31.BÖLÜM

27.2K 1.1K 76
                                    

İşinde iki ayı deviren Eda buraya alışalı çok olmuştu. Clara ile o günden sonra mesafeli olmak istese bile kadının tatlı dili ile samimi olduğuna inanmıştı. Yine o tatlı sohbetlerinden birini gerçekleştirirken Clara sanki kendi odası yokmuş gibi masasına gömülmüş bir şeyler yapıyordu. Eda ise sadece onun yaptıklarını izliyordu.

Clara'nın telefonu çalınca ona uzattı. Bir yandan telefonla konuşup diğer yandan bilgisayara bakmaya devam ediyordu. "Tabi. Bir saniye bekleyin." diyerek telefonu kulağından çekti. Eda'ya bakarak "Masamın üzerinde turuncu bir not defteri var. Getirir misin?" diye sorunca Eda adımlarını Clara'nın odasına çevirdi. Masanın üzerinde aradığını bulamayınca yan taraftaki raflara baktı. Birçok kitap vardı ama turuncu bir defter kesinlikle yoktu. İş arkadaşlarından Alessandro da geldi bu sırada. Ondan çekmecelere bakmasını rica etti. Alessandro resmen tüm çekmeleri boşaltınca Eda kızıp adamı gönderdi. Onun çıkarttıklarını tekrar yerlerine koyarken bir çerçeve çekti dikkatini. Eline alıp dikkatle baktı. Tanıyordu onu.

"Bulamadın mı?"

Eda gözlerini kapıya çevirip Clara'ya baktı. O sırada Clara da elindekini görmüştü. "Sen bu kızı tanıyor musun?" diye sordu çatallaşan sesiyle. Clara yanlış bir şey yapıp amcasını kızdırmaktan korksa bile susmadı.

"Sanırım gerçekleri anlatma zamanı geldi."

"Ne gerçeğinden bahsediyorsun?"

"Kocanın kuzenime yaptıklarından."

Genç kadının tuttuğu çerçeve elleri arasından yere düşüp parçalara ayrıldı. İki aydır aklına çok az gelen o kız şimdi ayaklarının dibine düşen fotoğraf karesinin içindeydi. Unutmuştu. Unutturulmuştu. Güzel geçen günlerde olumsuz şeyleri düşünmemesi için defalarca kez uyarılmıştı. O da kabul etmişti. Kavuştuğu eski hayatının tadını kaldığı yerden çıkarmaya devam etmişti. Ama bu da ne yazık ki kısa sürmüştü.

Aynı anlarda Giovanni doktor randevusundan çıkmış eve gidiyordu. İki ay önce kabul ettiği duyguları dile getirememişken bugün buna son verecekti. Söyleyecekti.

Aylar önce böyle hissedeceğine ihtimal bile vermezdi ama olmuştu. O kadın tüm duygularını değiştirmiş bir kez daha kendisini ona aşık etmişti. Hangi ara olduğunu anlamamıştı adam. Sadece şunu anlamıştı geçen iki ayda; onsuz nefes almayacaktı.

Onunla geçirdiği her gün bir öncekinden güzelken geceleri bir o kadar kötüydü. Hala görmeye devam ettiği o kabuslar karısına her baktığında içini yakıyordu. Onu sevdiğini söylerse beyninin içindeki o aptal kabusun seslerini kesebilirdi.

Telefonun ekranından saate baktı. Eda'nın çıkış saatine yaklaşıyordu. Hafta içi en nefret ettiği gün Pazartesi günü değildi; Salı ve Perşembeydi. Eda'nın iş arkadaşları samimi insanlardı. Tanışmamıştı ama Eda hepsini anlatıp duruyordu. Bazen kıskandığı bile oluyordu. Eda'nın oraya gidip orada başka insanlarla eğlenceli vakit geçirmesini istemiyordu. Tüm iyi şeyleri kendisi için istiyordu. Başkalarının onunla vakit geçirmesine gerek yoktu. Kendisi ona yeterdi. Gioavanni bunları Eda ile paylaştığı zaman ilkel adam oluyordu. Sevdiğini paylaşmak istememek ilkellikse Giovanni bunu kabul etmekten gocunmazdı.

Araba iş yerinin önünde durunca indi. Saat tam üç olmasına rağmen henüz Eda gelmemişti. Biraz daha bekledi ancak on dakika hatırı sayılır bir süreydi. Merak edip yukarı çıkmaya karar verdi. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Eda'yı almaya her geldiğinde üçü iki dakika bile geçmezdi. Karısı hemen gelirdi bir an önce eve gitmek için.

Kapıyı tek koluyla itekleyip içeri girdi. Tam o sırada merdivenlerden inmekte olan Alessandro'yu gördü.

"Merhaba."

Bana Git Deme(Tamamlandı)Where stories live. Discover now