BÖLÜM 12

353 36 24
                                    

"Kızım kalk hadi!"

Uykuyla mırıldandım.

"Anne beş dakika daha."

"Ne beş dakikası geç kaldın. Saatini kurmadın mı?"

Üzerimden yorganın çekilmesi ile yerle buluşmuştum. Yere düşmenin etkisi ile kendime gelip konuştum.

"Saat kaç?"

"8.22."

"Lanet!"

Okulum 8.30 da başlıyordu ve 8 dakikada hazırlanmam imkansızdı. Annemin odada olduğunu umursamadan üzerime hızla üniformamı giydim ve lavaboya gidip hazırlandım. Aşağıya inip  ayakkabı bağcıklarımı bağlarken bir taraftan da annem ağzıma yumurta tıkıyordu. Annemin elimden kurtulup okula doğru koşmaya başladığımda saat çoktan 8.42 olmuştu. Okul binasından girip merdivenlerden hızla çıkmaya başladığımda ayağım merdivene takılmış ve düşmüştüm. Acıyan dizimi umursamayıp hızla kapıyı çalıp sınıfa girdim. Tüm sınıf kafasını bana çevirirken konuştum.

"Şey.. geç kaldığım için özür dilerim."

Öğretmen saatine baktı ve konuştu.

"Tam 20 dakika geç kaldın. En iyisi dersi bölme ve biraz dışarıda dolaş."

Aigoo pislik karı. Sadece kendimin duyabileceğim bir ses tonuyla konuşup sınıftan dışarıya çıktım.

"Benim de işime gelir."

Kafeteryaya inerken okul tişortümü ters giydiğimi fark etmiştim. Hızlı adımlarla soyunma odasına inmeye başladım. Bir taraftanda şarkı mırıldanıyorum. Yavaşça soyunma odasının kapısını açtım. İçeride kimse yoktu. Tişortümü tam üzerimden çıkartacaktım ki soyunma odasının tuvaletinden gelen ses ile gözlerimi açarak o tarafa baktım. Sesleri dinlemeye başladım.

"Tuvalette olmaz."

Ardından bir kıkırdama.

"Sana tuvalette olmaz dedim kookie içeriye geçelim."

"Sen nasıl istersen."

Bir dakika.. Kookie mi? İçerideki iki kişiden biri Jungkook muydu? Artan sesler ile dışarı çıkacaklarını anlamıştım. Ahh ne yapacağım? Bu durumda Jungkook'a görünmeyi hiç istemiyordum. Tuvaletin kulpu aşağıya indiğinde son çare olarak önümde duran dolabın içine girdim ve delikten dışarıya bakmaya başladım. Yaşasın minyonluk. Evet bazen küçük olmak işe yarayabiliyor.  Ama sadece bazen.. Delikten onları izlemenin kötü bir hareket olduğunu biliyorum ama ne yapayım? Ne yapacaklarını merak ediyorum.

Görüş açıma girdiklerinde Sarışın ve oldukça güzel bir kız Jungkook'un beline bacaklarını sarmış bir şekilde kucağındaydı. Jungkook onu masaya oturttu. Masa yüksek olduğu için Jungkook ile kızın boyları denk gelmişti.

"Kookie oppa hep bu anı hayal etmiştim."

Neler oluyor lan? Ne yapıyorsunuz? Allahım kurtar beni. Ne suç işledim ben sana. Neden beni bu küçücük dolaba sığmak zorunda bırakıyorsun? Neyse anlatmaya devam ediyorum.

Jungkook kızın sarı saçlarını eliyle kaldırıp boynuna öpücükler bırakıyordu. Kız ellerini Jungkook'un ensesine dolayıp kıkırdamaya başladığında Jungkook konuştu.

"O zaman sana istediğini vereceğim."

Jungkook'un şuanda oldukça seksi göründüğünü kabul etmeliydim. Ne var? Allah yukarıda çocuk seksi yalan yok. Aman bundan bana ne?

Jungkook dudaklarını kızın boynundan çekip dudaklarına getirdi ve dudaklarını birleştirdi. Yok artık abi resmen yiyorlardı birbirlerinin dudaklarını. Bu boş odada yankılanan öpüşme sesleri az sonra kusmama sebebiyet verebilirdi. Öğk. Bari Amerikan usulü opüşmeyin. Jungkook'un elleri kızın boğazından göğüslerine doğru yol aldı ve tam orada durdu. Kız istekli bir şekilde konuştuğunda kusma isteğim daha da artmıştı.

AKİRAMERU (BTS)Where stories live. Discover now