B/5

25.8K 2.5K 1K
                                    

Jisun daldığı uykusundan uyandığında yatağının baş tarafında bir adet Jungkook beklemiyordu. Nasıl bu kadar uyuyabilmişti? Ya zaman çok hızlı ilerliyordu, ya da kendisi her gün saatlerce uyuyacak kadar yoruluyordu. Bu işe pek anlam verememişti.

Yatakta hızlıca doğrulunca en kenarda olduğundan yataktan düşmüştü. Jungkook'un gülüşü az da olsa odada yankılanmıştı. Jisun düşmesiyle değil de daha çok Jungkook'un sesli gülmesiyle ilgileniyordu. Pek sesli gülecek biri gibi durmuyordu. Ayağa kalkıp acıyan kolunu tutarken çatık kaşlarla sırıtan bedene doğru baktı.

"Neden buradasın?"

"Acıktım?"

Jungkook'un tek kelimesi onu sessizleştirmişti. Tedirgin bir şekilde kendisine bakmakta olan bedenden gözlerini ayırırken yataktaki hareketlilikle tekrardan Jungkook'dan tarafı bakmıştı.

"Ben aşağı iniyorum. Sen de gelsen iyi olur. Diğerleri odana gelmekten çekinmeyecektir."

Jungkook odanın çıkışına ilerlediğinde hızlı bir şekilde ayağa kalkmış, sızlayan kolunu tutarken önden giden  bedeni takip etmişti. Arada sertçe yutkunuyordu. Diğerleriyle aynı ortamda bulunmaktan pek hoşlanmıyordu. Hepsinin gözü üzerinde olunca rahatsız oluyordu. Üstelik çekici olduğundan bile değildi, kanı yüzündendi. Bu daha da korkutucuydu.

Merdivenlerden inerken duvardaki fotoğraflara bilmem kaçıncı kez bakıyordu. Çoğu fotoğrafta o küçük çocuğun vardı. Önemli biri olmalıydı.

Büyük salona indiklerinde Jisun'un gözü tekli koltukta, büyük siyah bir kitaptan bir şeyler okuyan Namjoon'a kaymıştı. Onların salona inmesiyle Jimin ve Yoongi de salona gelmişti.

Ortama sessizlik hakimdi. Jisun, oturduğu tekli koltukta kendisine bakan bedenlere bakıyordu. Aralarında durması onu geriyordu fakat, Jungkook onu koruyacağını söylemişti. Bu yüzden az da olsa sakindi.

Bir yıl az bir zaman değildi. Aralarında bulunup onlarla samimi olursa bir ihtimal daha rahat davranırdı.

"Nasıl hissettiriyor, en tehlikeli vampirlerin içinde bulunmak?"

Yoongi'nin konuşmasıyla bakışları ondan tarafı döndü. Cevap vermemeyi seçmişti. Deli gibi korkuyordu çünkü. Gözleri yeşil saçlı bedenden ayrılıp Jungkook'u bulduğunda umursamayan bir ifadeyle boşluğu izlediğini görmüştü.

"Fazla korkmuş gibisin?"

Jimin rahatsız edici bir sırıtışla konuştuğunda nefesini duyulur bir şekilde dışarı veren Namjoon, elindeki kitabı sertçe kapatıp ayağa kalkmıştı. Kitap okuduğundan sesten rahatsız olmuştu. Jisun, elindeki kitapla salondan ayrılan bedenin arkasından kaybolana kadar bakmıştı. Onu rahatsız eden Yoongi ve Jimin'e bakmak istemiyordu. Bu ikisinden daha çok korunması gerektiğini aklının bir köşesine yazmıştı.

"Yoongi, oynayalım mı biraz?"

Yeşil saçlara sahip olan beden yüzündeki sırıtışla Jimin'den tarafı dönüp onaylarcasına göz kırptığında Jimin'in bakışları Jisun'u bulmuştu.

"Kanın da sen gibi fazla hoş, isimini bilmediğim kız."

Jimin'in sesini duyan Jungkook saniyeler önce kapattığı gözlerini açtı. Jimin'in bu halleri sinir bozucuydu.

Gözle görülmeyecek bir hızla Jisun'un dibinde bittiği gibi tuttuğu bileği sıkıp gülümseyerek burnuna götürdü. Kan kokusu ciğerlerine ulaştığında gözlerini kapattı. İnsan kanı gerçekten taze ve hoştu. Yıllardır tatmadığı insan kanına fazlasıyla muhtaçtı.

Tüm bedenini korku kaplayan Jisun, kolunu Jimin'in tutuşundan kurtarmaya çalışsa da boştu. İçindeki korku büyüdükçe gözleri daha çok buğulanıyordu.

"Bırak! Bırak diyorum!"

