FINAL

4K 480 78
                                    


23:25

"Gelmeyeceğinden emin misin Jungkook?" demişti Jungkook'un büyük abisi kapıdan çıkarken.

"Evet hyung.. Biliyorsunuz tuval ile konuşacağım..."

"Ah Jungkook bak.." sinirle dönen genç derin bir nefes almış ve araya giren Namjoon ile susmak zorunda kalmıştı. "Hyung, rahat bırak.."

"Ama Namjoon, görmüyor musun?"

"Hadi biz gidelim artık.."

"Tanrı'm akıl ver, yalvarırım."

Jungkook Tanrı'dan akıl dileyen abisine gülümsemiş ve onların çıkmasının ardından kapıyı kapatmıştı.

Hemen odasına doğru ilerleyip kapısını kitlemiş ve derin bir nefes alıp elleri titreye titreye bir kalem ve kağıt almıştı. Abilerine kısacık birkaç kelimeden oluşan mektubunu yazmıştı.

Ellerinin titremesinin sebebi korku değildi. Sadece heyecandı. Heyecan bütün damarlarından kalbe doğru süzülüyor, oradansa hızla pompalanıp bütün vücuduna akıyordu.

İçinde kelebeklerden daha farklı bir şeylerin olduğunu hissediyordu. Sanırım meleğine birkaç dakika sonra ulaşacak olması, içinde farklı şeyler uyandırmıştı.

Daha önce böyle heyecanlanmış mıydı? Tabii ki.. Bundan mektubunda da bahsetmişti zaten.

Mektubu güzelce katlayıp üzerine 'abilerime' yazmış ve masasının ortasına koymuştu. Çekmecesini açıp içinde meleğinin ölmeden önce ona bıraktığı mektubun olduğuna emin olup, ilaç dolu şişeyi de eline almıştı.

Komidinin üzerindeki su ile birlikte bütün hapları içmişti. Ama istediği bunlarla sonsuzluğa gitmek değildi. Sevgilisi gibi gitmek istiyordu... Bu haplar onu sadece uyuşturacaktı, daha az acı çekecekti.

İlaçları içmesinin ardındansa dolabına ilerlemiş ve üzerinde, Anka kuşu olan bir tişört çıkarıp banyoya ilerlermişti. Onu giyecekti ve öyle uykuya dalacaktı. Çünkü bu kuş yeniden doğmayı temsil ederdi ve Jungkook'ta yeniden doğacaktı bu gece.

Banyoya girmiş ve üzerini çıkartmaya başlamıştı. Küveti yavaşça doldurmuş ve birkaç tane kokulu mumu yakıp banyodaki raflara koymuştu.

Heyecanlıydı. Çünkü sevgilisine, biricik meleğine ulaşmasına çok az kalmıştı. Birkaç dakika geçmiş ve bu kirli dünyada alacağı son nefeslerini almaya başlamıştı.

23:39

Karşıdaki saate baktığında her gün meleğiyle buluştuğu saatin geldiğini farketmişti. Evet. Şimdi meleğiyle buluşma vaktiydi.

Eline minik jileti almış, yavaşça bileğine doğru götürmüştü. Meleği de bunun gibi bir jiletle ayrılmıştı yanından.

Birkaç derin nefes çekmişti akciğerlerine ve ardındansa arka arkaya bir çok çizik atmaya başlamıştı.

"Ah, geliyorum meleğim... Sa-sabret."

Damarının üzerinden diklemesine geçtiği an, kan adeta fışkırır tarza küvete dolmaya başlamış ve kanın metalik kokusu intihar eden gencin midesini bulandırmaya başlamıştı.

Canı çok acıyordu ama kendini 'birazdan geçecek' diye sürekli teselli ediyordu.

'Geçecek..' diyordu.

'Yanına vardığımda, sevgilim öpecek bu kan akan yerlerimi ve geçecek..'

Gözleri yavaşça kapanıyordu ve aldığı her nefes daha çok kan akmasını sağlıyordu. Arkasına yaslanmış ve artık kanlanan küvetin içine yavaşça gömülmeye başlamıştı genç çocuk.

Artık nefes alışverişleri durmuştu ve kirli dünyadan uzaklaşmaya başlamıştı.

Başlangıçta bedeninden ayrılan ruhu dışarıdan kendini gördüğünde 'zavallı' demişti.

'O olmadan tam bir zavallı gibiymişim. Neyse ki artık onunlayım.'

~

Saatler sonra abileri eve geldiklerinde evin sessizliğinden endişelenmişler ve Jungkook'a seslenmişlerdi. Hiçbir ses gelmediği zaman içlerindeki korkuyla küçüğün odasına çıkmışlar ve kapısının kilitli olduğu farketmişlerdi.

Yoongi hyungu omzuyla kapıyı kırmıştı ve ikili boş olan odayı görünce şaşkınlık yaşamıştı. Belliki Jungkook banyodaydı ama o banyodayken asla oda kapısını kilitlemezdi.

Namjoon, kapalı olan banyo kapısına koşmuş ve kapıya tıklatıp birkaç kere içerideki çocuğa seslenmişti.

Gelmeyen ses ikisini de daha beter endişelendirmişti. Bunun üzerine Yoongi tıpkı kırdığı ilk kapı gibi bu kapıyı da omzuyla kırmıştı.

Açılan kapının ardındaki görüntü ikisini de deliye döndürmüştü.

Birkaç çığlık...

Birkaç damla da gözyaşı...

Gördükleri şey ise bir meleği kendinden bile çok seven kardeşleri..

Kolları kesikler içinde...

"O kan görmeyi bile sevmezdi ama şimdi kanlar içinde..."  diyerek ağlamaya başlayan Yoongi'nin yanı sıra Namjoon'da yere çökmüş deliler gibi ağlamaya başlamıştı.

O olmadan, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Hatta şu an bile ona ne yapmaları gerektiklerini bilmiyorlardı.

Öyle ki birkaç saat sonra onu buradan almaları için bir yerleri aramışlar, daha sonra ise çocuğun kendilerine bıraktığı mektubu bulmuşlardı.

Immortal Canvas ℘ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin