third

528 68 81
                                    

"Serbestsiniz."

Bay Park konuştuğunda bütün sınıf zaten bunu duymayı bekliyormuşcasına anında arkadaşları ile laf çevirmeye başlıyor. Biraz önceki uykulu sınıfın birden bu derece uğultuya boğulmasına şaşırmak istiyor ama o gücü kendinde bulamıyor Jungkook. Sadece derin bir nefes alıyor kafasını sırasının üstüne koyuyor. Derslere girmeyi sevmiyor ama hepsinden kaçamayacağını da biliyor. Sadece hayati değeri olanlara girip sınavlardan geçer not almak yeterli.

"11. sınıflardan Jung Hoseoku tanıyorsunuz değil mi?"

Duyduğu isimle kafasını hafif kaldırır gibi oluyor ama vazgeçip tekrar sıraya yaslıyor. Ancak çaprazındaki dedikoducu sınıf arkadaşlarına kulak kabartıyor ister istemez.

"Ah. Şu gay olan mı?"

"Bir dakika, 11. sınıftaki Hoseok oppa gay mi? Ah cidden üzüldüm. Neden hep yakışıklılar gay olur ki?"

"Üstelik daha önce bir sene sınıfta kalmış. Yani sınıfındakilerden de büyük. Gerçi onunla pek konuşan olmadığı için ve kendine adıyla seslenmelerini pek takmadığı için bir etkisi olmuyor diyorlar."

"Kya~ O cidden çok havalı~"

"Evet~ Ama keşke gay olmasa."

Kızların aegyolu konuşmaları ile yüzünü buruşturuyor Jungkook. Kızlar neden hep geveze olur ki diye düşünmesine de engel olamıyor. Bir andan da Hoseokun ne soyadını ne de yaşını bildiğini fark ediyor. Gerçi onunla ilgilenmediği ve Hoseok da kendinden bahsetmek yerine Jungkookla iletişim kurmaya çalıştığı için şaşılacak bir şey değil. Kızlar konuşmaya devam ettiğinde kafasındaki gürültüyü susturup sesleri dinlemeye devam ediyor.

"Ablam onun ile aynı sınıfta. Bugün 3. dersin çıkışında sınıflarındaki erkekler ile ona hayatın tozpembe olmadığını göstereceklermiş. Yani ablam öyle söyledi."

"Yah~ Ciddi olamazsın. Ona üzülüyorum."

Son duyduğu şeyle kaşlarını çatıp şuan 3. derste olduklarını hatırlıyor ve ani bir hareketle kafasını sırasından kaldırıyor Jungkook. Tamam o da Hoseoktan hazetmiyor ama bu kadarının da fazla olduğunu düşünüyor. Ani hareketinden dolayı şaşkınca ona dönmüş kızları ve sınıftaki Bay Parkı umursamadan ayağa kalkıyor ve sınıftan dışarı çıkıyor. Tam o sırada zil çalıyor ve kendini anlamsız bir şekilde endişe içinde buluyor. Hızlı adımlar ile merdivenleri çıkıp üst sınıfların katına ulaştığında Hoseokun hangi sınıfta olduğunu bilmediğini fark ediyor ve küçük bir küfür savuruyor beyninin duvarlarına.

Hızlı bir şekilde sınıfların önünden geçerek aralık kapılarından içlerini kontrol ediyor. Tam vazgeçecekken D sınıfının içerisinde sırasında oturan ve etrafında bir kaç kişi toplanmış zorlama bir şekilde gülümseyen Hoseoku görüyor. Çatık kaşlarını daha da çatıp içeri girmek için bir harekette bulunuyor ama daha sonra kendisini durduruyor. Şaşkınlıkla ne yaptığını sorgulamaya başladığı sırada Hoseokun kaşları çatık bir şekilde ona baktığını görüyor. Hoseok dışarı çıkıp yanına gelmek için ayağa kalktığı sırada sınıf arkadaşlarının omzuna ellerini koymaları sayesinde duraklıyor ve anlamsız bakışlarla onlara dönüyor. Jungkook durup ne yaptığını sorgulamak istiyor ama vücudu beyninin düşünmesine izin vermeden harekete geçiyor ve kendini birden bire Hoseokun bileğinden çekip sınıftan çıkarırken buluyor. Arkalarından gelenler yüzünden hızlı bir şekilde erkekler tuvaletine giriyor ve kapıyı arkadan kilitliyor. Kabinleri tek tek kontrol ediyor ve boş olduklarını görerek derin bir nefes veriyor.

"Neler oluyor? Bu halin ne?"

Jungkook arkasını dönüp meraklı bir yüz ile onu süzen Hoseoka bakıyor. O an son 5 dakika içinde neler yaptığı beyninin içinde bir gürültü oluşturuyor ve dengesini sağlayamayıp duvardan destek alıyor. Jungkookun iyi hissetmediğini anladığında kolundan tutup yüzüne bakıyor Hoseok.

"Bana neler olduğunu anlatacak mısın Jungkook? Berbat görünüyorsun."

Jungkook yere bakıp kendine gelmek için birkaç kez kirpiklerini kırpıştırdıktan sonra kolundaki elini ayırıp gözlerini Hoseokunkilere sabitliyor.

"Ben iyiyim."

