10

17.8K 1K 228
                                    

Kalbim deli gibi atarken olacakları düşünürek kendimi yeyip bitiriyordum. Aptal çocuk mesajlarıma cevap vermediği gibi aramalarımıda cevapsız bırakmış ve bir kaç aramamdan sonra tamamen telefonu kapatmıştı. Ona ulaşamadığım için ekstra sinirleniyor ve ona saydırmaya devam ediyordum.

Poyraz onun gelmesini anlamasın diye pencereden sokağa bakıyordumki, zile basmadan hemen kapıyı açayım.

Yarım saat gibi bir beklemenin ardından sokağın başından yalpalayarak gelen Muratı görmemle ayağa fırlayarak kapıya koştum.

Kapıda beni görünce şaşırsada bozuntuya vermemişti.

"Naber?"

Sinirle güldüğümde yüzündeki ifadeyi bozmadan beni izlemeyi devam ettirdi. Birde hiçbir şey olmamış gibi konuşuyordu resmen.

Sinirle yakasına yapışarak bedenini içeri aldım. Ellerim hala yakasındayken dişlerimin arasından tıslayarak konuştum.

"Dalga mı geçiyorsun benimle? Birde konuşuyorsun. Neden aramalarımı açmadın?"

Çaresizlikle ofladığında yakınlığımızdan rahatsızlık duysam bile uzaklaşmadım.

"Beni vazgeçirmeye çalışacaktın."

"Tabiki vazgeçirecektim. Zaten söylemene izin vermeyeceğim. O yüden şu an burayı terk ediceksin. Poyrazla konuşmana izin veremem."

Kafasını olumsuz anlamda salladığında yakasındaki elimi boğazına dolayarak hafif baskı uyguladım.

"Anlatmayacaksın dedim."

"Rüzgar anlamıyorsun. Anlatmam gerekiyor. Poyrazdan daha fazla saklayamam."

Hırsla parmaklarımı daha fazla sıkılaştırarak elimin altındaki boğazın ezildiğini hissettim.

"Lazım olursa ölünceye kadar saklayacaksın. Poyraz ne bu gece, ne de başka bir gün bunu öğrenmeyecek. Sikik vicdanın yüzünden her şeyin mahv olmasına izin veremem."

"Neyi öğrenmeyeceğim?"

Arkamdan gelen sesle gözlerimi kapatıp kendimi toparlamaya çalıştım. Elim hala  Muratın boğazındayken onunda heyecanla yutkunduğunu hissettim.

"Ne oluyor burada?"

Poyraz omuzumda tutarak beni Murattan ayırarak geriye doğru attı. Boşluğuma gelsede düşmemek için kendimi son anda toparlamayı başarmıştım.

"Bir birinizi gırtlaklayacağınız kadar ne oldu?"

Hala sakinliğini koruduğunu görmem inanılmaz bir şekilde rahatlamama neden olsada bunun için erken olduğunu biliyordum.

"Anlatmayacak mısınız?"

Kaşlarının çatılmasından ve sesindeki sinirden artık boku yediğimizi anlamıştım. Artık bu durumdan kurtulamazdık. Her şey bitmişti.

"Poyraz senden bir şey sakladığımı düşündüğünü söylemiştin ya bana."

Poyraz kafasını olumlu anlamda salladığında Muratta onu taklit etmişti. Gözlerini Poyrazdan ayırarak kafasını geri atıp tavanı izlemeye başladı. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar gözlerini Poyrazın yüzüne sabitledi.

"Haklıydın."

Tüm bedenim korkuyla titremeye devam ederken olaya el atmam gerektiğini biliyordum. Hemen beynimi çalıştırmalıydım. Bu bokun içinden zararsız çıkmak zorundaydık.

"Poyraz senden sakladığım için özür dilerim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Ben..."

Hızla Poyrazın önü geçtiğimde Murat konuşmasını yarıda kesip bana baktı. Aklıma bir şey gelmişti ve bu gecenin sonunda olayın bana patlayacağını bilmeme rağmen kendimi durdurma gereyi hissetmedim.

"Murat beni yeniden o çocukla gördü."

Poyrazın çatılı kaşları anında çözülmüş ve havalanmıştı.

"Hangi çocukla?"

Gözlerimi kapatarak beni bitirecek sözlerin dudaklarımdan dökülmesine izin verdim.

"Geçen hafta sonu öpüştüğüm çocukla. Bende sana söylemesini istemediğim için onunla konuştum ama senden hiçbir şey saklayamayacağını söyledi."

Rüzgarına Kapıldım | Texting | BxBWhere stories live. Discover now