|13|{FİNAL}

2.5K 257 274
                                    

Mingyu, vücudunu kavrayan heyecana yenik düşüp, Mezuniyet Balosu'nun olacağı yere erkenden gelmişti.

Geldiğinde biraç kişi vardı. Orta sesli salonun içinde farklı yerlere dağılmışlardı.

Beyaz, süslenmiş masaların en büyüğüne gitmişti. Çünkü kalbalık olacaklardı.

Yaklaşık yarım saatlik bir beklemeden sonra Jeonghan ve Seungcheol masaya katılmıştı.

Kusursuz ilişkilerinin içinde farklı bir renk gibi belli olan Mingyu, biraz daha sandalyeye sindi.

Salon yavaş yavaş doluyordu. Mingyu'nun oturduğu masada artık yedi kişi vardı. Vernon ve Seungkwan Jeonghan, Seungcheol ve Mingyu'ya katılan ilk çift olmuştu. Ardından Jihoon ve Soonyoung onlara katılmıştı.

Zaman ilerledikçe salondaki şarkı sesi ve konuşma sesleri artıyordu.

Bekledikleri süre boyunca birkaç kişi onlarla konuşmuş, içecek vermişlerdi.
Mingyu dışında herkes eğleniyordu.

Seokmin ve Jisoo masaya oturmuştu. Junhui ve adını bilmediği diğer Çinli, Elf'lere benzeyen çocuk da gelmişti.

Şarkının sesi, konuşmaları bastıracak kadar güçlüydü. Dans pisti doluyordu.

Bir süre sonra masaya koşarak gelen Chan'ı görmüşlerdi. Onun yanına sonradan Yugyeom gelmişti.

Saat oldukça ilerlemişti. Ancak Mingyu'nun beklediği kişi hâlâ gelmemişti. Umudunu kaybeden Mingyu masaya dönerek,

"Gelmiyor." dedi.

Ardından Seungcheol cevap verdi.

"Ne demek gelmiyor? Bak! İşte orada."

Mingyu birkaç saniyelik sevinçten sonra salonun girişine baktı.

Tüm mükemmelliği ile takım elbisenin içinde harika duran Wonwoo, geliyordu.

Mingyu, afallamıştı. Wonwoo tek kelime ile, mükemmeldi.

Wonwoo masaya yaklaştı ve tek boş sandalyenin olduğu yere, Mingyu'nun yanına oturdu.

Wonwoo ceketini düzeltti ve etrafa bakmaya başladı. Mingyu hâlâ geçirdiği şok ile Wonwoo'yu inceliyordu.

Wonwoo dışında bu masadaki herkes, Mingyu'nun Wonwoo'yu sevdiğini biliyordu. Zaten anlamak zor değildi.

Mingyu'nun davranışlarından, stalker olmasından her şey apaçık belliydi.

Wonwoo, üzerinde gezinen gözleri hissetmiş gibi Mingyu'ya döndü.

"Ne oldu?"

Mingyu kafasını sağa sola sallayarak,

"Bir şey olmadı."

Yalan söylemişti. O'na tekrar aşık olmuştu.

~

Mingyu, masadakilere içecek getirmek için uzaklaşmıştı.

Eline birkaç bardak içecek aldıktan sonra dengesini kaybederek içeceklerin olduğu masaya çarpmıştı. İçecekler yerle buluşmuştu.

O sırada Mingyu'yu izleyen Wonwoo, gülümsedi.

"O gerçekten, farklı birisi."

Jihoon kıkırdayarak,

"Bunu hepimiz biliyoruz." demişti.

Mingyu orada bekleyen görevli Kihyun ve Minhyuk'a,

"Burası dağıldı ama düzeltirsiniz. Yani, umarım." dedi ve oradan uzaklaştı.

Masaya geldi ve elindeki bardakları ilk önce Wonwoo'ya olmak üzere dağıttı.

"Artık siz alırsınız. Yani, yeni içecekler getirilirse. Çünkü diğerleri yıkıldı."

Masada kahkalar birbirine karışmıştı.

*

Aradan bir saat geçmişti. Masada şuan sadece Mingyu ve Wonwoo vardı. Diğerleri dans ediyordu.

Mingyu cesaretini toplayarak ayağa kalktı ve Wonwoo'nun önünde durdu.

"Kalk da dans edelim."

Wonwoo, Mingyu'ya hafifçe vurarak yerinden kalktı.

Mingyu'nun kalbi çok hızlı atmaya başlamıştı

Piste geldiklerinde, yavaş bir şarkı kulaklarını dolduruyordu.

Yüzleri birbirlerine çok yakındı. Nefesleri karışıyordu. Yaklaşık üç dakikadır yavaşça sallanıyorlardı.

Wonwoo'nun gözleri kapalıydı. Ancak Mingyu'nun gözlerı açık, Wonwoo'yu inceliyordu.

Mingyu mükemmel hissediyordu.
Mingyu, Wonwoo'nun elini kavrayarak,

"Ellerimiz beraber güzel gözüküyor." dedi.

Wonwoo'nun gözleri açılmış, yüzünü ufak bir gulümseme kaplamıştı.

"Biliyorum."

Mingyu yüzünü Wonwoo'ya iyice yaklaştırdı.

Dudakları buluştu. Yüzlerini ayırdıklarında ikisi aynı anda konuştu.

"Seni seviyorum, Wonwoo."

"Seni seviyorum, aptal."

-SON-

stalker | meanie ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin