38

14K 824 449
                                    

Her zaman yaptığım gibi öğle teneffüsünde kendimi tuvalete atmıştım ve sigaramın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Bedenimin keyifle gevşemesinin hemen ardından tuvalet birisi tarafından boşaltılmıştı.

Kapının kilit sesini duymamla hemen kabinden çıktım. Tabiki gülümseyerek bana bakan Rüzgarla karşılaşmayı hiç tahmin etmiyordum.

Kollarını göğsünde birleştirerek kendinden emin bir şekilde bana bakıyordu. Onun bu saçmalıklarına sadece gözlerimi devirerek cevap vermeyi tercih ettim o an.

Elimde hala yanmaya devam eden ızmariti muslukta söndürerek çöpe attım ve yanımda sanki hiçkimse yokmuş gibi elimi kapı kilitine attım. Ama bileğime sarılan parmaklarla hemen kendimi geri atmıştım. Dokunuşlarının hala üzerimde büyük bir etkisi vardı. Bu yüzden ondan uzak durarak istediği her şeyi yaptırabilecek pozisyona sokmak istemiyordum kendimi.

"Bu kadar mı rahatsız ediyorum artık seni?"

Kırgınlık kokan sesiyle içim cız etsede bunu ona belli edecek değildim.

"Ne söylemek istiyorsun?"

Gözlerini hemen benden kaçırarak kirpiklerini kırpıştırdı. Hemen bunu kullanarak son zamanlar bakamadığım aşık olduğum yüzünde gezdirdim bakışlarımı.

"Seni seviyorum derken yalan söylemiyordum."

"Bunun bir önemi yok."

Umursamaz çıkan sesimle yanından geçmek istediğimde tekrar önüme geçerek beni durdurdu.

"Seni aldatmadım."

Aklıma üşüşen görüntüyle kanım sinirle karışarak damarlarımdan akmaya başlamıştı bile. Dişlerimi sinirle bir birine kenetleyerek görüntüyü hafızamdan silmek için çaresiz bir şekilde gözlerimi kapatarak kafamı hızla salladım ama bunun hiçbir yararı olmamıştı. Hala Rüzgarın kıyamadığım bedeni başka kolların arasındaydı.

"Murat, yemin ederim yalan söylemiyorum."

Sinirle elimi boğazına dolayarak duvara vurduğumda acı dolu bir inilti kaçtı dudaklarının arasından.

"Beni aptal yerine koyma artık."

Parmaklarını boğazını saran elimin üzerine sararak yaptığım baskıyı azaltmaya çalışıyordu ama vücudumu ele geçiren sinir beni idare etmeye başlamıştı bile.

"Yalan değil. Benden ayrıl diye yaptım."

Söylediğine kahkaha attığımda yüzünde beliren şaşkın ifadeyle bana bakmayı sürdürdü. Bir kaç saniye süren kahkahamın ardından yüzüm yine sinirle kasıldı. Kıskançlık yüzünden bedenimi idare eden sinirle Rüzgarı kendime doğru çektim ve sırtını duvara daha sert bir şekilde vurdum.

"Ayrıldık işte. Neyi uzatıyorsun o zaman piç?"

"Poyrazla konuşamadığın gün seni zor durumda bırakmamak için öyle bir karar aldım. Seni konuşmaya zorlamak istemiyordum. O yüzden benden ayrılman gerektiğini düşündüm. Benden nefret et diye öyle yaptım."

Boğazındaki parmaklarım söyledikleriyle hemen gevşemişti. Kafamın içinden gelen sesler susmuş, konuşma hakkını sadece kalbime vermişti. İçimde yükselen seslerle ne söyleyeceğimi şaşırmış bir şekilde karşımdaki gözlere bakmayı sürdürdüm.

"İnan bana, lütfen."

Fısıltıyla konuşmasının hemen ardından elini yanağıma koyarak elmacık kemiğimi okşamaya başladı. Dokunuşlarıyla beni tamamen hayattan koparırken hiçbir şey hissetmiyor, duymuyordum. Sadece o vardı o an benim için. Sadece Rüzgar ve yanağıma dokunan eli. Hareket eden dudaklarından bir şeyler söylediği belliydi ama kulaklarım sadece uğultu duyuyordu.

"Aldatmadın."

Dudaklarımdan dökülen kelimeyle yüzünde göz yaşlarına karışmış bir gülümseme belirdi.

"Evet, aldatmadım. İnanıyorsun yani bana. İnanıyorsun, değil mi? Yemin ederim doğruyu söylüyorum Murat."

İçimdeki sesleri susturmayı başardığımda aniden kendime gelmiştim. Karşımdaki göz yaşlarıyla ıslanmış aşık olduğum yüze baktığımda tamamen kendimdeydim artık. Sinirle yanağımdakı eline vurarak kendimden uzaklaştırdım.

"Manyak mısın oğlum sen? Buna inanacağımı mı sandın? Gözlerimle gördüm ulan Aykutla öpüştüğünü.".

"Yemin ederim senin için yaptım. Benim için arkadaşını kaybetme diye, seni konuşmak için zorlamayayım diye yaptım."

"Ulan ben en başından beridir söylemek istiyordum zaten. Her defasında sen engel olmadın mı bana? Söylememem için beni zorlayan sendin. Ne diye söylemek istemeyeyim?"

Aramızdaki mesafeyi yine bir adım atarak kapadığında bu kez geri çekilmedim.

"Poyrazı kaybetmek istemediğini gözlerinden anlamıştım. Benim yüzümden onu kaybedersen ilerde beni suçlamandan korktum."

Fazla saçmaydı yaptığı ve düşündüğü. Ona karşı duyguları olan ilk bendim zaten. Poyrazın kardeşi olduğunu bildiğim halde itiraf etmiştim aşkımı. İlerde onu bu yüzden suçlamam saçmalıktan başka bir şey olmazdı.

"Sen ve senin aptal düşüncelerin yüzünden şu an bu haldeyiz oğlum. Kendi kafana göre işler yapıyorsun geri zekalı."

"Yanlış yaptığımı biliyorum. Gerçekten o an öyle daha iyi olacağını düşünmüştüm."

Derin bir nefes verdiğimde yüzümü elleri arasına alarak gözlerimi gözlerine kenetledi.

"Özür dilerim Murat. Aptallık yaptım. Sonunu düşünmeden davrandım yine. Seni düşünerek bir şeyler yapmaya çalıştım ama yine elime yüzüme bulaştırdım. Sana aşığım ben. Seni asla aldatmam."

Cevap vermeme izin vermeden dudaklarımın üzerinde dudaklarını hissettim. Bedenim cayır cayır yanarken bir anlık dünya durmuştu sanki. Yer ayağımın altından kaydığında düşmemek için omuzlarından destek aldım.

Aşık olduğum dudakları sonunda hissetmiştim. Hayatımda tarif edilemez duyguyu hissettiren bu dudakların sahibinden başka hiçkimseyi istemediğime daha iyi emin olmuştum.

Rüzgarına Kapıldım | Texting | BxBKde žijí příběhy. Začni objevovat