20.BÖLÜM

176 28 0
                                    

    Kafamı yastıktan kaldırmak istemiyorum. Çünkü yataktan kalkar ve inkar ettiğim gerçeğe doğru yürürsem kendimi kaybedebilirim. Buna hazır olduğumu düşünmüyorum. Gerçi kim böyle bir şeye hazırlayabilirdi ki kendini?

Kapının açılma sesiyle gözlerim ne zamnadır daldığım bilinmeyen boşluktan o tarafa döndü.

"Leeteuk ya da Heechul hyungun yanına gidelim mi? İster misin? onların yanındayken kendini daha iyi hissedersin belki?" dedi Yoongi.

"Yada temizhava almak istersen seni dışarıya da çıkartabilirim Melina."

Söylediği her şeyi duymazlıktan gelerek konuştum.

"Siz cenazeye ne zaman katılacaksınız?"

"Cenaze bugün öğlen sularında taşınıcak. Ama ben senile beraber kalabilirim."

"Sen de grupla beraber git. Ben idare edebilirim."

Aynı benim yaptığım gibi Yoongi'de beni duymamazlıktan geledi.

"Ben sana yiyecek bir şeyler getireyim. Kaç gündür bir şeyler yemiyorsun."

Yoongi odadan çıkarken düşünmek için bana fırsat verdi. Ben bugün gidebilir miydim? Orda onunla yüzleşebilir miydim? Ya da arkadaşlarımın haykırışları karşısında ne yapabilirdim?

Kapı tıklanınca içeriye Yoongi girecek zannetmiştim ama yüzünde hafif bir tebessümle içeriye Hoseok girdi. Sessizce yanıma geldi ve yatağımın üzerine, yanıma oturdu.

"Melina konuşmak ister misin?"

"Bilmiyorum."

Bir süre boyunca sadece yüzüme baktı ve ardından beni kendine çekerek sarıldı. Bana sarılmasıyla kendimi uzun süre boyunca tutmuşcasına birden Hoseok'un omzunda ağlamaya başladım.

"Hadi içini dök aklında ne varsa hepsini anlat Melina."

"Hoseok ben üç gün önceki halimize geri dönmek istiyorum. Hatta daha da öncelerine gitmek istiyorum. Ben onun en yakın arkadaşlarından biriydim ya. Onun bu durumunu fark edemeyip nasıl yanında olamdım ben ya? Onun bu şekilde gitmesine nasıl izin verdim. O iyi kalpli adam nasıl kendine kıyıcak hale gelirken onun yanında durup ona karşı koymadım ben?"

Ben hıckıra hıçkıra ağlarken kafamı kaldırmamlar bütün Bangtan üyelerini odamda görmem bir oldu. Hepsinin gözleri dolu doluydu.

Namjoon bana küçük bir tebessüm sunarak konuşmaya başladı.

"Jonghyun'u senin kadar çok tanımıyorum ve tanımıyoruz. Ama bu durum ne kendini ne de onu suçlayabileceğimiz bir durum. Hem o şu anda bir melek o yüzden kendini bu kadar üzme."

"Eminimdir ki en az senin kadar üzülen bir çok yakın arkadaşların vardır. O yüzden sen her zamanki gibi güçlü bir kadın ol ve ayağa kalkıp onların yanında ol."

"Melina-shi benim Türklerden öğrendiğim bir söz var 'mutluluk paylaştık.a çoğalır, mutsuzluk da paylaştıkça azalır' hadi ayağa kalkıp açılarımızı azaltalım."

Jin ve Kook'un sözleri bazı şeyleri fark etmemei sağladı.

Bir saatin ardından Yoongi'nin zorla yedirdiği yemek ardından aldığım duşla beraber çıkmak için hazırdım. En azından görünüş olarak.

Odamdan salona geçince bütün grubu siyahlar içinde beni beklerken buldum. Benim gelmemle beraber dışarı çıktık ve bizi bekleyen arabalara bindik. Yoongi hemen yanıma gelmişti. Kafamı kaldırıp ona baktığımda yavaşça ellerini yanğıma koyarak başımı omzuna yasladı.

Motionless Suga Marry HerWhere stories live. Discover now