4.5

4.1K 349 190
                                    

Zifiri karanlık her yeri sarmış, insanların gözünü kör edecek kadar koyuydu. Ancak lambalardan yayılan ışık şehri aydınlatıyor, insanların görmelerini sağlıyordu. Denizin kıyıya vuran sesleri insanların kulağına bir melodiymiş gibi ulaşıyordu. İnsanlar, denizin ferahlatıcı kokusunu koklayarak sahil boyu yürüyor, konuşmuyor; susmayı tercih ediyorlardı. Düşüncelere dalarak yürüyen insanların arasında biri; bir genç kız vardı. İnsanların aksine yürümeyen genç kız olduğu yerde duruyor, kılını bile kıpırdatmıyordu. Orada öylece durarak elleri cebinde olan denizi izleyen genç oğlanı seyrediyordu. Yaşanmışlıkları gösteren bir tebessüm yerini almıştı yüzünde. Genç oğlanın buraya erken geleceğini tahmin eden genç kız bu yüzden erken gelmişti ve bir saattir buradaydı. Genç oğlan düşüncelere dalmış bir şekilde denizi seyrederken genç kızda genç oğlanı seyrediyordu. Bu bir döngüydü.

Genç kızın döngüsü.

Benim döngüm.

Saatin 10 almasına 2 dakikadan az bir süre kalmıştı. Kendime güvenmem, yanına gitmem gerekiyordu. Yapmalıydım, yapacaktım. Artık zamanı gelmişti. Uzun zamandır ondan sakladığım gerçekle şimdi, burada; dalgaların eşliğinde yüzleşecektim. Derin bir nefes alarak gözlerimi bir saniyeliğine kapatıp geri açtım. Sağ ayağımın adımını attım. Atmamla birlikte gerisi geldi. Yavaş adımlarımla yanına yaklaştım, yanında yerimi aldım. Ben de onun gibi denize karşı çevirmiştim bedenimi. "Saat 10," dedi sesindeki mesafeyi koruyarak. "Tam zamanında." Ağzımı kıpırdatıp bir kelime dahi söyleyemedim. Dilim lâl olmuş, dudaklarım konuşmamam için kurumuştu sanki. Daha önce hissetmediğim bir duygu damarlarımda dolaşıyordu. Bu duygunun kökeninde korku ve endişe vardı, ondan doğmuş gibiydi.

Uzun süren sessizliğin ardından dudaklarını tekrar kıpırdattı. "Neden?" Diye sordu hâlâ gözlerime bakmayarak. "Neden Chae? Neden söylemedin?"

"Söyleyemedim," dedim kısık çıkan sesimle. "Bilmiyorum, söyleyemedim." Derin bir iç çekti, duymuştum. "Bu bir cevap değil. Arayıpta bulamadığım cevap bu olamaz. Gerçek bir cevap istiyorum."

Sustum. Konuşmam gereken yerde konuşamıyordum. Denizin kıyıya çarpması şiddetlenirken göz ucuyla gözlerimi ona çevirdim. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Ve bu ifade ürkmeme sebep oluyordu. "Ne zaman?" Dedi sesi gittikçe kalınlaşırken. "Ne zamandan beri var?" Yüzümü bir tebessüm kaplarken, "Çok iyi biliyorsun." Dedim. "Hem de çok iyi."

"Tekrar anlatmanı istiyorum, hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan tekrar. En baştan."

"Yapamam."

"Anlat Chae, dinliyorum."

Derin bir nefes alarak bıkkınlıkla dudaklarımı oynattım. "Jimin, anlamıyorsun. Yapamam, olmaz." Zorlanırım çünkü Jimin. Benden bunu isteme, yapamam. Yaparsam eğer... Senin karşında vicdanımın sesi yüzünden kahrolurum.

Yüzünü bana çevirerek gözlerimi gözlerinin etkisi altına aldı. "Alt tarafı anlatmanı istedim Chae, sadece anlatmanı. Fakat sen onu bile yapamıyorsun. İstedim çünkü kafayı sıyıracağım. Bir türlü anlam veremiyorum olanlara. Sen benim güzeller güzeli Chae'mdin, ne ara gizemli kız olan Rosié haline geldin?"

"Ben her zaman Rosié'ydim Jimin, özür dilerim."

"Dileme," dedi kafasını oynatarak. "Dileme, senden özür dilemeni istemiyorum. Bana gerçekleri anlatmanı istiyorum."

Denizin kokusunu içimi doldururken derin bir iç çektim. Susuyordum, yine susuyordum. Güya ona her şeyi anlatacaktım... Ama olmuyordu, kelimeler bir türlü ağzımdan dökülmüyordu. "Susuyorsun Chae," dedi Jimin kaşlarını çatarak. "Yine susuyorsun. Benim neler yaşadığımı bilmeden susuyor, konuşmuyorsun. Böyle olman beni kahrediyor. Konuş yeter ki konuş, dinleyeceğim ama susma. Ne olur susma, gerçeklere ihtiyacım var."

unobtrusive • jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin