına geçecekmişsin gibi duruyorsun."

Seung Hyun gülerken kapıdan bir alkış sesi yükseldi. "BRAVO! BRAVO!"

Bakışlarım bizimle alay etmeye meyilli Jae Jin'i buldu. "Ne istiyorsun?"

Jae Jin düşünür gibi yaptı. "Hmm... Patlamış mısır? Bu duygusal aşk filminin yanında çok iyi gider de."  Jae Jin olmayan gözyaşlarını işaret parmağıyla sildi. "Tanrım... Çok duygusaldı, ağlayacağım. Hüüğğ!"

Gözlerimi devirdim. Şansını fazla mı zorluyordu sanki? Yumruğumu sıkmıştım ki hızla kapanan kapı sesi dikkatimi dağıttı.

Yulhee koşarak yanımıza gelirken elindeki broşürü sallıyordu. "Kim benimle hamilelik yogasına gelecek?"

×××

Jae Jin hemen yogaya giymeyi kabul etmiş, bebeğiyle şimdiden beraber vakit geçirmesinin ikisi için çok iyi olacağıyla alakalı bir şeyler zırvalamıştı.

Ancak bu zırvalıkları yoga eğitiminin bu hafta sonu başladığını öğrenene kadar sürmüştü.

"Ama... Benim yetiştirmem gereken tezlerim var. Bir dahaki hafta olmaz mı?"

Yulhee broşürdeki yazıyı okudu. "Öğrencilerimiz tanıtım dersimize giren kişiler arasından seçilecektir, ayriyeten kayıt yapılmayacaktır." Broşürü masaya koyan Yulhee bize baktı ciddi bir şekilde. "Tanıtım dersinde seçtiği kişi anne adayları oluyor. Yani, bu hafta için herhangi biriniz gelebilir benimle. Sadece kayıt için."

Hemen ortaya atıldım. "Ben katılabilirim." Seung Hyun'un sinir dolu bakışlarını üzerimde hissetmemle mırıldandım. "Katılamayadabilirim."

Jae Jin ikinci dediğimi onaylamıştı. "Bebeğimi seninle yollayamam o kursa."

"Ama... Ben..." Yulhee hüzünle dudaklarını titretmeye başladı. "Tüm arkadaşlarım gidiyor, ben gidemeyecek miyim?"

Seung Hyun tiksintiyle baktı Yulhee'ye. "Tüm arkadaşların normal yogaya gidiyor, hamilelik yogasına giden sensin 20 yaşındaki şeytan."

Jae Jin ile bakışlarımız Seung'u buldu. "Neden Seung gitmiyor?"

Evlilik Yalan, Gaylik FalanWhere stories live. Discover now