#31#

1.7K 120 6
                                    

Birkaç gündür her şey yolunda gidiyordu. Akşamları ve geceleri, Kral Hyun Joon ile sürekli birlikte vakit geçirmekten içimdeki mutluluğu tarif bile edemezdim. Hemen akşam olsun, geceyi birlikte geçirelim diye bekliyordum. Lakin o sabah uyandığımda bir şeyi fark ettim.

Birbirimize sarılıyorduk, birlikte uyuyorduk. Dudaktan öpüştüğümüz zamanlar da oldu. Ama birlikte olduğumuz zaman (cinsel anlamda) olmadı. Acaba beni arzulamıyor mu, düşüncesiyle kendimi yemeye başladım.

O sabah halimden bir tuhaf olduğu anlaşılacak olmalı ki "Bir şey mi oldu Min Young?" diye sordu.

Tam dilimin ucuna geldi ki, utancımdan yerin dibine girmek istedim. Ne diyecektim yani? Demek ki, beğenmiyordu beni. Arzulamıyordu. Belki de ciddi anlamda beni sevmiyordu. İnsan sevdiği insanı arzulardı çünkü.

Kral Hyun Joon tebessüm ederek "Sende bugün bir tuhaflık var ama neyse eninde sonunda anlayacağım ne olduğunu." dedi.

"Yok bir şeyim." diye gülümseyerek toparlamaya çalışsam da yüzünden inanmadığı belliydi.

"Bu akşam gelemeyeceğim." Benim kendimi zorlayan düşüncelerimin üstüne bunu duyunca alnımdan vurulmuşa döndüm.

Nedenini sorduğumda konuyu geçiştirmeye çalıştığı oldukça belliydi. Yoksa beni artık hiç mi istemiyordu? Alnımdan öptü ve öylece gitti.


***


Kraliçeye olanları anlattığımda kahkaha atarak "O malum gününde falan mısın? Kendi kendine ne kadar da kafanda yaratmışsın." dedi.

"Kraliçe majesteleri, benimle alay etmeyin lütfen." dedim dudağımı büzerek. Kraliçe ile aramızda ilişki, dostluk olarak ilerliyordu. Bu yüzden de bir adamın iki karısı olduğumuzu unutup yalnızca eski günlerimizdeki gibi bir şeyler paylaşabilen iki arkadaş olmaya karar verdik.

Bu arada Kraliçenin kardeşi Moon Seung Nam, manevi babam Binbaşı Shin'in emrindeki savunma ordusuna katılmıştı. Kraliçenin kalbi biraz olsun huzur bulabilmişti. Babası idam edildiği için kötü hissetse de, hak ettiği ölümün bu olduğunu bildiği için pişmanlık duymuyordu.

***


Konağıma geldiğimde kapının önünde beni bekleyen Bakan Kim ile karşılaştım.

--- "Bu ülkenin tek bir Kraliçesi vardır, o da Kraliçe Moon YeunJa! Bir daha sizi karşımda böyle bir sebepten ötürü görmek istemiyorum!" ---
En son açık bir şekilde belirtmeme rağmen, bu sefer ki gelişinin sebebini neye borçluydu acaba!

İçeriye geçtiğimizde bıyığının altındaki sinsi dudak kıvrımından buraya tam teşekküllü geldiğini anladım.

"Bakan Kim, bu sefer neden geldiniz acaba? Gerçekten merak içerisindeyim."
Bu sefer araya çekilen bir perde olmadığından oldukça gergin bir ortamdı.

"Nasıl anlatmaya başlasam ki... Cariye Shin... Ya da Prenses Lee Min Young mu demeliyim?"
Beynimden vurulmuşçasına Bakan Kim'e şaşkınlıkla gözlerimi diktim.

"Ne? Anlayamadım?"
Sesim istemsizce titriyordu. Nasıl öğrenebilmişti?

"Bence gayet iyi anladınız. Kraliçenin vatan haini babası sağolsun gitmeden önce eski dostuna önemli bir hediye vermek istedi de."
Kahkaha atarak sözlerine devam etti.

"Hala benimle aynı yolda yürümek istemediğinize emin misiniz?"

Şimdi ne yapacaktım? Bakan Moon, gerçekten ölürken bile hainlik düşünebilmeyi nasıl başarabildin?

Joseon: İntikamWhere stories live. Discover now