Çoklu zeka teorisi, 1983 yılında Howard Gardner adında bir psikolog tarafından ortaya atılmıştır. Bu teori, zekanın tek ve baskın bir yetenek olarak görülmekten ziyade, çeşitli ve özel boyutlardan oluştuğunu iddia etmektedir. Yani bu teoriye göre zeka, varyasyonlardan oluşur. Mantıksalından kinestetiğine, kinestetiğinden varoluşsalına kadar birçok çeşidi vardır. Yani şöyle diyelim, günümüz eğitim sisteminde örneğin, 'Bir insanın matematiği ya da fiziği iyi değilse geri zekalıdır.' ya da 'Türkçe yapamayan adamı zeki olarak görmem.' diyen insanlar illa ki vardır. Fakat bu insanların unuttuğu olay, herkesi tek tek 'şu konuda iyi değilse aptaldır' diye etiketlemenin insanların zekasının tespitini yapamadığıdır, yapamaz. Çünkü farklılıklar yazısında da değindiğim gibi her insan özeldir ve her insanın kendine göre özel yetenekleri vardır. Albert Einstein 'ın da dediği gibi, 'Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir.'
Gardner, IQ testlerinin sadece sözel ve mantıksal-matematiksel yetenekleri ölçtüğünü savunur. Yani yıllardır insanların zekasının tespitini yaptığı iddia edilen sistem Gardner'a göre 9 zeka türünden sadece 2 türe hitap eder.
Gardner'ın kuramı, öğrencilerin eğitimin geniş görüsüyle hizmet aldığı takdirde daha iyi olacağını savunur. Bu hizmetlerin farklı metodolojilerle, farklı alıştırmalar ve etkinliklerle her öğrenciye ulaşabileceğini, dolayısıyla eğitimcileri ''bu öğrenciyi bu konuyu öğrenirken çalıştıracak yollar'' bulmaya zorlar. Çoklu zeka kuramı, geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu kuramı destekleyen insanlar, öğrencilerin farklı zeka türlerini keşfetmelerini ve geliştirebilmeleri için onları desteklerler.
Çoklu Zekâ kuramının savunucuları, zekânın tanımının çok dar olduğunu ve insanların düşünme ve öğrenme yollarının çeşitli olmasının tanımını genişletebileceğini öne sürmektedir.
Çoklu zeka kuramının türleri ise şunlardır: Mantıksal-Matematiksel, uzamsal, sözel, müziksel, varoluşsal, kinestetik, içsel, doğasal, sosyal.
Günümüz eğitim sistemi, insanları canavar haline getiren ve en azından kendim gözlemlediğim kadarıyla arkadaşlarımı, hatta 'bu adam asla çizgisini bozmaz.' dediğim insanları bile deliye çeviren bir sistem. Yeteneğe veya hayallere saygısı yok. Ezbere dayalı ve insanları deliye çevirmesinin sebebi de haksız rekabet. Rekabet dozunda iyi olmakla birlikte dozu kaçtığında insanlar için ölümcül olabilen bir kavramdır. En yakın arkadaşım hayatını belirleyecek olan sınavlardan çıktığında, 'Arkadaşım benden daha yüksek not almamalı, onu geçmeliyim.' gibi bir cümle kullanıyorsa ve bu durum akıl sağlığını bile eritebiliyorsa bu sistem doğru değildir. Bu sistem hastalıklıdır. Kişiye saygısı yoktur. Eğer okullarda sırf fen lisesi kazanan fazla gözüksün diye zorla, tercih listesine saçma sapan fen liseleri yazdırılıyor ise bu sistem hastalıklıdır. Eğer kişiler, spor ya da sosyal etkinlikler ile kafalarını dağıtamıyor ve bunun yerine bir sapık gibi test çözüyorlar ise bu sistem hastalıklıdır. İnsanların yeteneklerine, becerilerine saygı duyulmadan hepsi tek bir sınava eşitsizliklerle dolu bir eğitimden sonra giriyorsa bu sistem hastalıklıdır.
Lütfen zamanınızı, 'Sen aptalsın.' 'Senden hiçbir şey olamaz' diyen insanlara kulak asarak, onların saçma sapan kendilerine bile yarar sağlamayan leş fikirlerini dinleyerek boşa harcamayın. İlla ki yetenekli olduğunuz alanlar, kendinizi dahi hissedebileceğiniz noktalar vardır. Yapmanız gereken tek şey bu alanları keşfetmek ve bunları yapamazsın diyen insanların size karşı söyledikleri iğrenç sözleri sizi ileriye götürecek bir kırbaç olarak algılayıp daha ileriye koşmanız ve başardığınızda aşağıya bakıp 'İşte bu!' diyebilmenizdir.
Asla asla demeden ve pes etmeden ilerleyin. Pes etmeyin çünkü pes eden insanlar, geri zekalı insanların saçma sapan sözlerine yenik düşerler ve onları özel yapan değerleri, inançlarını kaybederler. Unutmayın siz özelsiniz !
Asla pes etmemeniz ve hedeflerinize doğru ilerlemeniz dileğiyle !!
