Randevu Günü Part III

4.2K 166 2
                                    

Baran yanıma gelip elini belime koyduğunda ona şaşkınlıkla baktım. Sonra tekra yola baktığımda Erkut'un bana ters ters baktığını gördüm. Öyle bir bakıyordu ki karanlık yerde yüzünün yarısı görünmesine rağmen gözlerinden nefret kusuyordu.

"Bir şey mi oldu?" diyip beni sarstı.
"Şey... Ha.. Hayır. Birini gördüm zannettim de." belimde ki elini indirip parmaklarımı onun parmaklarına geçirdim. "Hadi zaten yeterince geç kaldık." diyip gülümsedim.
"Kimin yüzünden acabaa?" diyip bana baktı ve yanağımdan öptü.

Bugün bir bitsin intikamımı alacağım senden Baran efendi.

Rezervasyonu ayarlayan adam kafasını kaldırıp Baran ile bana baktı. Adamın gözü benim üzerine sabitlenmiş ve beni uzun bir süre süzmüştü. Gözleri özellikle göğüs bölgemde durmuştu.

Bu bakışlarından rahatsız olmuştum ama bilerek ses çıkarmamıştım. Baran öksürünce adam kendine geldi, adımızı aldı ve masamızı işaret etti.

O sırada Ceyda Mete ile konuştuktan sonra çevreye baktı, beni gördü ve Dilara'nın kolunu hızlıca sallamaya başladı. Dilara'nın dakika başı ne diyip de bir türlü Ceyda'ya bakmadığından Ceyda daha hırs yapıp salladı.

Sonunda Dilara Ceyda'ya baktı. Sonra bana baktı. Gözleri elime takıldığında aklıma Baran'ın elini tuttuğum geldi. Tam elimi çözecekken Baran daha sıkı tuttu.

Bakışlarımı Dilara'dan ayırıp Baran'a baktım. Her şey yolunda der gibi bakınca elini daha da sıkı tuttum. Kulağıma yaklaşıp fısıldadığında ürperdim.

"Elimi biraz serbest bırak yoksa kıracaksın." dediği an ürpermeyi es geçip elimi ondan çekip koluna vurup kollarımı göğsümde buluşturdum. Tam giderken yanıma geldi elini omzuma attı. "Seninle uğraşmayı seviyorum."

CEYDA'NIN AĞZINDAN;

"Off yaa Mete."
"Beni ilgilendirmez. Sen benim kız arkadaşımsan dediğimi yapacaksın."
"Bugünlük yaptım!"
"Ben senin saçlarını kıvırcık hali ile seviyorum. Düz de yakışmış ama kıvırcık daha iyi." dediğinde göz devirip kapıya baktım.

Kapıya bakmamla Ceren ile Baran'ın el ele girmesini görmem bir oldu. Buraya Mete ile bilerek geç gelmeye çalışmıştık. Daha doğrusu ondan gizli ben yaptım da neyse. Amacım geç gelerek dikkat çekmekti. Ama tabii ki plan gerçekleşmedi.

Dilara'nın kolunu sallayıp bana bakmasını sağlamaya çalışıyordum ama o bana bakmak yerine hem beni, hemde kendisini yorarak ne diyordu.

Lan bir bak der gibi daha hızlı sallamaya başladığımda sonunda bana döndü.

"Kolumda ki yağları erittin lan ne var!?" dediğinde kapıyı işaret ettim.

Dilara'yı incelediğimde gözü bir yere takılmıştı. Neye takıldığını anlamak zor değildi.

Allasen kız orada durmuş yusuf yusuf ettiği belli eline niye bakıyorsun? Bakma o ele.

Ceren'in elbisesi kendisine öyle çok yakışmış ki. Esmer tenine beyaz.

Saçlarımızı değişmiştik sanki. O sürekli saçını düzleştirir ben kıvırcık takılırdım. Bu sefer o kıvırcık, ben düz takılıyordum.

Aslında hepimizin giydiği kıyafet hepimize yakışmıştı. Hepimiz birbirimizden güzel, sade ve şıktık.

Tabii ki erkeklerimizde.

Ömür eniştemiz hoş siyah takım elbise giymişti. Dilara kırmızı-siyah ile asiliğini yakalamışken; Ömür de siyah-beyaz giyerek Dilara'yı takip etmişti.

Benimki de altına kumaş krem pantolon giyip üstüne gömlek giyip içine sokmuştu. Onun rahatlığı da beni takip etmişti.

Ve tabii ki Baran eniştemiz. O da siyah kumaş pantolon, beyaz vücuduna yapışan beyaz tişört ve haki renginde ceketi ile sade ve şıklık konusunda Ceren'i takip etmişti.

Hepimiz ruh eşimizi bulmuştuk galiba. Çok erken konuştuğumun farkındayım ama öyleydi. Sanki bulmuştuk birbirimizi.