Çenesini kasan Jungkook biraz daha bekledi. Biliyordu ki Jimin hiçbir şekilde istediğini elde edemeyecekti. Onları uyarmıştı, değilse sonuçlarına katlanacaklardı.

"Jungkook!!"

Jisun'un sesiyle ağır bir şekilde başını ondan tarafı çevirmişti. Kurtulmaya çalışıyordu fakat başaramıyordu. Bakışları ilk olarak Jimin'in eğleniyormuş gibi duran yüzüne gezindikten sonra Jisun'la göz göze geldi.

"Söz vermiştin!"

Jimin, bırakmamaya kararlı olduğu koku sıkmaya devam ederken yavaşça Jisun'a doğru eğildi.

"Bırak artık!"

Beklenmedik bir anda Jimin'in göğsüne sert bir tekme vurduğunda, Jimin olduğundan fazla bir darbeyle sürüklenip düşmüştü. Yoongi'nin şaşkın bakışları dülen arkadaşını bulurken Jisun hızlı bir şekilde oturduğu yerden kalkmış, koşar adımlarla merdivenleri çıktıktan sonra kendisine verilmiş odaya geçmişti. Kapıyı üzerine çarpmayı da unutmamıştı. Jungkook'un söz verdiği halde onu korumaması sinirlenmesine neden olmuştu. Ona güvenilmeyeceğini biliyordu.

Kaşları çatık bir şekilde göğsünü tutarak doğrulan Jimin'e hayretle bakıyordu Jungkook. Çelimsiz bir kızın bu kadar güçlü olması fazla tuhaftı. Bu tür vampirleri yerle bir etmek oldukça zordu ama Jisun'un tek bir tekmesi yetmişti. Neler oluyordu?

Jungkook da oturduğu yerden kalkıp merdivenleri olağan üstü bir hızla çıkarak Jisun'un odasına gitmişti. İçeri girdiğinde bakışları duvarın dibine çökmüş, bacaklarını kendine çekip, başını dizlerine koyarak ağlayan bedeni bulduğunda duraksamıştı.

Duyduğu kapı sesiyle korkuyla başını kaldıran Jisun,  Jungkook'u görünce kaşlarını çatıp hızlı bir şekilde ayağa kalkmıştı. Jungkook'a olan siniri onu görmeye devam ettikçe daha çok artıyor gibiydi.

"Çık odadan! Bir adım daha atma!!"

Jisun'u umursamadan üzerine doğru gitmeye devam etmişti. Yanına vardığında göğsüne batırılan eller onu geri itmeye çalışmıştı fakat işe yaradığı pek söylenemezdi.

"Yaklaşma diyorum, git buradan!!"

Bir kez daha göğsünden ittirilmesiyle bedeni hafiften sarsılmıştı. Jisun'un gücünü test ediyordu. Birden bire böyle güçlenmesi normal değildi.

Bir kez daha kalkan eller göğsüne doğru ilerliyordu ki hafada yakalamıştı onları. Çattığı kaşlarıyla karşısındaki bedene bakarken "Yeter artık!" Diye yükseltmişti sesini. Jisun'un öyle davranması sinirlerini geriyordu.

Genç kız, gözlerinin hizasına gelen sinirden kasılmış olan çeneye bakarken titreyen dudaklarını birleştirdi. Jungkook'u kızdırmak pek de hoş bir şey değildi. Fakat sinirliydi. Bir söz vermişti ve tutmak zorundaydı.

Ellerini kurtarmaya çalışırken konuşmak adına dudaklarını bir kez daha araladı:

"Yetmez! Beni koruyacağını söylemiştin! Yalancının tekisin!"

"Bağırmayı kes! Eğer seni ısıracak olsaydı engel olurdum!"

Jisun hâlâ yanaklarından süzülen gözyaşlarıyla kendisine sinirli bir şekilde bakan bedenin yüzüne bakıyordu. Korkmuştu, kurtulmak için çırpınırken hiçbir şey yapmayışı onu daha çok korkutmuştu..

Yakınlıktan kaynaklı buram buram gelen kan kokusu Jungkook için dayanılmazdı. Dayanamamıştı da zaten. Fark edilmeyecek bir hızla karşısındaki bedenin boynunu kapatan saçlarını önünden çektikten sonra sivri olan dişlerini beyaz tene batırmıştı. Her şey bir anda geliştiğinden ne olduğunu anlayamayan Jisun boşta kalan ellerini önünde kalan bedenin göğsüne bastırmıştı.

Canı giderek yanmaya başlamış, bedeni boşluğa düşüyormuşçasına sendelemişti. Çekilen kanından mıdır bilinmez bacakları onu tutamaz hâle gelmiş, kendini Jungkook'un göğsüne doğru bırakmıştı. Bilincinin kapanması da uzun sürmemişti.

Blood ᴶᴶᴷWhere stories live. Discover now