Hoseok ona düz bir şekilde bakıyor ardından sinirli bir gülüş sergiliyor.

"Evet. Evet harikasın bunu görebiliyorum. Hatta o yüzden birden bire sınıfımın önünde belirip bileğimden tuttun ve atlı kovalıyormuş gibi beni buraya getirdin. Ha bir de kapıyı kitledin. Onu atlamayalım."

Jungkook dişlerini sıkıp gözlerini etrafta gezdiriyor. Kendisi bile karşısındaki şu at suratlı çocuğa neden yardım ettiğini anlamlandıramazken bir de ona nasıl açıklama yapabileceğini düşünüyor. 'Belki de...' diyor. 'Belki de benim küçükken yaşadıklarımı başkaları yaşamasın diyedir' diye geçiriyor içinden. Onun yerinde kim olsa aynısını yapardım diye düşünüyor.

Hala ona meraklı gözlerle bakan Hoseoku görünce konuyu değiştirmenin en mantıklısı olduğunu düşünüyor ve saçma bir şekilde gülüp ne dediğinin farkında olmadan konuşuyor.

"Bugün ne öğrendim biliyor musun? Daha önce salak gibi sınıfta kalmışsın. Yani aramızda 2 yaş var."

Hoseok ona düz bir şekilde bakarken Jungkook içinden kendine küfretmeye başlıyor. Ama Hoseok birden gülümseyip konuşmaya başladığında anlamsız bir şekilde ona bakan Jungkook oluyor.

"Hayır. Ben okula bir sene geç başladım. Yani aramızda 3 yaş var. Üstelik bana hyung bile demiyorsun."

Dudağını büzüp sahte bir şekilde kızgın davranan Hoseok cidden komik gözüküyor ama Jungkook sadece şaşkınca ona bakıyor ve 3 parmağını havaya kaldırıp Hoseoka gösteriyor.

"Ciddi misin? Gerçekten sen benden 3 yıl önce mi doğdun? Buna inanamam işte. Üstelik sana asla hyung demem. Benden büyük birisi gibi davranmıyorsun bile."

Hoseok tam ağzını açıp konuşacakken tuvaletin kapısı açılmaya çalışılıyor. İkisi birden oraya döndüğünde arka taraftaki kişi birkaç kez daha kapıyı yumruklayıp kulbunu zorluyor ama açmayı başaramayınca sonunda vazgeçip uzaklaşıyor. Derin bir nefes veren Jungkook ile Hoseok ona döndüyor.

"Kimden kaçıyoruz Jungkook? Buraya neden saklandık? Belki bu sefer anlatabilirsin, hm?"

Jungkook ifadesiz bir şekilde Hoseoka bakıyor ve daha ne kadar bu konuda konuşmadan durabileceğini düşünüyor. Sonsuza kadar burada kalamayacaklarını ve o çocukların Hoseoka sonra da zarar verebilireceklerini fark ediyor. Sonunda içindeki küçük savaşı sonlandırıp Hoseoka bakıyor.

"Sınıfımdaki kızlardan bugün senin sınıfındakilerin senin hakkında hiç de iyi olmayan planları olduğunu öğrendim. Seni uyarmanın bana bir zararı olmayacaktı o yüzden sınıfına gelmiştim."

"Ve o çocukların bana o an zarar vereceklerini düşündüğün için beni apar topar sınıftan çıkardın? Vay canına Jeon Jungkook. Sanki beni önemsiyormuş gibi davranıyorsun. Bu beni şaşırtıyor."

Hoseokun söyledikleri üzerine Jungkook kaşlarını çatıp alaylı bir şekilde konuşuyor.

"Sakın bana sana ilgi duymaya başladığımı falan söylemeye kalkma. Üstelik bana olan hislerinin gerçek olmadığını söylemiştim. Kendine gel ve beni seviyormuş gibi davranmaktan vazgeç. Bu sadece rahatsız edici."

Jungkookun söyledikleri ile Hoseok ona bir süre ifadesiz bir şekilde bakıyor. İçinden bir şeylerin tartışmasını yaşıyor gibi görünürken Jungkook acaba çok mu sert konuştum diye düşünüyor. Ama hemen bu düşüncelerini savuşturup kendine geliyor. Ona göre bütün hata karşısındaki çocukta. Hoseok birden kıkırdadığında dikkatini ona verip kaşlarını kaldırıyor Jungkook.

"Haklısın galiba. Sana olan ilgim benim uydurmam olmalı. Dediğin gibi kendimi kandırıyorum diğer eşcinsel olduğunu söyleyen insanlar gibi. Uyarını dikkate alacağım ve bundan sonra da etrafında dolanıp sana rahatsızlık vermeyeceğimden emin olabilirsin."

Hoseok bunları samimi ve gülümseyen gözleri ile söylerken Jungkook sadece ifadesizce ona bakıyor. Çalan zille birlikte Hoseok hafifçe kafasını kaldırıp yukarı bakıyor ve ardından tuvaletin kapısına doğru yürüyüp kapının kilidini çeviriyor. Tam çıkacakken son bir defa kafasını Jungkooka çeviriyor ve gülümsüyor.

"Yine de herşey için teşekkürler, Jungkook-ah."

Ve kapıyı arkasından kapatıyor.

.
.
.

numb; hopekookWhere stories live. Discover now