"32- Karım değil misin?"

7.5K 511 59
                                    

Aslıhan, kardeşinin ağlayan yüzünde gezdirdi gözlerini. Minik prensesi, kendi gözünden sakındığı küçüğü.. Neler yaşamıştı böyle? Peki Aslıhan'a ne demeli? Hiç mi fark edemedi, gözü bu kadar mı kör olmuştu? Yıllarca kahrolmuştu kardeşi, taciz edilmişti! Hem de kendi eşi tarafından! Yatağına ve koynuna aldığı adam! Şerefsiz herif!

Hakime hanım, keskin sesi ile gerekli yemini ettirdi Aslıhan'a. Aslıhan, gözlerinden yaşlar akarken anlattı. Kendi salaklığını, gözünün nasıl kör olduğunu ve gerçeği nasıl fark ettiğini. Teker teker anlattı. 

"...sonra ütüyü yapmaya başladım. Aytekin fazlası ile mutlu gözüküyordu, telefonuna bakıp bakıp güldüğünü gördüm. Zaten şüpheleniyordum son zamanlarda. İyice içime kuşku düştü. Zehram'dan da haber alamıyordum. Yanına yaklaştığımda, telefonunu gizledi. Gülümseyerek 'Zehra'dan haber aldın mı?' diye sordum. Bakışları değişti, gözlerinin içi parladı. Aklıma acaba düşüncesi dolunca, o benim kocam diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım..."

Aslıhan'ın gözyaşları usul usul akmaya devam ederken, anlatmaya da devam etti. Burnu tıkandığı için, bazı kelimeler anlaşılmıyordu. Ama hakime hanım duyduklarından hala bir şey çıkaramıyordu. Merak ediyordu bu işin neye varacağını. Sonuçta bir insanın canı alınmıştı. Ona göre yanlıştı. Fakat ortada bir şerefsizlik olduğu da aşikardı. Sadece ölçüyordu, doğruluk payını! Hayatının en zor mahkemesinin bu olduğunu bile düşünmeye başlamıştı. Aslıhan'ın sesi ile hakime hanım yeniden odaklandı. 

"...Telefonunu 2 dakika için bıraktı elinden ve lavaboya gitti, ben de insani içgüdüler ve kıskançlık ile telefondaki mesajlara baktım. Numara açık bir numaraydı ve mesajın içeriği çok iğrençti. En önemlisi, o iğrençliğin başrol oyuncusu benim kardeşimdi! Hem de baba diye adlandırılan bir şerefsiz ve koca diye koynuma aldığım bir şerefsiz! Zehram için öyle çirkin şeyler yazılmıştı ki.. Beynimden kurşun yemişe döndüm. Hemen oracıkta öldürmek istedim! Ama bekledim, belki dünya üzerinde ablasının adı Aslıhan olan tek Zehra biz değildik! O şerefsiz geldi sonra, adıyla hitap etmeyeceğim ona! Lütfen bana kızmayın...


Aslıhan anlattı bütün olan biteni, daha sonra derin bir nefes aldı. 

"Savunma istediniz benden. Ben yaptığımdan pişman değilim."

Hakime sert bir ses tonu ile "Pişman değil misin?" diye sordu. Aslıhan başını salladı iki yana. 

"Değilim ve olmayacağım! O şerefsiz yine böyle bir şey yapsaydı sonucu yine aynı olurdu."

"Söylediklerin cezanı indirgemeyecek, yükseltecek! Farkında mısın!"

Hakimenin hafif bağırarak söylediği şey, Aslıhan'ın tebessüm etmesine sebep oldu. Kendisine acıyordu ama söylemeden etmeyecekti! 

"Düşünsenize, sizin eşinizin kızkardeşiniz üzerinde böyle fantazileri olduğunu ve ona tecavüz etmek istediğini? Siz bunu gözü kapalı kabullenir miydiniz? Yoksa benim yaptığım gibi, o hayal kuran beynine kurşunu geçirmek için can mı atardınız? Üstüne basa basa söylüyorum hakime hanım! Bir kadın olarak beni anlayın veya anlamayın! YİNE OLSA, YİNE YAPARDIM! ÇÜNKÜ NAMUS, UCUZ BİR MAL DEĞİLDİR!"

Hakime bir süre sessiz kaldıktan sonra, gür sesi inletti bütün alanı. 


Güneş;

"Karar..."

İşte o kilit cümle gelmişti, sesi duyar duymaz ayağa kalktık. Zehra'nın ablasının akibeti belli olacaktı. Öyle bir konuşmuştu ki, ben ve Zehra gözyaşlarımıza engel olamamıştık. Hakime'nin vereceği kararı can kulağı ile dinliyorduk. Aşırı stres ve terlemekten, neredeyse terimde eriyecektim! Zehra'yı düşünemiyorum bile! Hakime bir şeyler sıralıyordu, Sanık.. Aslıhan.. Aytekin.. Öldürme falan filan. Hiçbirisini doğru dürüst duyamıyordum! Sonuç bir an önce gelmeliydi!

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Where stories live. Discover now