ya hiç kontrol edemedim umarım hatalarım yoktur bebikler iyi okumalarr
"Ben gelmeden önce ne yapıyordunuz?" Baekhyun toplum içinde oluşumuzun pek de umrunda olduğu söylenemezcesine korumacı bir şekilde elini belime dolayıp beni kendine çektiğinde mızmızlandım fakat bu kesinlikle istediğimdendi, ha bir de huysuz oluşumdan, huysuz bir kedi olarak huysuz bir kedi olduğunuzu kanıtlamalıydınız her seferinde.
"Anlamadım?" diyerek saf numarasına yattım ama Baekhyun yer miydi, yemezdi, belime sıkıca doladığı parmaklarından biriyle hafifçe çimdikledi beni. "Kapıyı çalmadan önce içeriden bağırış sesleri geliyordu, eğer sana dokunduysa yemin ederim onu şimdi vururum, kapıyı açtığında da saçın başın dağılmıştı zaten nasıl kudurdum haberin var mı?"
Baekhyun sinirlenince hızlı konuşurdu, şu an olduğu gibi, o yüzden bazı yerlerde ne dediğini anlamamıştım bile ancak büyük ihtimal kızıyordu yine bana veya Jongin'e. Aşırı kıskançtı ve ben bunu nasıl aşacağımızı bilemiyordum... Eh, doğrusu benim de bazen ondan aşağı kalır yanım olmuyordu.
"Saçmalama," diye mırıldandım onu yumuşatmak isteyerek, kollarımı ona doladığım vakit vücudunda bariz bir gevşeme görüldü, tembel tembel sırıttım çünkü çok iyi biliyordum onu nasıl sakinleştireceğimi. "Onu boşver de benim karnım çok aç, bir şeyler yiyebilir miyiz?"
"Oy senin acıkan karnını yerim ben," Baekhyun yolun ortasında aniden durup bebek sever gibi karnımı okşamaya başladığında kızararak iç çektim, yanımızdan geçen insanlara 'delinin teki herhalde tanımıyorum' dercesine bakışlar yollarken onlar yüzlerini buruşturmakla meşguldü. Hah, sanki hiç iki erkekten birinin diğerinin karnını okşadığına şahit olmamışlardı?! Asıl tuhaf olan onlardı, bakmasınlardı bize öyle.
"Hyung, kendine gel dışardayız," Dişlerimin arasından mırıldandığımda Baekhyun göbeğimi son kez sevmiş ve geri normale dönmüştü sanki dışarıda olduğumuzu yeni fark ediyormuş gibi. "Canın ne çekiyor söyle hemen alayım, kurabiyem."
Bana kurabiyem diye seslenmesinden midir bilinmez, canım o an delicesine kurabiye yemek istedi, resmen kurabiye aşeriyordum onca yiyecek varken. "Kurabiye yiyelim mi? Böyle büyük olanlarından, canım tatlı bir şeyler çekti..."
Baekhyun'un yüzünde daha önce hiç görmediğim kocaman bir gülümseme beliriverdi, adeta gözlerinin içi parıldırıyordu, canımın kurabiye çektiğini söylediğimde böyle tepki alacağımı bilseydim her zaman söylerdim tekrar tekrar görebilmek için o güzel gülümsemeyi. Ben Byun Baekhyun'u harbi çok seviyordum. Seviyorum, diye geçirdim içimden, deliler gibi, deliler gibi, seviyorum, seviyorum, çok seviyorum.
"Sen yeter ki iste! Dünyadaki bütün kurabiyeleri önüne dizmeyen şerefsiz, senin için her yere kurabiye fabrikası açacağım."
Gözlerimi devirdim fakat gülüyordum alttan alttan, yanağına bir öpücük kondurmadan önce, "Abartma," diye mırıldandım. Baekhyun elini kalbine götürüp vurulmuş gibi yaparak birkaç adım geri tökezlediğinde kahkaha attım. Yolun ortasında rezil ediyordu beni herkese lakin öyle umurumda değildi ki kendime inanamıyordum bu nedenden. Şimdiye mosmor olmuş bir suratla Baekhyun'dan uzağa kaçıyor olmam gerekiyordu, parmaklarımı Baekhyun'un ince parmaklarıyla birleştiriyor olmam değil.
"Aptalsın," Başımı inanamazlıkla iki yana salladım, aramızdaki küçük olan taraf ben değil de oydu sanki, arada sırada gösterse de bu yönünü o hâlâ küçük bir çocuktu tıpkı benim gibi. "Ah, Sehun beni kalbimden vurdun kurabiyem."
"Dayak yemeden gidelim buradan," Onu çekiştirince bana uyum sağladı ve elimi daha sıkı kavrayarak benimle birlikte yürümeye başladı. Homofobik bir ülkenin caddesinde Baekhyun ile el ele yürümek ne derece sağlıklıydı bilemiyordum ama yemin ederim umurumuzda değildi, biri laf atsa karşılığını vereceğimi düşünüyordum, ya da biri tekme tokat bize dalsa Baekhyun'un ne olursa olsun beni koruyacağını biliyordum, bu yüzden korkmuyordum kimseden. Tüm dünyayı karşıma alabilirdim Baekhyun yanımda oldukça ve beni sevmeye devam ettikçe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one and only // sebaek
FanfictionKurabiyeler, tatlış bir Sehun, ısırıklar, korumacı Baekhyun hyung, oynaşmalar. Ve bolca kurabiye. Sehun'lu kurabiye.