final - çocukluğumun sökükleri

5.1K 405 282
                                    


"Ee?" dedim gözlerimi açık tutmaya çalışırken. "Öptüysem, ne olmuş?"

Jongin, gözlerini devirirken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. 30 dakika gibi bir süre içerisinde bana çıkma teklifi etmeye çalışıyordu ve ben her seferinde yolunu kapatıyordum.

"Dudaklarımı kanattın." dedi sinirle. "Ne demek ne olmuş?"

"Kanattıysam ne olmuş?" dedim bu sefer. Yastığıma kafasını sertçe bıraktı. "Kyungsoo." Yastıktan dolayı sesi boğuk geliyordu. "Sevgilim olsana işte."

Sesimi çıkarmadan, küçükken Hollandalı komşumuzun verdiği tavandan sarkan yıldızlara baktım. Bugüne kadar sevgilin oldu mu diye sorsalar 'Oooo ayıp ediyorsun' diyip gevrek gevrek gülerdim. Hâlâ da öyle. Evet sevgilim olmuştu yani liseye başlamadan önce birçok kızla–Tamam.

Üç tane kızla.

Pekala, pekala sadece 1 kişiyle çıktım. Oldu mu? Rahatladınız mı? Ama o da affedersiniz ama Jongdae'nin gaz bombasına bok atacak kadar iğrençti. Küçüktüm ve kızın okul formasından belli olan meme uçlarına "Bunlar da ne?" diyip elimi atmam her şeyi beraberinde getirmişti. Kızın utanarak kaçışı ve kendini toparlayamadan yere kapaklanıp eteğinin açılması tamamen beklemediğim şeylerdi.

Saçmalıktı.

Fakat şimdi odamda, yatağımda ve yanımda uzanan kişi farklıydı. Jongin eskiden de aynıydı. Eskiden de kibar ve centilmendi. Ben ise kaba ve vurdumduymazdım. Eskiden daha da beterdim.

"Hadisene." dedi Jongin parmağıyla yanağımı dürterken. "Sevgilim olsana." Tekrar dürttüğünde, gözlerimi yanağını yastığıma yaslayarak bana odaklanan gözlerine çevirdim. "Sevgilim olup, beni mutlu etsene."

Parmağını tuttum. "Bunu yapmayı kesmezsen, bir daha hiç mutlu olamayacaksın emin ol." Suratını asıp parmağını çektiğinde, dördüncü yastığımı kollarımın arasına alıp yatakta yan döndüm. "Sevgili olabiliriz." dedim. Gözleri bir anda ışıldadığında gülümsedim. "Olabiliriz dedim. Kesin bir şey söylemedim." Tekrar surat asarken ellerimi dudaklarının kenarlarına götürüp yanaklarına doğru yukarı çektim.

"Romantizmden nefret ederim." dedim. "Sevdiğim şeyler sınırlı. İnsanlara tahammülsüzüm. İnatçılıkta sınır tanımam. Her şey istediğim gibi olsun isterim. Çok kıskancım. Aşırı kıskancım. Fazlasıyla kıskancım, Jongin." Ellerimi gözlerinin önüne düşen saçlarına götürdüm. "Sinirlendiğimde babamı bile tanımam. Kimseyi umursamam. Böyle desem de, her şeyi dibine kadar kafama takarım. Ağlarsam bir gün boyunca susturamazsın. Gülsem ağzıma vurmak istersin. Gürültülüyüm, döverim de elim ağırdır. Ya Jongin, sen benimle sevgili olamazsın!" 

Saçlarını elimle geriye doğru taradığımda, yutkunma sesi kulaklarımda yankılandı. Gözlerine baktığımda ağladığını görmemle ağzımı beş karış açarak ellerimi onun üzerinden çektim. Bu kadar korkutucu olduğumu bilmiyordum.

"Şey..." dedim elimi nereye koyacağımı bilmeden yanaklarıma götürürken. "...neden ağlıyorsun?"

"Aman tanrım." Gözlerini üstümden çekip oturur pozisyona geçti. "Duyduklarım doğru mu?"

"Hmm."

"Kyungsoo." dedi. "Birşeyi atladın."

"Neyi?" dedim.

"Utanınca, mükemmel derece şirin olduğunu." Ellerimi yanaklarımdan çektiğimde kalbimin sıkıştığını hissettim. Gözleri nasıl anlatsam gün içerisinde daldığınız saniyelerin, saatlerini yaşatır cinstendi. Ne demek istediğimi bilmiyorum ama Kim
Jongin'in gözleri fenaydı.

bana kalırsa bana kalWhere stories live. Discover now