3

3.3K 388 730
                                    

Not: Hikayede vampir diye bir şey kurgusal olarak bile bilinmiyor. Mesela birçok efsanevi yaratık var çok az bilinen, bizim şu an bilmediğimiz. In The Heat Of The Night'da da vampirler çok bilinen bir yaratık değiller. Louis ve diğer insanlar da bu yüzden annesini öldüren kişinin bir vampir olduğunu düşünemeyecek.
Keyifli okumalar xx

•••

Louis kanepede dönerek telefonunu ve kulaklığını eline aldı. Kulaklıkları kulağına geçirdi ve bir şarkı açarak dinlemeye başladı. Harry uyumuştu, ama Louis'nin uykusu yoktu.

Harry onun için yumuşak bir yastık ile kalın bir yorgan getirip koltuğun üzerine geçici bir yatak yapmıştı.

Pencereye doğru baktığında kar yağmaya başladığını gördü ve Harry'ye minnet duydu. Louis'yi tanımamasına rağmen yardım etmek için evine almıştı. Harry cesur ve iyi kalpli bir insandı. O olmasa bu havada dışarıda ne yapardı bilmiyordu.

Belki de Tanrı, Louis'den nefret etmiyordu. Sonuçta ihtiyacı olduğu sırada Harry'yi karşısına çıkarak onu korumuştu.

Uykusu gelmeye başladığında kulaklıklarını kulaklarından çıkarıp telefonun ekranını kilitleyerek yanına bıraktı.

Sabah olduğunda gözlerini açarak uyuşukça saate baktı.

Siktir, öğlen olmuştu. Hızla yatağından kalkıp ne bok yiyeceğini düşündü. Neden kurduğu alarm çalmamıştı ki? Okula geç kalmıştı ve Louis ders kaçırmaktan nefret ederdi.

"Günaydın, uyuyan güzel." Harry neşeli bir sesle Louis'nin odasına girdi. "Haydi, gecikmiş kahvaltımızı yapalım. Yoksa biraz daha mı uyumak istersin?"

Harry'nin tavırları o kadar arkadaşcaydı ki Louis'nin yüreği somurtmaya el vermedi ve giremeyeceği dersleri düşünmenin verdiği sıkıntıyı içinden attı.

"Yeterince uyudum sanırım." Harry'ye gülümsedi. "Kahvaltı iyi olur."

Yataktan kalkıp yorganını katladı ve Harry'ye tuvaletin yerini sorarak adımlarını oraya yönlendirdi. Yüzünü yıkadıktan sonra diş fırçası yanında olmadığı için üzülüyordu ki diş macununun yanında açılmamış, kullanılmamış bir tane gördüğünde mutlu oldu.

Harry'ye sormadan alıp dişlerini fırçaladığında içine düşen kurt Louis'ye Harry'den izin alması gerektiğini söyleyip 'Harry bundan hoşlanmayacak.' Diyordu.

Her neyse diye düşündü. En kısa sürede ona yeni bir fırça alabilirdi.

Harry'nin yanına, oturma odasına girdiğinde Harry koltuğa yayılmış, Louis'yi beklerken kitabını okuyordu. Louis'yi fark edince sordu. "Hazır mısın? Hazırsan çıkıp kahvaltı etmeye gidelim. Güzel bir yer biliyorum."

"Hazırım. Ve şey... Açılmamış bir diş fırçası bulup kullandım. Üzgünüm, sormak sonradan aklıma geldi." Dedi Louis. "Sana yenisini alırım."

Harry kibarca gülümseyip ayağa kalktı. "Sorun değil." Kapıya yönelip askılıktan Louis'nin ceketini alıp uzattı. "Gidelim."

Louis ceketini alıp giydi ve Harry'nin hemen ardından kendisini gri kasvetin yenik düştüğü beyaza, sokağa attı. Kar yeri, ağaçları, evlerin çatılarını ve arabaların üzerini örtmüştü, ama hava geceki kadar soğuk değildi.

Harry'yi takip etti. Siyah bir Mercedes'in önünde durduklarında Harry cebinden çıkardığı anahtarın tuşlarından birine basıp arabanın kilidini açmıştı.

"Buyurun." Yolcu koltuğunun kapısını Louis için açtığında Louis utanarak güldü ve teşekkür etti.

"İyi uyudun mu?" Harry uzun parmakları direksiyonu sararken sordu.

in the heat of the night ➵ larryWhere stories live. Discover now