0.5

2.5K 184 30
                                    

Seviyorum, hissediyor musun?
Kalbimi duyuyor musun?
Gözlerinin içine bakarken,
Sana yandığımı biliyor musun?

Multi : Bölüm şarkısı
***

''Hayır beyefendi, eminim ben. Oda servisi falan çağırmadım. Lütfen gider misiniz artık? '' diye sesimi yükselttim. Sabah sabah uyandırıldığım yetmiyormuş gibi bir de iki saat tartışma yaşamıştık. Oda servisi çağırmadığımı belirttiğim halde görevli, iki de bir içeri girmeye çalışmıştı. Sabah mayışıklığım üzerimde olmasa, yapacağımı bilirdim ben ona.

Adamın suratına kapıyı kapatıp, yatağa geri yatacaktım ki uykumun kaçtığını hissettim. Harika (!), her zaman saat onda kalkmak istemişimdir (!). Dil kursum bugün başlıyordu fakat saat birdeydi. Bire kadar dışarı çıkıp biraz dolaşabilirdim. Hem, yeni geldiğim şehri biraz tanımış olurdum!

Kahvaltıyı ve bugün yiyeceğim tüm yemekleri, İspanya'nın kültürüne uygun şekilde yemeye karar vermiştim. Değişiklik olurdu bana da, farklı tatlar hoşuma gitmese de. Odanın içindeki oda servisi için kullanılan telefona uzanıp, sabahki olayı kafamdan atıp numarayı tuşladım.

''Buyrun. '' dendiğinde, kahvaltı alternatiflerini sordum.

''Bizim otelimizde bikini çok güzel yapılır. Arzu ederseniz, servise açabiliriz. '' dedi görevli. İspanyollar kahvaltıda bikini mi yiyorlardı?

''Bikini mi? Onu nasıl yiyorsunuz beyefendi? '' dedim şaşkınlığımı ortaya sererek. Telefondan gülme sesleri gelince sinirlenip,

''Cevap versenize! '' diye bağırdım, Türkçe şekilde. Adam kendini toparlayıp, ses tonumdan sinirli olduğumu anlayınca,

''Hanımefendi bikini, jambonlu ve peynirli tost demek. Sizin dilinizde ne demek bilmiyorum ama tost yani. '' dedi. İspanyol yemeklerini araştırmak aklına gelmedi mi? Adama sürekli rezil oluyorsun. Şöyle şu siparişi, açlıktan öleceğim seni de hapise atacaklar. Adamın önerdiği tostu yani bikiniyi sipariş edip, yatağımı topladım ardından Osman'ın mamasını koydum. Tasması olmasına rağmen, sahibi çıkmamıştı ortaya. Hoş, bu iyiydi. Odada yalnız olmadığımı hissetmek güzeldi.

Sabahki görevli kahvaltıyı getirince, ona pis bakışlarımı kağıttan uçağa koyup ona doğru fırlattım. Kahvaltımı alime alırken,

''Afiyet olsun! '' dedi ve gülümsedi. Başımı sallayıp kapıyı kapattım ve mutfağa geçtim. Bikini, aslında normal bir tosttu. Sadece peyniri müthişti. Bildiğimiz Türk peynirlerinden çok farklıydı, anlatacak kelime bulunmuyordu. Bir hevesle kahvaltımı edip toparladım. Saçlarım, deli yatışımın gazabına uğramıştı ve onları taramak canımı çok acıtmıştı. Başkası saçımı taradığında yolunacak diye çok tedirgin olurum fakat kendim yaparken, istediği kadar yolunabilirdi.

Bu da Mısra olma formülü 4 olsun.

Üzerime, üstleri açık maviden başlayıp altları doğru koyulaşan ince uzun kollu bir bluz giydim. Altıma da koyu mavi, dar paça bir pantolon geçirdim. Çok fazla uyuyunca veya az uyuyunca gözlerim hep küçücük kalırdı. Onları büyütmek için hafif maskara değirdim ve ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Elbette, kahvaltımı yaparken nereye gidebileceğime bakmıştım. Picasso gibi ünlüler İspanya'da bulundukları için eserleri de çeşitli müzelerde toplanmıştı. Bugün Picasso Müzesine gidecektim. İspanyol sanatçının eserlerini bulundurduğu ikinci büyük müzeydi, birincisi Paris'te. Elimde böylesine büyük bir şans varken neden kaçırayım ki?

Müze, Carrer de Montcada da olduğu için metroyla gitmem en iyisi olacağa benziyordu. Biraz bulunduğum yere uzaktı ama değeceğine emindim. İnsanlara sora sora Metro Jaume I'a gelip gideceğim yerin metrosuna bindim. Pazar günü olduğu için biraz kalabalıktı ama yer bulabilmiştim. Hızlıca giden metroda kulaklıkla müzik dinlerken ne ara geldiğimi anlamadım açıkçası. İnsanlar sürü halinde dışarı çıkarlarken ben de onlara katıldım. Yukarıya çıkan merdivenlerden çıkıp, bulunduğum caddeye bir göz attım. Neyse ki her yerde, İspanyolca da olsa tabela vardı. Gideceğim yerin İspanyolca'sını telefondan bulup tabelalara baka baka ilerledim. Bulmam uzun sürmemişti, çünkü üç bina ötedeydi müze. Kahverengi betonlardan oluşan bina oldukça büyüktü. Kocaman, kapısı olmayan bir girdi vardı. Tom ve Jerry çizgi filmindeki, Jerry'nin fare deliğine benzer bir kapıydı burası.

Kayıp |Tamamlandı|Where stories live. Discover now