Ceren ile Baran masaya yaklaşıp kendileri için ayrılan yere oturdular.

"Benim girişimi çaldın ya!" diyip sızlandım. Ceren ne oluyor be der gibi bana bakmıştı.
"Herkesin toplandığını düşünerek beni bilerek oyaladı. Ama geldiğimizde siz yoktunuz." diyip güldü. Ona gözlerimi açarak baktım.
"Sen nasıl.." cümlemi tamamlayamamıştım. Gülerek yanağıma uzun bir öpücük bıraktı. Tabii doğal olarak içimde kelebekler harekete geçti.

"Ay Ceyda ne saçma bir şey yapmaya kalkışmışsın ya.!" diyip güldü Ceren.
"Neyse ya. Hevesim kaçtı yapmam bir daha." diyip elimi salladım.
"Müsaadenizle. Benim lavobaya gitmem lazım. Sen kendine ne söylersen bana da söyle." diyip ayağa kalktı. Daha bir şey dememize fırsat vermeden gitti.

Baran arkasından endişe ile bakınca, Dilara'ya baktım. O da endişelenmişti. Dilara'nın kolundan tutup bir şey demeden ayağa kalktık, tuvalete doğru ilerledik. Umarım kan kusmuyordur. Çünkü geçen ki olayları Ceren'in ısraları yüzünden Dilara'ya kan kusma olayından bahsetmemiştim.  Ve bundan büyük bir vicdan azabı duyuyordum.

Odasına gidip bunları anlatacakken Göktunç olayını anlatmıştım mal gibi. Lanet ya.

Bu düşüncelerimi unutmak istercesine başımı salladım. Tuvalete geldiğimizde Ceren'i elini yıkarken gördük.

"Ceren. İyi misin?" Dilara pat diye söylediği için Ceren yerinden sıçradı ve küfür savurdu.
"İyiyim. Niye sizde geldiniz?"
"Merak ettik." dedi Dilara. Ceren onaylamamı bekler gibi bakınca başını salladım.
"Gidel daha 5 dk bile olmadı." dedi gülerek.
"Öyle pat diye gidince..." dedim. Gerisini tamamlamamak için dilimi ısırdım. Ne demek istediğimi anlamıştı.
"Bir şeyim yok hadi gidelim." diyip ortaya geçti ve kollarımıza girdi.

Masaya ulaştığımızda Baran rahatlamış bir şekilde derin nefes aldı, gülümsedi.

CEREN'İN AĞZINDAN;

Kusacaksam şimdi kusayım diyip tuvalete gitmiştim. Ama ilaçlardan olsa gerek bir şey olmamıştı.

Zaten o sırada yarın sabah doktora gitmeyi düşünürken birden birinin konuşması ile yerimde sıçramıştım.

Dilara ve Ceyda beni merak edip gelmişlerdi. Daha 5 dk bile geçmeden bile bu kadar endişeleniyorlarsa, kim bilir kanser olduğumu öğrendiğimde nasıl endişelenirlerdi.

Dakika başı aramalar, iyi misin mesajları.

Birde bunu yollayanın Baran olduğunu düşünün.

Zaten kanser olduğumu öğrendiğim an yanıma taşınırdı. Adım gibi eminim.

İçeriye geçtiğimizde bizi heyecanla ve merakla bekleyen 3 erkek ile karşılaşınca gülümsedim.

En azından Dilara ve Ceyda'yı destekleyecek 2 kişi vardı.

Baran'ı destekleyecek de 4 kişi vardı. Neden bilmiyorum ama içimden bir ses kötü bir şeylerin olduğunu söyleyip duruyordu.

Dilara kolumdan çıkıp Ömür'ün yanına gittiğimde giydiği elbise öyle çok tanıd....

"Orada dur liseli!" diyip karizmamı çizmiştim. Evet iğrenç bir şey ama o elbise benimdi. Vay hayvan 2 yıl önce 1 geceliğine alıp vermemişti.
"Ne diyorsun la?" diyip bana döndü Dilara.
"Elbise diyorumm. Tanıdık geldi diyorummm."
"Eheheh. Canıımm. Bebemm. Gel gız buraya oyy." diyip yanına çağırdı gülerek yanına gittim. Hayvan gibi yanaklarımı sıkıp sağa sola döndürdü başımı. "Sen ne şeker şeysin öyle oyy oyy ananlar küçükken şeker kazanına mı düşürdüler seni? Oyyy." dediğinde gözüm Baran'a kaydı. Dilara öküzü bilmeden Baran'ın lafını devam ettirmişti.

Baran'ın gülme sesi gelince huzurla gözlerimi kapattım. Sonra Dilara'ya döndüm.

"Seninle sonra görüşeceğiz bitch." dedim tehdit eder tonla.
"Eheheheh. Tabii. Eheheh"

Kanserli Kızın Aşkı (#wattys2016)Where stories live. Discover now