lose control | 16

6.9K 801 266
                                    



jeongguk'un kriz geçirip bayıldığı gece.

Taehyung kucağında zar zor taşıdığı, daha çok taşımaya çalıştığı, bedenle ne yapması gerektiğini bilmiyor, öylece yürüyordu. Hava iyice soğumuştu ve Taehyung üşüdüğünü hissediyordu. Kucağında ki beden baygın olsa da, onunda soğuk aldığının farkındaydı. Ne yapacaktı? Eve götürürse annesi şaşıracaktı, ne olduğunu sorup Taehyung'u darlayacaktı. Jeongguk'un evine gitse aynı şeyleri Jeongguk'un annesi yapacaktı. Oldukça ikilemdeydi. Saat çok geç olduğundan artık sokakta doğru düzgün insan kalmamıştı. Taehyung acil karar vermesi gerektiğini biliyordu çünkü kucağındaki bedeni taşımak için gücü yeterince fazla değildi. Bu yüzden spontane bir kararla adımlarını kendi evine doğru attı. Ne olursa olsun artık, katlanacağız diye düşündü kendi kendine.

Hızlı adımlarla evine ulaştığında bütün ışıkların kapalı olduğunu gördü. Demek ki annesi çoktan uyumuştu. Bu iyiydi, Taehyung rahat bir nefes vererek kapıya yaklaştı. Ev anahtarına ulaşabilmek için kucağındaki çocuğu indirmesi gerekiyordu. Jeongguk hala baygınken onu tek eliyle belinden sıkıca tuttu ve boşta olan diğer eliyle çabucak kapıyı açtı.

Evin içinde yalpalayarak ve Jeongguk'u taşımaya çalışırken yürüdü ve merdivenlere ulaştı. İşte en zor kısım buydu. Ses yapmadan nasıl çıkartacaktı merdivenlerden? Bir süre ayakta düşündü Taehyung, neredeyse ağlayacaktı çünkü Jeongguk çok ağırdı. Ne yiyip içmişti acaba Amerikada?

"Senin yüzünden düştüğüm durumlara bak, lanet herif." kendi kendine mırıldandıktan sonra merdivenlerin başından ayrıldı ve ilk kattaki şu anda hayatta olmayan babasının çalışma odasına doğru ilerledi. Jeongguk orada ki kanepede yatabilirdi. Gerçi bu boyuyla nasıl sığacaktı kanepeye, işte orası muammaydı.

Jeongguk'un sırtı sonunda yumuşak bir zeminle buluştuğunda Taehyung ağrıyan kolu yüzünden inledi. Başarmıştı en azından, annesi uyanmadan halletmişti.

Kendi kendine gerindikten sonra derin bir nefes alıp verdi ve kanepede yatan çocuğa dikti bakışlarını.
"Neyin var senin, Jeongguk?" diye fısıldarken yavaşça yanına oturdu.

Uzun süredir yapmak istediği bir şey vardı. Uçları cayır cayır yanan parmak uçlarını Jeongguk'un teniyle buluşturmak.

Ve yaptı.

Narin hareketlerle ince, uzun parmaklarını çocuğun pürüzsüz suratında gezdirdi. Her yeni ayrıntısını ezberledi. Önce kaşlarına, sonra gözlerinin kenarlarına ve şekilli burnuna. Sonra...ince dudaklarına.

Baş parmağıyla yavaşça okşadı Jeongguk'un dudaklarını. Ateş, şimdi parmaklarının ucundaydı işte.

"Değişmişsin," fısıldıyordu Taehyung. "Küçükken, sen uyurken ezberlerdim suratını, Jeongguk. Değişmişsin, çok daha güzel olmuşsun."

Jeongguk, karşısında öylece savunmasız yatarken çok masum görünüyordu. Sanki tüm o pislikleri yapan kişi değilmiş gibi, masumdu.

Taehyung, onu öyle gördüğünde şoktan nasıl tepki vereceğini bilememişti. Neler oluyordu? Jeongguk'un nesi vardı? Deli gibi merak ediyordu Taehyung. Öğrenmek istiyordu.
"Sana ne olduğunu bulacağım. Sabah olduğunda, yine aynı, pislik Jeongguk olacaksın ama bu gece olanları gördüm. Artık ne yaparsan yap sana inanmam."

Kanepeden kalktı ve kendini tüylü halının üzerine attı. Olurda annesi gelirse diye, bu odada kalması daha iyiydi. Elini ensesinin arkasına koydu ve ona nazaran yüksekte duran Jeongguk'u izlemeye devam etti.

"İyi geceler Jeongguk."

Ve gözlerini kapattı.

*

alone,sick,lover | yoonminWhere stories live. Discover now